Ülkemiz, dünyada en çok ve kısa aralıklarla seçim yapan ülke rekoruna doğru hızla yol alırken; toplumun büyük bir kısmının en önemli gündem maddesi; ekonomi yani geçim. İşadamı, banka kredi borçlarını nasıl ödeyeceğini düşünür, dövizle borcu olanlar kurları anlık takip ederken işlerine zaman ayıramaz, çalışanlar işsizlik korkusu içinde, işsizler iş bulamamanın verdiği derin psikolojik çöküntü içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.

Türkiye’yi ilk üç aylık veriler çerçevesinde değerlendirdiğimizde; döviz kurlarının ve faizlerin yine yukarı yönlü olduğu, 3 aydaki bütçe açığının Merkez Bankası’nın temettü gelirleri kullanılmış olmasına rağmen 36.2 milyara ulaşmış, ilk 3 ayda vergi tahsilat hedefi geçen yılın ilk 3 ayına göre 23.3 milyar TL az gerçekleşmiştir. Özellikle ülkedeki ekonomik hareketliliğin bir ölçüsü olan dahilde alınan KDV’de geçen yılın mart ayına göre, bu yılın mart ayında vergi tahsilatının yüzde 51.1 oranında eksik gerçekleştiği dikkate alındığında; çok ciddi problemlerimizin olduğu muhakkak.

Son 3 yılda yapılan seçimlerin etkisi ile çıkartılan 2 adet vergi affına ilişkin düzenlemeler içeren yapılandırma kanunlarına rağmen vergi gelirleri harcamalara yetmemekte, bütçe açığı sürekli yükselmektedir. 2019 yılı sonu itibarıyla hedeflenen bütçe açığının 80.616 milyon TL olarak gerçekleşmesi mümkün görülmemektedir. Benim öngörüm; İstanbul seçimlerinin de yenileneceğini dikkate alarak, yıl sonunda bütçe açığının 160 milyar TL olacağıdır.

AÇIK İÇİN EK VERGİ İLAÇ OLUR MU?

Geçen hafta içinde, hem cep telefonlarının ÖTV’si, hem de tütün mamullerinin ÖTV’sinde ciddi artışlara gidildi. Bütçe açığı hep dolaylı vergilerle karşılanmaya çalışılıyor. Dolaylı vergiler ile ilgili olarak vergilendirme sınırının çoktan aşıldığını düşünen biri olarak, bu bütçe açıklarının artık bu yöntemlerle kapatılması mümkün değildir.

Hükümetin İstanbul seçimlerinden sonra, yeni bir yapılandırma ve matrah artırımını içeren af yasası çıkartması kuvvetle muhtemeldir. Bu düzenleme ile beraber hükümetin aynen 5 Nisan 1994 yılında çıkartılan ve 5 Nisan Kararları olarak bilinen önlemler gibi, 1 defalık ek vergiler ihdas edebileceğini de şimdiden müjdeleyelim! Şimdi biraz hafızamızı tazeleyelim. Tansu Çiller hükümeti döneminde, hangi tür ek vergiler konulmuştu?

1- Ekonomik denge vergisi.

2- Net-aktif vergi.

3- Ek gayrimenkul vergisi.

4- Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi.

VERGİ ARTIŞI VE BORÇLANMA NEREYE KADAR?

Seçimlerin etkisi ile sürekli artan harcamalara, devlette yok edilen tasarruf anlayışı da eklenince; yüksek bütçe açıkları kaçınılmaz bir şekilde yine vatandaşa finanse ettiriliyor. Bugünkü mevcut durumumuzu aşağıdaki fıkra ile size özetleyip, yazımı bitirmek istiyorum.

Padişahın birisi vergileri arttırmış. Sonra vezirini halkın arasına göndererek “bak bakalım halk ne yapıyor” demiş. Vezir gitmiş, gelmiş, “Söylenmeye başladılar” sultanım demiş. “İyi, iyi” demiş padişah, “arttırın vergileri” diye de emir vermiş. Bir süre sonra vezire, “Git bak bakalım, halk ne yapıyor” demiş. Vezir bakmış, “Çok kızmışlar sultanım, bağırıyorlar” demiş. Padişah, “yine arttırın vergileri” diye emrini yenilemiş. Ardından, yine vezirine halkı kontrol etme emri vermiş. Vezir korkuyla sultana, “Sultanım, halk öfkeyle sokaklara döküldü. Kavga, dövüş var” demiş. Sultan gülümsemiş. “Arttırın vergileri” demiş. Vezir yine sokaklara halkın arasına inmiş. Saraya dönünce gülümseyerek, “Padişahım, halk katıla katıla gülmeye başladı” deyince, Padişah, “Tamam yeter, başka vergi yok, bu iyiye işaret değil” demiş.