Ülkenin ana muhalefet lideri çok çirkin bir saldırıya uğruyor, vahşice yumruklanıyor. Ee, sonra?
Yakalanıp sorgusu yapılan saldırgan “İyi yapmışın” dercesine serbest bırakılıyor!
Kim bilir, belki de “Eline sağlık!” diyerek ona ödül bile verirler!
Türkiye’nin hali işte böyle maalesef! Oturup ağlasak yeridir!
Eh, artık linç girişiminin önemli bir suç kabul edilmediğini öğrenen başka militanlar da buna benzer saldırılarda bulunurlarsa hiç şaşırmamak lâzım!
Kullanılan şiddet ve nefret dili nedeniyle ülkemiz çok daha vahim olaylara gebedir!
Mesela aynı rezil hareket AKP Genel Başkanı Erdoğan’a yapılsa, saldırgan böyle hemen serbest bırakılır mıydı?
Erdoğan’ın aleyhine bir çift lâf söyleyenler bile yakalanıp “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla hapse atılıyor, muhalefet liderini yumruklayan ise serbest bırakılıyor!
Adalette böyle çifte standart herhalde dünyanın başka hiçbir ülkesinde yoktur!


Çirkin ve kalleş yumruk olayından sonra sığındığı köy evinde Kılıçdaroğlu’na ikinci bir tuzak vardı.
Kılıçdaroğlu ve yanındakiler küçük evde bir buçuk saat mahsur kaldılar.
O evin yakınındaki başka bir evde Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı çevrelerinde koruma ordusuyla bulunuyorlardı. Keyifleri gıcırdı. Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evi kuşatan güruhla nedense ilgilenmiyorlardı.
Yahu siz necisiniz? Linç girişimine nasıl bu kadar sessiz kalabiliyorsunuz? Sizler ülkenin güvenliğinden sorumlu değil misiniz?

★★★

Çılgın kadının biri Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde “Yakın onları, evi ateşe verin!” diye cıyak cıyak bağırıyordu.
Sonunda Milli Savunma Bakanı insafa geldi, ortaya çıkıp saldırgan güruha “Değerli arkadaşlar, mesajınızı verdiniz. Dağılın artık!” diye seslendi.
Saldırgan güruh “Değerli arkadaşlar”, yumruk da “alınan mesaj” oldu.
Polis müdürleri Kılıçdaroğlu’na “Dışarı çıkartırken size polis kamuflaj elbisesi giydirelim. Böylece dışarıdaki zırhlı araca güvenlik içine binebilirsiniz!” dediler.
CHP lideri polis kamuflaj elbisesi giyecek, kafasına polis şapkası takıp sığındığı evden çıkarak, kapıya getirilen zırhlı araca binecek!
Kılıçdaroğlu, Allah’tan bu teklifi ret etti. Böyle bir tebdil kıyafeti kendisine yakıştıramadı. İyi de yaptı. Eğer o gülünç kılığa bürünüp evden çıksa, siyasi kariyeri büyük bir yara alacaktı. Kılıçdaroğlu’nun polis elbiseli fotoğrafları Saray yanlısı gazete ve televizyonlarda boy boy gösterilecek, altlarına küçültücü başlıklar atılacaktı!
Bu, her fırsatta tekrarlanıp, pişirip pişirip kullanılacaktı!
Kılıçdaroğlu akıllılık etti, teklifi geri çevirerek cesur yüreğini gösterdi, böylece bir büyük badireden daha kurtuldu!

AKP’de zor dönem!


Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “yeni bir parti” kuracağı söylentileri uzun süredir dillerde dolaşıyordu.
Ben onun böyle bir cesareti gösterebileceğini pek ummuyordum ama galiba yanılmışım. O parti yavaş yavaş ete-kemiğe bürünüyor.
Önce AKP Genel Kurulu’nda Erdoğan, Genel Başkanlık’tan indirilmeye çalışılacakmış... Bunun başarı şansı bence sıfır!
Diğer seçenek, metal yorgunluğu içinde olan AKP’ye karşı sağda bir parti kurmak... Bu, yıpranan AKP’ye alternatif bir parti olabilir.
Davutoğlu şu mesajı veriyor:
“Bugün partimiz bir yenilenme ihtiyacı içindedir. Önümüzde 4.5 yıllık seçimsiz bir dönem var. Kökten bir yenileşme süreci yaşanırsa AK Parti politika dinamizmini tekrar kazanabilir.”
Ya kazanmazsa? O zaman başka arayışlar olacak!
Böylece AKP tarihinde ilk defa parti içi muhalefet oluşuyor.
AKP önümüzdeki bir-iki yıl içinde bölünmelere gebe olabilir! Erdoğan’ın işi çok zor!

TEBESSÜM

Akıl hastanesi ve siyaset!


Temel, kahvehane sohbetinde “Ben evliliğe karşıyım” der. Dursun “Yani, bekârlık sultanlık mı?” diye sorar.
Temel “Yoo” der “Bekârlık rezilliktir!
Dursun kızar:
Öyleyse neden karşısın evliliğe?
Temel sakince cevap verir:
De bana bakalım. Akıl hastanesiyle evlilik arasında ne fark vardır?
Ne bileyim ben?
Öyleyse ben söyleyeyim: Birine deli girer, akıllı çıkarsın, diğerine ise akıllı girip deli çıkarsın... Bizim bazı siyasiler de oraya tıkılmalı ki, deli girip akıllı çıksınlar!”

GÜNÜN SÖZÜ


Kapana kısıldığını fark etmeyen toplum kapandan kurtulamaz!’