Rus ordusu, oraya termofobik füzeler atıyor. Bu füzeler patladığı yerde havadaki oksijen ve azotu vakumlayarak yok ettiği için “ciğer parçalayıcı” adıyla anılıyorlar. Ciğer parçalayıcılar, bizim askerlerin nöbet tuttuğu 9 No’lu ve 8 No’lu gözlem noktalarının etrafında patlıyorlar.
Mutabakatımız vardı.
Rusya ile anlaşmıştık.
İran da “evet” demişti.
Askerimizi bugün “ciğer parçalayıcı” füzelerin yağdığı topraklara Astana Antlaşması ve Soçi’de el sıkışmalar ile göndermiştik. Şimdi Rus ordusu bu bölgedeki El Kaide ve DEAŞ uzantısı örgütleri temizlemek için harekete kendisi geçti. Suriye ordusu ile birlikteler. Dolayısıyla “ciğer parçalayıcılar” bizim askerlerin nöbet tuttuğu gözlem noktalarının etrafında patlıyorlar.
Temizliği biz yapacaktık.
“Astana Mutabakatı” İdlib’in çatışmasızlık bölgesi haline getirilmesi için yapılmıştı. Rusya ve İran bu görevi tek başına bizim askere yüklediler. Ankara’da kabul etti. Ruslar şimdi Türkiye’nin verdiği sözü tutmadığını söylüyor.
Ve daha ileri gidiyor.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, “siz bu El Kaide ve DEAŞ uzantısı örgütleri koruyorsunuz” anlamında “teröristlerin provokasyonları Türk gözlemci askerlerin başları üzerinden yapılmaya devam etti” dedi.
Çok ağır suçlama!
Ankara sessiz!

★★★

Öte yandan Suriye ordusu da bizim askerlerin bulunduğu 8 numaralı gözlem noktasına makinalı tüfekle taciz ateşleri başlattı.
Çıkalım İdlib’den istiyorlar.
9 numaralı gözlem noktasındaki 900 askerimize destek için “kuvvet intikali” yapmaya giden konvoyu Rusya ile Suriye güçleri ortaklaşa durdurdular.
İkmal yolu kesildi.
Bataklığın ortasında.
Askerimiz yalnız!
Fırat’ın doğusunda ise Suriye topraklarında ABD’nin desteğiyle PYD/YPG 60 bin savaşçısı, 30 bin polisi, 140 bin kamu görevlisi olan bir bölge oluşturdu.(Uluslararası Kriz Grubu adlı kuruluşun araştırması)
Siyasi desteği.
Askeri desteği.
Arkasında ABD.
Ve Ankara ABD ile Suriye’nin bu topraklarında
“güvenli bölge kurma” görüşmeleri yapıyor. Ankara, güvenli bölge için 30 kilometre derinlik istiyor, ABD 10-15 kilometre derinlik veriyor. Ankara, güvenli bölgeyi PYD/YPG’nin ordulaştırılmış, özerk bölgeselleştirilmiş yapısını kırmak için düşünüyor ama ABD aynı düşüncede değil. Muhtemelen, “güveni PYD/YPG için” düşünüyor.

★★★

Emekli Tümgenenal Ahmet Yavuz, “Suriye’deki terörist gruplar, ABD ve Batı tarafından kontrol edilen kişiler, Türkiye’nin destek verdiği ÖSO veya Suriye ordusunun yanında yer alan gruplar, kışkırtma (provokasyon) yapabilir. Türk ve Suriye güçleri çatışmanın eşiğine gelebilir” uyarısı yapıyor.
Haberler ağır!
Hem de acı yüklü!

KALEMİN GÖR DEDİĞİ

Sivil Havacılık Müdürümüz sustukça çürüme artıyor!


Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yangını jet hızıyla söndürdüklerini ve İzmir’de yanan orman alanının sadece 500 dekar olduğunu söyledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise uzman tahminlerine dayalı olarak yanan alanın 5 bin dekar olduğunu açıkladı. THK eski başkanı pilot korgeneral Erdoğan Karakuş ise “uçaklar olsaydı 1 hektar bile yanmadan yangın söndürülürdü” diyor. Sivil Havacılık Müdürümüz ise THK uçaklarına “uçuşa elverişlidir, uçabilirler belgesi” veren kendi kurumu olmasına rağmen bir basın toplantısı düzenleyip “kimin doğru söylediğini” halka açıklamıyor. Müdürümüz sustukça çürüme derinleşiyor. Kiralanmış helikopterlerin sahibi şirketleri koruma kollama pahasına ormanların yanmasına göz mü yumuldu? Sivil Havacılık Genel Müdürü’müz sizin verdiğiniz “uçuşa elverişlidir” belgelerini Orman Bakanı, yok hükmünde sayıyor. Siz niçin susuyorsunuz?