Meclis tatile girmeden önce çıkartılan en son yasa olan 7186 sayılı Kanun ile mali kesime olan kredi borçlarını ödeyemeyen firmalara yeniden yapılandırma fırsatı doğdu.

ÖN ŞARTI GEÇMEK KOLAY OLMAYACAK

Kredi borçlarını ödeyemediği için finansal yeniden yapılandırma kapsamında, borçlarını yapılandırmak isteyen firmaların, her şeyden önce mali durumlarının tespit edilmesi ve bu kapsamda, borçlarının yeniden yapılandırılması sonucunda, borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacaklarına kanaat getirilmesi şarttır. Borçluların borçlarını geri ödeme kabiliyeti, yapılandırma için en önemli özel şartlardan bir tanesidir. Ancak, bu hususun nasıl tespit edileceği açık ve net değildir.

Borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanamayacağına kanaat getirilen borçlar, finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınmayacaktır.

FİNANS KURULUŞLARINA OLAN BORÇLAR KAPSAMDA

Buna göre, Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri ile bu maddede tanımlanan diğer finansal kuruluşlarla kredi ilişkisinde bulunan ve kurum tarafından çıkarılan yönetmeliğe göre hazırlanan çerçeve anlaşmalarda belirlenen borçlular, bu kuruluşlar tarafından kullandırılmış olan kredilere ilişkin olarak alınacak tedbirlerle, geri ödeme yükümlülüklerini yerine getirebilmelerine ve istihdama katkıda bulunmaya devam etmelerine imkan verilmesini sağlamak amacıyla, dahil oldukları risk grubundaki diğer borçlularla bir bütün olarak veya kısmen yeniden yapılandırmaya tabi tutulabilecektir. Bu madde uyarınca yapılacak finansal yeniden yapılandırmalara ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde hazırlanan çerçeve anlaşmalar ile belirlenecektir. Bu madde hükümleri bu maddenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl süreyle uygulanacaktır.

ÖDENEMEYEN KREDİLERE HANGİ KOLAYLIKLAR SAĞLANABİLİR?

Kredilerin vadelerini uzatmak, kredileri yenilemek, 6361 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilave kredi vermek, anapara, faiz, temerrüt faizi, gecikme cezaları ve kâr payları ile kredi ilişkisinden doğan diğer her türlü alacağı indirmek veya bunlardan kısmen veya tamamen vazgeçmek, teminat azaltmak, anapara, faiz veya kâr payı alacaklarını; kısmen veya tamamen iştirake çevirmek, özel amaçlı şirketler ile 6362 sayılı Kanun’a göre kurulan yatırım fonlarına aynî, nakdî  ya da tahsil şartına bağlı bir bedel karşılığı devir veya temlik etmek, borçlu ya da üçüncü kişilere ait aynî değerler karşılığında kısmen veya tamamen tasfiye etmek, satmak, bilanço dışına çıkarmak mümkün olacaktır. Yine diğer alacaklı kuruluşlar ve alacaklılarla birlikte hareket ederek protokoller yapmak gibi gerekli görülen tedbirler alınacaktır.

VERGİ İSTİSNASI DA VAR

Çerçeve anlaşmaları ve bu anlaşmalar kapsamında düzenlenen sözleşmelerde belirlenen esaslar uyarınca;

- Yapılacak işlemler Harçlar Kanunu’na göre alınan harçlardan (yargı harcı dahil) ve düzenlenecek kağıtlar (çerçeve anlaşmaları ve sözleşmeler dahil) Damga Vergisi Kanunu’na göre alman damga vergisinden,

- Alacaklı kuruluşlar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nden (BSMV),

- Kullandırılan ve kullandırılacak krediler Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu’ndan (KKDF) müstesna tutulmuştur.

Ayrıca kanun ile

- Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5-1/(f) bendinde yer alan istisna hükmünün, kanuni takibe alınma şartı aranmaksızın alacaklı kuruluşlara ilgili varlıklarını çerçeve anlaşmaları ve düzenlenen sözleşmeler kapsamında devreden kurumlar ile bu suretle ilgili varlıkları devralan söz konusu alacaklı kuruluşların bu varlıkları satışından doğan kazançları hakkında da uygulanması,

- Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17-4/(r) bendinde yer alan istisna hükmünün, ilgili varlıkların çerçeve anlaşmaları ve düzenlenen sözleşmeler kapsamında alacaklı kuruluşlara devir ve teslimi ile bu suretle ilgili varlıkları devralan alacaklı kuruluşların bu varlıkları devir ve tesliminde de uygulanması mümkün hale gelmiştir.

BAŞARI BANKALARA BAĞLI

Ülkemizde ekonomik kriz olduğunu kabul etmeyen, konkordato talep eden firma haberlerine bile yayın yasağı getirmeyi düşünen iktidarın, Türkiye’de şirketlerin ciddi bir nakit akışı problemi yaşadığını ve bu nedenle kredilerini ödeyemediğini kabul ederek; böyle bir yasal düzenlemeye gitmesini de bir kazanım olarak dikkate almamız gerekmektedir.

Uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından, Türk bankalarının neredeyse tamamının notları düşürülürken, uygulamanın nasıl sonuç vereceğini hep birlikte izleyip göreceğiz.