Mektup gönderen, telefon açan, duygularını paylaşan, görüşlerini bildiren, yazı yazan, TV’lerde destek konuşmaları yapan herkese, tanıdıklarıma, tanımadıklarıma, dostlarıma çok teşekkür ederim. Adaletin, yargıçların ve savcıların iktidara alet olmasını temiz vicdana sığdıramadıkları için bunun “bir leke sürme, korkutma, yıldırma, susturma davası” olduğunu bilenlere de binlerce teşekkür ederim.

Yılmak yok.

Korkmak yok.

Eğilmek yok.

Çizgimi, ilkelerimi, vatan sevgimi ve halka olan inancımı değiştirmeden yazmaya devam edeceğim.

★★★

Bizi bu karanlık ve içi cerahat dolu günlere getiren tablonun nasıl oluştuğunu size özetle anlatmak isterim.

20 yıl önce.

1999 yılında.

Sabah Gazetesi’nde köşemde (22-6-1999 ve 26-6-1999) “Fetullah Gülen Karpuzunun içi” ve “Son Gülen” başlıklı iki yazı yazmıştım.

O yazılardan bir bölüm:

“Ağlayarak yaptığı konuşmalarla toplumun en etkili politikacılarını, parti başkanlarını, cumhurbaşkanlarını, medyamızın şöhretli kalemlerini hoşgörü figüranı haline getiriveren Fetullah Gülen karpuzunun dışı, hoşgörüyle gübrelene gübrelene büyüdü. Gazetelerin başyazarları, orta yazarları, kıç yazarları, kadın yazarlarının yazılarıyla Fetullah Gülen düşüncesi “Kozadan Kelebeğe” dönüşüp ülkemiz semalarında uçuşur oldu.

Fetullah Gülen, Turgut Özal başbakanken; ABD’de Huston’da ameliyat olunca onun yanına koşuyor, yatağının başucunda üzüntü dolu bakışlarla fotoğraf çektiriyor ve gazetelerin birinci sayfalarına haber oluyordu.

“Ulusal Uzlaşma Gecesinde” ise bu kez Cumhurbaşkanı  Süleyman Demirel’e “üstün devlet adamı” ödülünü verdikten sonra dönemin içişleri bakanı Kutlu Aktaş, eski başbakan şimdiki Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut ile hatıra fotoğraf çektiriyordu.

★★★

Bir başka buluşmada Başbakan Bülent Ecevit ile beraber olabiliyor, Eski Meclis Başkanı Hikmet Çetin, Fetullah Gülen’i evinde ağırlıyor, Atatürkçülerin ve laiklerin rahmetli şarkıcısı Barış Manço, onu sık sık ziyaret ediyor, katkısız keskin Kemalist Profesör Toktamış Ateş Hocaefendi (!) ile “Elele Hoşgörü Tutuşu” yaparak TV’lerde poz veriyor, eski başbakanlardan Tansu Çiller ile birlikte İstiklal Marşı’nı okuyor, Hocaefendinin üniversitesinin açılışında MHP’nin Başbuğu Alpaslan Türkeş ile yan yana oturuyor, Sakıp Sabancı dahil önde gelen işadamları ile bütün toplumun görüp izleyebileceği şekilde TV ekranlarında, gazete sayfalarında bir araya geliyor, çok sayıda gazete yazarına ödül dağıtıp “Hocaefendi... Hocaefendi...” diye yazılar yazdırıyor, Bosnalı çocuklara yardım için tertiplediği futbol maçına Maradona’yı getirtiyor ve yan yana oturup maç seyrediyordu....”

(22-6-1999 ve 26-6-1999 tarihli Sabah Gazetesi Necati Doğru “Uysa da uymasa da” köşesi yazıları)

★★★

Sonrasını biliyorsunuz.

İktidara Tayyip Erdoğan geldi. Hocaefendi ile birlikte “Türkiye’yi laik demokratik çizgiden çıkartıp İslamcı yapıya dönüştürmek için 2002’den 17-25 Aralık 2013 yılına kadar birlikte, beraber yürüdüler, beraber yediler, beraber içtiler” ve parsel parsel arsalar dahil “ne istediyse verdiler” ayrıca Pensilvanya’ya “dön gel hasretinden acı çekiyoruz” diye aracılar, el öpücüler gönderdiler. Sonra da “iktidar kavgasına tutuşup 249 kişinin canına sebep olan Amerikan destekli naylon (kofti-başarısız) darbeyi”  ülkemize yaşattılar.

Bizim davanın!

Savcısı!

Bilirkişisi.

Mahkeme Başkanı!

“Fetullah Gülen Karpuzunun içini besleyen” işte bu ortamdan çıktı.

Savcı Asım Ekren:

Osmaniye’de hakimlik yaparken küçük bir kıza cinsel tacizde bulunmuş iki kişinin dosyasını kapatma karşılığı “rüşvet istemekten” mahkum oldu.

Bilirkişi Faruk Gerçek:

Bilirkişi olabilecek hiçbir deneyimi, bilgisi yoktu. 17-25 Aralık ayına kadar Sultanbeyli’de Fetullah Gülen’i öven yazılar yazdı. 17-25 Aralık sonrası ise, geçmişini unutturmak için, Fettulah Gülen’e söven yazılara ağırlık verdi. Bilirkişi seçilmeden önce SÖZCÜ’ye küfürler yağdıran çok sayıda tweetinin belgesini mahkeme heyetine avukatlarımız sundu.

Hakim Akın Gürlek:

Gazeteci Barış Pehlivan’ın belgelerini bulup yayınladığına göre, SÖZCÜ Davası’nın hakimi, S.Ö adlı 15 yaşındaki kıza 84 kişi tarafından tecavüz edilmesine dair dosyanın Fetullahçılar tarafından nasıl kapatıldığını anlatan haberleri yasaklatan hakimdir.

★★★

Biz bu “Fetullah Gülen karpuzunun içinde yetişenlerden korkup” yılarsak, eğilirsek, susarsak demokrasiye, ilkelerimize, vatanımıza, halkımıza, geçmişte yazdığımız yazılara ihanet etmiş oluruz.

Yılmak yok!

Korkmak yok!

Eğilmek yok!