AKP iktidarının verdiği sözlere nasıl inanabiliriz?
Genel seçimlerden önce ne diyorlardı?
“Bize oy verin, Türkiye kanatlanıp uçacak!”
Başta o günün Başbakanı Binali Yıldırım olmak üzere tüm AKP’liler “Tek Adam Sistemi” ile Türkiye’nin şahlanacağını ve dünyanın bizi kıskanacağını iddia ediyorlardı.
24 Haziran’daki o seçimin üzerinden daha altı ay geçmeden Türk ekonomisi yere çakıldı!
Artık uçmaktan, kanatlanmaktan bahsedecek yüzleri yok ama bu defa bin bir vaatle seçmenin gözünü boyamaya çalışıyorlar:
“Elektrikte, doğalgazda, sigarada indirim, kredi kartı borçlularına kolaylık” vs.
31 Mart seçim gününe kadar daha kim bilir ne vaat balonları uçurulacak?
İktidar partisinde alışılmışın dışında bir telaş dikkati çekiyor. Anlaşılan, yaptırdıkları anketler iyi gitmiyor... Seçim rüşvetlerinin bize anlattığı bu...
“Halk balık hafızalıdır, nasıl olsa bu yemleri yine yutar!” diye düşünüyorlar!
Peki, insanlar yıllardır aldatıla aldatıla artık akıllanmış olamazlar mı?
Müzik sever misiniz?
“Kim sevmez ki?” diyeceksiniz.
Günümüzde etrafı bir takım sesli-sözlü gürültüler sardı, her türlü tıngırtıya müzik adı verildi.
Ben o şamata ve patırtıdan değil, ruhlara hitap eden Türk musikisinden bahsediyorum.
Müzik, duygu ve düşünceleri uyumlu bir sesle anlatma sanatıdır. Ruh halinin sese dönüşmüş şekline müzik diyoruz.
Bir ülkenin gelişip çağdaş uygarlığı yakalayabilmesi için, ülkeye önce müzik kültürünün yerleşmesi gerekiyor.
Bugünkü Türk müziğinin tarihi 14’üncü yüzyıla kadar uzanıyor.
Müzik (mouski) eski Yunanca’da “Perilerin konuştuğu dil” anlamına geliyor.
Atatürk “Müziksiz hayat mümkün değildir, çünkü müzik hayatın kendisidir” diyerek müziğin ne kadar derin bir felsefesi olduğunu vurgulamıştır.
Kısacası, müzik duygularımızın dilidir.
Bunları neden anlattım?
★★★
İnternet’te bir “müzik hazinesi” keşfettim.
Bu hazine ile tüm müzikseverlerin mutlu olacağını düşünüyorum.
Türk müziğinin anıt ismi Nevzat Atlığ uzun çalışmalar sonunda binlerce eseri notalarıyla birlikte arşivinde topladı ve bunları kendi sitesinde müzikseverlerin hizmetine açtı:
(Nevzat Atlıg.com) sitesinde, 1950 yılından bu yana Türk musikisinin 70 yıllık bütün eserleri sesli ve notalı olarak sergileniyor. Dileyen dilediği gibi faydalanabilir.
14 Ekim 1925 doğumlu olan Prof. Dr. Nevzat Atlığ geçtiğimiz günlerde, müzik hayatının 20’nci ödülünü aldı.
Türk müziğinin gelecek kuşaklara aktarılmasına ömrünü adayan bir kültür ve sanat adamı olan Prof. Atlığ, müzik dalında “Necip Fazıl’a Saygı Ödülü”ne lâyık görüldü.
Çok sayıda müzisyenin hocası olan ünlü müzik adamı, aldığı her ödül gibi bu ödülden de çok memnun kaldığını söylüyor.
Yargısız infaz gibi!
Televizyon dizilerinden tanıdığımız sanatçı Deniz Çakır hakkında “Türbanlı kadınlara hakaret etti” denilerek soruşturma açıldı. Oyuncu, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekle suçlanıyor.
Ortada bir iddia varsa bunun araştırılması normaldir.
Ancak... Normal olmayan, bir ülkenin Cumhurbaşkanı’nın, gerçeğin ne olduğu daha kesinleşmeden, aşırı sert ifadelerle sanatçı Deniz Çakır’ı peşin olarak mahkûm etmesidir.
Böyle önyargıya kapılmamak gerekir.
★★★
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Grup toplantısında şöyle konuştu:
“Bu ülkede başörtülü hanımlara ‘Suudi Arabistan’a gidin’ demek faşistliğin en sefil halidir. Örtülü kızlarımıza sataşıp ‘Suudi Arabistan’a gidin, burada ne işiniz var?’ diyenlerin halini düşünün. Adı sanatçıymış. Dert başka. Ne derseniz deyin, bu ülkede insanların yaşam biçimi ile uğraşan CHP zihniyetidir.”
Erdoğan’ın dönüp dolaşıp olayı CHP’ye bağlaması da hayli ilginçtir.
Sanatçı Deniz Çakır, iddianın doğru olmadığını söylüyor ve “Her yerde kamera vardı. Kamera kayıtları incelensin, gerçek ortaya çıkacaktır” diyor.
Doğrudur, kamera kayıtları neden incelenmiyor?
Erdoğan keşke peşin hüküm vermeseydi ve kamera kayıtları incelenip tanıklar dinlenseydi.
Erdoğan, gezi olayları sırasında Kabataş’ta da türbanlı bir hanımın gezicilerin saldırısına uğradığını, bunların camide alkollü içki içtiklerini iddia etmişti. Sahi, ne oldu o iddialar? Doğru çıkmadı!
Bir Cumhurbaşkanı asla peşin taraf olmamalı! Bu tavır, savcıları da etkileyebilir, adalet yerini bulmaz!
TEBESSÜM
Zamane çocukları
Yaşlı adam parkta yakınında oturan kişiye:
“Zaman çok değişti efendim” der “Şimdiki kızların oğlanlardan hiç farkı yok. Şuna bakın, saçları kısacık. Ayağında pantolon. Hiç kıza benzemiyor.”
“Tabii benzemez efendim. O bir oğlan.”
“Nereden biliyorsunuz?”
“O benim oğlum.”
“Affedersiniz babası olduğunuzu bilmiyordum...”
“Önemi yok ama babası değilim, ben onun annesiyim!”
GÜNÜN SÖZÜ
Dedikodusuz hayat sıkıcı olur. Dinleyin ama sakın inanmayın!