Siz de benim gibi yapmanız gereken işleri devamlı erteleyip, son ana bırakanlardan mısınız?
Seyahate çıkılacak, bavul son anda yapılır… Pasaport bile son anda kontrol edilir. Sınav var... Son gün çalışılır. Faturalar son gün yatırılır. Yapılması gerekenler devamlı çeşitli bahanelerle ertelenir.
Bu yazı için bile sabahtan beri evde dolanıp duruyorum, devamlı bir şeyler atıştırıyorum, maillerime bakıyorum, telefonumda sudoku çözüyorum… Yazacağım, yazacağım da bir türlü oturup başlayamıyorum devamlı erteliyorum.
Kimileri buna vurdumduymazlık, sorumsuzluk ya da tembellik diyebilir.
Oysa psikolojide bunun da bir adı varmış, hem de çok havalı… ‘‘Procrastination’’ diğer bir değişle ‘‘Erteleme hastalığı’’ diyorlar.
Öğrenince bir rahatladım. Hiç değilse tembel değilmişim.
Bundan sonra vaktinde yetiştiremediğim bir şey olunca ‘Kusura bakmayın bende procrastination var’ diyeceğim.
Aslında buna hastalık da denemez. Mükemmeliyetçilik, motivasyon eksikliği ya da başarısızlık korkusundan dolayı ortaya çıkan psikolojik bir semptommuş.
Allahtan çözümsüz bir şey değil. Sihirli kelime; başlamak.
Herhangi bir işe başladığımızda, beynimiz onun tamamlanmasını istiyormuş ve tamamlayamayınca da huzursuzluk oluşuyormuş.
Bu nedenle yapacağınız işin sadece ilk adımını atmanız bile işi tamamlamanıza büyük yardım sağlayacaktır.
Mesela benim gibi… Yazacağınız yazının sadece başlığını bile atmanız gerisinin gelmesini sağlıyor.
Ben de en sevdiğim konu olan kadın-erkek ilişkileri hakkında yazmaya karar verdim, başlığı attım ve gerisi geldi.
***
Hani şu gazetelerin başlıklarına kanıp okuduğumuz yazıları var ya ‘‘Sevdiğiniz kişiyi elde etmenin sırrı’’ gibi...
Her seferinde başlığa kanıp tutamam kendimi, bir heyecan okurum ama sonu hep hayal kırıklığı… Sır falan yok ortada. Hep bilindik şeyler, klişe laflar...
Zaten insan ilişkilerini kurallara bağlamak veya herhangi bir formülle çözmeye çalışmak ne kadar anlamsız! Her ilişkinin kendine has bir dinamiği var. ‘‘Böyle yaparsan kazanırsın, şöyle yaparsan kaybedersin’’ diye bir şey söz konusu olamaz.
Ama yine bu ecnebiler rahat durmamışlar, araştırmışlar.
“Independent” gazetesinde yayınlanan bir araştırmaya göre kadın erkek ilişkilerinde “kaçan kovalanır” klişesi maalesef doğruymuş.
Erkekler daha az hoşlansalar da zor olanı elde etmeyi tercih ediyorlarmış. Bu zaten bilmediğimiz bir şey değil.
Ayrıca erkekler mutlu görünen kadınları daha çok beğeniyorlarmış. Kadınlar ise daha ciddi görünümlü, ağır ve gururlu tipleri çekici buluyorlarmış.
Bir de yeni tanıştığınız kişinin gözlerine 2 dakika kesintisiz bakarsanız karşınızdaki size bazı hisler beslemeye başlıyormuş!
Valla isteyen denesin, ben İndependent’ın yalancısıyım.