Bugün sizlere kamuoyunda çok tartışılan Değerli Konut Vergisi’nin anayasaya aykırı olup olmadığına ışık tutacak bir Anayasa Mahkemesi kararının özetini sunmak istiyorum.

TAŞIT VERGİSİ İPTAL EDİLDİ

Bilindiği üzere, 4837 sayılı Kanun ile ihdas edilen ek Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yürürlüğünün Anayasa Mahkemesi’nce durdurulması üzerine (E: 2003/48, K: 2003/9 No’lu Karar; R.G.: 25/7/2003) bu defa 4962 sayılı Kanun’un 21’inci maddesi ile motorlu taşıtlardan bir defaya mahsus olmak üzere taşıt vergisi alınmasını öngören düzenleme yapılmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi taşıt vergisini de iptal etmiş ve iptale ilişkin gerekçeli karar Resmi Gazete’de yayımlanıncaya kadar bu verginin yürürlüğünün durdurulmasına karar vermişti. Buna ilişkin E: 2003/73, K: 2003/11 No’lu Anayasa Mahkemesi Kararı 11/10/2003 tarihli Resmi Gazete’de (Sayı: 25256) yayımlanmıştı.

Söz konusu taşıt vergisi, esas itibarıyla daha önce 4837 sayılı Kanun ile getirilen ve Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen ek Motorlu Taşıtlar Vergisi yerine getirilmişti. Vergi idaresi böylece ek Motorlu Taşıtlar Vergisi ile tahsil etmeyi planladığı ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle mahrum kaldığı vergi gelirini taşıt vergisi ile tolere edecekti. Taşıt vergisinin konusu ve miktarı da bu esasa göre belirlenmişti.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI BİZE IŞIK TUTACAK

Gelir ve servet unsurları mali gücün göstergeleridir. Bu bağlamda, bir servet unsuru olan taşıtlar da, mali gücün göstergelerindendir.

Mükelleflerden vergi alınırken, Anayasa’nın 73. maddesinde yer alan ödeme gücü ve vergi adaleti ilkelerine, ikinci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve onuncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket edilmesi zorunludur.

Ek gelir kaynağı yaratmak amacıyla, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri gibi vergi mükelleflerine de mükellefiyet getirmeden sadece motorlu taşıt sahiplerine vergi getirilmesi Anayasa’nın 10’ucu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır. Taşıt vergisi mükellefleri ile diğer vergi mükellefleri arasında, vergi yükünün dağılımı bakımından mali güce göre kurulması gereken eşitlik bozulmuştur. Anayasa’nın 73. maddesine göre; herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.

Vergide genellik ve eşitlik ilkeleri geleneksel vergi adaleti ilkeleridir. Vergide genellik ilkesi, fark gözetilmeksizin herkesin elde ettiği gelir, servet ve harcamalar üzerinden vergi ödemesini amaçlar. Vergide eşitlik ilkesi de ödeme gücü aynı olanların aynı vergiyi ödemelerini ifade eder. Hukuk devleti kavramı açısından vergilendirmede genellik ilkesi ile yasa önünde eşitlik ilkesi çakışmaktadır.

Faiz dışı fazla hedefini tutturulması için ek vergi alınması ihtiyacı ortaya çıktı ise  vergi ile getirilen ek önlemlerin tüm vergi mükelleflerini kapsaması gerekir. Çünkü bu şekilde, Anayasa’nın 73. maddesindeki vergi adaleti, vergide eşitlik ve genellik ilkeleriyle herkesin ödeme gücüne göre vergi ödemesi ilkelerine uygun bir düzenleme yapılabilir.

İptal kaçınılmaz...


