Binali Yıldırım son günlerde hedef tahtası haline geldi. Tüm muhalefet ve anayasa hukukçuları onu eleştiriyor:
“Madem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldu, Anayasa’nın 94’üncü maddesine göre Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerekir” diyorlar.
Bu eleştirilerinde tabii ki haklılar. Anayasa’nın emri açık: “Meclis Başkanları siyasi faaliyette bulunamaz” diyor.
Binali Yıldırım buna “Seçim siyasi bir faaliyet değildir!” diye cevap veriyor.
Şaka değil, espri değil... Komik bir savunma bu... Seçim siyasi faaliyet değilse nedir? Siyasi faaliyetin ta kendisidir seçim...
Binali Bey de bunu biliyor ama söyleyecek başka sözü olmadığından, çocukça sayılacak sözlerle kendisini savunmaya çalışıyor. İstifa etmek onun elinde değil!
“İstifa etmeyeceksin!” diye emir büyük yerden geliyor!
Benim bildiğim Binali Yıldırım’ın makam hırsı, koltuk sevdası filan yoktur. Kalender bir insandır. Kendisine kalsa şimdiye kadar çoktan istifa ederdi.
Bu yüzden, üzerine fazla gitmemek gerekir diye düşünüyorum. Saray’a karşı çıkacak gücü yok maalesef. Mesele bu kadar basit!

serit-atmaaa

Ülke ağır bir borç yükü altında... Enflasyon çok yüksek... İşsizlik ürkütücü boyutlarda...
Yargıya güven azaldı, medya (istisnalar hariç) tek sesli iktidar korosu haline dönüştü...
Baskıcı, kutuplaştırıcı söylemler altında, hakkaniyetten uzak, eşitsiz yerel seçimlere gidiyoruz.
İktidar partisini yönetenlerin (devletin bütün imkânlarını kullandıkları halde) her geçen gün biraz daha hırçınlaştıkları görülüyor.
Bunun sebebi korku olabilir mi?
Tabii ki korkudur!
Bu aşırı hiddet ve şiddetin en mantıklı izahı seçimi kaybetmek korkusudur!
Yaptırdıkları kamuoyu araştırmalarının istedikleri gibi çıkmadığı anlaşılıyor.
Bu nedenle seçim rüşvetleri gemi azıya aldı. KDV- ÖTV indirimlerinin hız kesmeden devam ettiği, bol keseden teşvik ve kredilerin etrafa saçılarak “çılgın bir seçim ekonomisi” uygulandığı görülüyor. Her şey 31 Mart yerel seçimlerine kadar... Ya sonra? Sonrası tufan!

★★★

Önceki dönemin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, içinde bulunduğumuz hazin durum için: “Görünen köy kılavuz istemez. Bu gidişatla, 31 Mart’tan sonra tarihimizin en ağır ve en zorlu kemer sıkma programına ve acı reçetenin de millete ödetilmesine doğru gidiyoruz ne yazık ki!” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bu popülist harcama furyası üzücüdür ki yaşanan ekonomik krizin ateşine âdeta benzin dökmeye benziyor. Böyle giderse, seçim popülizmi ve harcamalarının ekonomik krizi daha da derinleştireceğinden korkuyoruz maalesef...
Üstüne üstlük, sanki milletin aklıyla alay edercesine mali disiplinden, bütçe sıkılaştırılmasından bahsediliyor. Dış politikada zikzak yapan istikrarsızlık egemen oldu. Ülke ekonomisinde yatırım iklimi kayboldu. Demokratik sabır ve hoşgörü ortamı yok oldu!”

★★★

Ufuk Söylemez ekonomiyi iyi bilen bir siyasetçidir ve görüşlerinin yanlış çıktığını hiç hatırlamıyorum. Yaşanan olaylar ve eşi benzeri görülmemiş popülist harcamalar (seçim rüşvetleri) iktidarın yerel seçimleri kaybetme endişesiyle paniğe kapıldığını gösteriyor!

“Hayalet İmam”


SÖZCÜ’nün Ankara Temsilcisi ve köşe yazarı Saygı Öztürk ilginç belgesel kitaplar yazmaya devam ediyor. Son kitabı, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü‘nün görünmeyen adamı Adil Öksüz’ün öyküsü:
“Hayalet İmam!”
Belgelerle dolu, heyecanlı bir hikâye...
Darbeye teşebbüs eyleminde bulunan Adil Öksüz, ertesi günü darbenin merkezi sayılan Akıncı Hava Üssü yakınlarında yakalandı. Ankara Batı Cumhuriyet Savcılığı’na götürülmeden önce FETÖ’nün mahrem imamı olduğu öğrenilmesine rağmen bu durum nedense savcıya bildirilmedi.
Adil Öksüz, “Kaçmaz” diye tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılınca savcı hemen bir üst mahkemeye itiraz etti ve tutuklama kararı çıkarttı ama kuş kafesten uçmuştu!
Ele geçirilmişken esrarengiz bir şekilde serbest bırakılan darbenin kilit ismi o günden beri her yerde aranıyor. Fakat, ara ki bulasın...
“Hayalet İmam” Saygı Öztürk’ün, heyecan dozu yüksek 21’inci kitabı... Güzel bir belgesel gazetecilik örneği... (Doğan Kitap)

TEBESSÜM

“Neden aklımızı kaçırdık?”


Son günlerde toplumun ruh sağlığının ne kadar bozuk olduğundan söz ediliyor, bu konuda yasa bile çıkartılmak isteniyor.
İşte ruh ve akıl sağlığı bozulan bir hastanın yazdığı satırlar:
“Zorbalar kız kaçırır,
Kamarot kurşun kaçırır,
Karaborsacı döviz kaçırır,
Zengin hanım kürk kaçırır,
Ağa koyun kaçırır,
Mafya uyuşturucu kaçırır,
Orman eşkıyası kütük kaçırır,
Siyasiler oy kaçırır,
...Ve sonunda kaçırmak için bize,
Sadece AKIL kalır!”

GÜNÜN SÖZÜ


“Herkesi aldatırım” diye düşünen siyasi uyanıklar herkesten fazla aldanır!

11rahmibeyicin