Bugün, hain FETÖ’nün alçak darbe girişimi ile Türkiye’yi kana buladığı tarihi günün 3’üncü yıl dönümü...
15 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde başlayan kalleş teşebbüs sabaha doğru bastırılmış ve darbecilere direnen 250 vatandaşımız şehit olmuştu.
Hayatlarını kaybeden aziz şehitler bugün törenlerle anılacak.
Darbe girişiminden sonra binlerce kişi tutuklandı, bu arada “kurunun yanında yaş da yanar” misali, suçsuz insanlarımız da FETÖ’cü diye yargılandı.
FETÖ’cü olduğu saptanan bazı savcı ve hakimler yurt dışına kaçtı. Kaçamayanlar hapse atıldı.
15 Temmuz darbe girişiminin 3’üncü yılında aziz şehitler anılırken, sorulması gereken soru şudur:
FETÖ’cü hakim, savcı, avukat, doktor, general, subay, astsubay, gazeteci, iş adamı var. Fakat yalnız siyasetçi yok, öyle mi?
FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmadan adalet asla yerini bulmaz!



Muğla’nın Dalaman İlçesi’nde başlayıp, Göcek’e kadar yayılan korkunç orman yangını faciasında, 500 futbol sahası büyüklüğündeki cennet gibi alan, cehenneme döndü. Yangında tüm orman canlıları tamamen yok oldu.
Bu faciadan sonra Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ne dedi biliyor musunuz?
“Çok şükür mal ve can kaybı olmadı!”
Lâfa bak, hizaya gel!
Güzelim orman yandı, canlı hayat tamamen ortadan kalktı... Orman hayvanları, böcekler, karıncalar, hatta uçan kuşların bazıları alevler tarafından yutuldu!
Orman Bakanı o ağaçları ve ormanda yaşayan binlerce canlıyı yok sayıyor!
Yaşadığımız dünya sadece insanların değil ki! Bu topraklarda her canlının hakkı var.

★★★

İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray, Meclis’e verdiği önerge ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye:
“Ormanın kendisi, bağrındaki sayısız canlıyla başlı başına bir canlı, bir habitat değil mi? Canlı hayata karşı bu nasıl sorumsuzluk, bu nasıl utanç verici kayıtsızlıktır?” diye sordu.
Yangının söndürülme işlemlerinin bir kamu yönetimi faciası olduğunu belirten Dr. Aytun Çıray haklıdır.
Bakan Bey’in yapacağı en doğru davranış, özür dilemek olacaktır.
Çıray, Bakan’ın cevap vermesini bence boşuna bekliyor. Bakan Bey o sorulara hangi yüzle cevap verecek ki! Yapılan gaf ve ihmal büyüktür ve özür dilemekten başka verilecek bir cevap yoktur!

Bir fişleme eksikti!


Gazetecileri fişlemişler... Meslek kuruluşları haklı olarak kınıyor.
Şahsen ben hiç şaşırmadım. Bu iktidar döneminde her türlü hukuksuzluğa alıştık.
Fişlerler de, dişlerler de...
Muhalif gazetecilere yönelik saldırılara karşı ‘cezasızlık’ yaklaşımı devam ediyor! Hak-hukuk nerede? Sadece yasalarda var, uygulamada yok!
Halen cezaevlerinde 142 gazeteci bulunuyor. Açılan yüzlerce dava da devam ediyor!

★★★

TGC (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti), Başkan Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş başta olmak üzere tüm yönetim kurulu üyeleri ile, Türkiye’de muhalif basına reva görülen haksızlıklara karşı mücadele ediyor.
TGC yaptığı açıklamada şöyle diyor:
“Gazetecilik mesleğini suç gören anlayıştan vazgeçilmesini, tutuklu gazetecilerin özgür bırakılmasını istiyoruz.
Eleştirisel gazeteciliğe olanak tanınmamakta, gazeteciler hedef gösterilmektedir!
İki yılda 1954 basın kartı iptal edilmiştir.
Yayın yasakları, para cezaları, açılan davalar, gözaltılar, tutuklamalar, sansür artık günlük olaylar haline gelmiştir.
Türkiye’de âdil yargılama hakkının ihlal edildiği bir ortamda, her gazeteci kendini mahkeme karşısında bulabilmekte ve hüküm giyebilmektedir.
Gazetecilerin görevlerini yapabilir olmasının bu ülkede demokrasinin yeşermesine katkı sağlayacağını hatırlatmayı sürdürüyoruz.”

TEBESSÜM

Seni bu hale kim getirdiyse...


Eski dönemde de büyük sıkıntılar varmış... Halk padişahın yaptığı ağır zamlar nedeniyle iyice yoksullaşmış ve bazı insanlar dilenir hale gelmiş...
Şair ve yazar Süleyman Nazif’in karşısına her tarafından yoksulluk akan bir adam çıkmış, perişan halini göstererek sadaka istemiş.
Süleyman Nazif onu itip geçerken “Bana ne lan!” demiş “Seni bu hale kim getirdiyse git ondan iste!”

GÜNÜN SÖZÜ

Önemli olan, oyuna kimin başladığı değil, kimin bitirdiğidir!