Değerli Konut Vergisi ile ilgili yapılan yasal düzenlemeyi ve yukarıda özetini yapmaya çalıştığım Anayasa Mahkemesi’nin servet vergileri ile ilgili ilk ve tek iptal kararını birlikte değerlendirdiğimizde; yasa ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne dava açılması durumunda, davanın Anayasa Mahkemesi tarafından ilgili yasa hükümlerinin iptali ile sonuçlandırılacağını şimdiden söyleyebilirim. Şimdi iptal nedenlerini bir bir sıralayalım:

- Her şeyden önce değerli konutun gerçek değerini tespit eden Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kadastro Dairesi Başkanlığı’nın böyle bir yetkisi mevcut değil. Bu genel müdürlük içinde “Taşınmaz Değerleme Daire Başkanlığı” kurulmuştu, başkanlığa henüz yeni atama yapıldı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü içinde bu yüz binin üstünde değerlemeyi yapacak bir kadro yok. Genel müdürlük iki değerleme şirketi ve bir harita şirketinden hizmet alarak masa başında bu rakamları tespit etmiş. Gelen değer tespit yazılarında mükelleflere, meskenlerinin değerinin 1 Aralık 2019 tarihi itibarıyla tespit edildiği bildirilmektedir. Kanun, 7 Aralık 2019’da yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, değerlemelerin tarihi 1 Aralık 2019’dur. İdari işlemin yapılış usulündeki eksiklikler, yazılılık esaslarına uyulmaması, gerekçenin tebliğ edilmemiş olması, ortada değerleme raporunun olmaması ve mükelleflere iletilmemesi ve takdir hakkının devlet lehine kullanılması vergilerin yasallığı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

- Bütün Türkiye’de mesken nitelikli, değeri 5 milyonun üzerinde bulunan konutlarla ilgili olarak değerleme işlemi yapılmamıştır. Türkiye’yi İstanbul’un bazı ilçeleri ve Bodrum’dan ibaret gören anlayış kabul edilemez. Bu husus, Anayasa’nın eşitlik ve adalet ilkelerini açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

- Emlak Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenleme ile bazı meskenlerden hem emlak vergisi, hem de değerli konut vergisi alınmaktadır. Bu düzenleme, belirli bir kesimin mükerrer vergilendirilmesi sonucunu doğurarak vergilendirmede adalet ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

- Değerli Konut Vergisi, vergi mükellefinin sahip olduğu toplam varlık değerini dikkate almadığı için “mali güce” göre vergi alınmamaktadır. Şöyle ki; tek bir meskeni olup bunun değeri 6 milyon TL olarak belirlenmiş olan bir kişi Değerli Konut Vergisi ödemek zorunda ama tanesi 3 milyon TL olan 10 konuta sahip 30 milyon TL olan mesken portföyü olan kişi, bu vergiyi ödememektedir. Yine paylı mülkiyette, konutun pay değerleri yerine toplam değerine bakılması nedeniyle, paydaşların sahip oldukları değerler yasanın belirlemiş olduğu beş milyonluk sınırın altında kalmasına rağmen vergilendirme ortaya çıkmaktadır.

- Değerli Konut Vergisi’nin sanki “devamlılığı olan bir akar” olarak görülüp, her sene alınması da ödeme gücü ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. “Eşyanın aynından gayri bir vergi ödeme kaynağı olamayacağı” bunun verginin ödenmesi için ya da ödenmemesi nedeniyle eşyanın satılması ya da elden çıkarılması ile sonuçlanabileceğini yasa dikkate almamıştır.

Değerli Konut Vergisi, Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi’ne başvursun ya da başvurmasın, sizlerin açtığı davalarla eninde sonunda Anayasa Mahkemesi’nin gündemine gelecek ve kesinlikle iptal edilecektir. Bu yüzden size tebliğ edilen hem değerleme rakamlarına, hem de daha sonra ihtirazi kayıtla vereceğiniz emlak vergisi beyanlarınıza dava açarsanız; ileride yasa iptal edilince, ödemiş olduğunuz vergileri faiziyle beraber devletten geri alacağınızı unutmayınız. Bütçe açığı bahane edilerek, vatandaşları sahip oldukları konutta kiracı durumuna getiren hiçbir düzenleme kabul edilemez.