Gün geçmiyor ki ülkemizde Cem Yılmaz’a rakipler çıkmasın.
Öyleyiz böyleyiz ama esprili ülkeyiz. Biliyorsunuz Devlet Bahçeli’nin yaptığı hesaplar çok meşhurdur. İnsan ilk dinlediğinde şok olur. Sonra dudaklara bir tebessüm yayılmaya
başlar…
Ama daha iyisi geldi.
Bir siyasetçi çıkıp öyle bir simit çay hesabı yaptı ki herkes ‘Biz bunu daha önce nasıl düşünemedik’ diye sordu kendi kendine!
Bu hesaba göre 5 kişilik bir aile günde 3 öğün çay ve simit tüketerek asgari ücretten 1200 lira artırabiliyor.
Ne harika değil mi?
E kalan parayla kira, elektrik, su, yakıt, giyim, eğitim ve yol masraflarını da çıkar artık…
Hani rahat yaşamak için diyorum…
Yoksa eve de gerek yok, çadırda da yaşanır… Yıkanmayın, evi de temizlemeyin… Zaten bu hesabın içine ne deterjan, sabun, şampuan, ne de diş macunu girebilir!
Tuvalet kâğıdı asla!
Taharet bezi ne güne duruyor! Telefon da hariç tabii! O da lükse giriyor! Eskiden telefon mu varmış dumanla anlaşıverin…
E kalırsa da yatırım yaparsınız artık!
***
Ama yine de beyefendiyi birileri uyarmalı!
2 liraya çay ve simit nerede yiyor acaba? Bizim burada simitin tanesi 1.75 okul kantininde çay 2 lira! Keşke önden fiyatlara bir baksaydı!
Hadi protein almadan beslenmeye alışmışız!
Öyle et falan ancak kurban bayramından kurban bayramına; o da komşu keser bize de düşerse. Ya ekmek, soğana ne oldu?
Farkındaysanız menüde eskiden dar gelirli ailelerin besin kaynağı sayılan patates, soğan yok!
Nasıl olsun? Soğan, patates altın değerinde!
Artık onlar zengin sofralarında bulunabilir ancak!
İşin kötüsü Türk mutfağında soğansız pişen yemek sayısı yok denecek kadar az! İlle de soğan olacak yemekte! Ama işte çözüm!
Simit, çay!
Bu sadece yemek masrafına çözüm değil! Kadınların yemek pişirme derdine de son!
Görüyor musunuz bir taşla iki kuş!

***

Böyle akla mantığa sığmayan, hatta hakaret sayılabilecek bir şeyi marifetmiş gibi bağıra bağıra anlatmak nasıl bir duygu acaba?
Yaşamak için sadece karın doyurmayı yeterli bulmak! Tabii kendisi ve çevresi için değil! Diğerleri için!
İnsanları aptal yerine koyarlarken kendi düştükleri durumu göremiyorlar herhalde…
Kaş yapayım derken göz çıkarmak buna deniyor.
Bunu anlatan kendinden o kadar emin ki; bulduğu bu mucizevi çözümle birilerinin gözüne girerek ‘aferin’ beklediği açık.
Halka bunları reva görenler ne yiyip içiyorlar merak ediyorum!
Başkalarının simit ve çayla ayı geçirme hesabını yaparken kendi yedikleri yemekler kursaklarından nasıl geçiyor?
İşte bu yüzden hep eğitim şart diyoruz!
Ayrıca protein de şart! Zekâyı geliştiriyor…
***

Diğer bir tarafta bakıyoruz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu…
Mesaisinin ilk gününde mutfak bölümünde çalışanlara, ‘Yemekte ne vardı bugün?’
diye soruyor.
Aşçı büyük bir gururla ‘Musakka vardı. Sizin için de antrikot…’ cevabını veriyor.
İmamoğlu bir an şaşkınlıkla duraksıyor… ‘Olmaz! Yanlış! Birine musakka, birine antrikot olmaz! Bir dahakine aynısı olacak…’ diyor.
İşin üzücü tarafı aşçının doğruyu yaptığından emin gayet normal bir şey söylüyormuş gibi konuşması. Nereden bilsin adam; bu durum öyle kanıksanmış ki!
Önce İmamoğlu'nun şaşkınlığı, daha sonra aşçının şaşkınlığı hafızalarımızdan uzun bir süre silinmeyecek.
Bence Ekrem Bey’i diğerlerinin önüne koyan şey bu işte! Utanma duygusu! Umarım bunu hiç kaybetmez!

***

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bu sene 99’uncu kez kutlanacak.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, ulusumuzun ilerlemesinin temel taşı olarak gördüğü çocuklara olan sevgisi gösteren bu bayram bütün çocuklarımıza kutlu olsun.