Önceki gün İstiklal Caddesi’nin halini bir görmeliydiniz...
Müthiş kalabalıkta insanlar “Her şey çok güzel olacak!” diye bağırarak ortalığı inletiyordu.
Neden? Çünkü İstiklâl Caddesi’nden Ekrem İmamoğlu geçiyordu.
Mazbatası haksız yere iptal edilen İstanbul’un seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu, yürüyüşüne Taksim Meydanı’ndan başlamıştı. Onu ilk gören üç vatandaş “Aaa... İmamoğlu... Biz de şimdi sizden bahsediyorduk Sayın Başkan... İyi insan lâfının üzerine gelirmiş” dediler.
Bir yurttaşın “Başkanım, bir yanak!” diye seslenmesi gülüşmelere yol açtı ve birkaç dakika içinde İmamoğlu’nun etrafında büyük bir sevgi çemberi oluştu...
Taim Drobi adında bir Suriyeli, sevgilisine aldığı çiçek demetini İmamoğlu’na hediye etti.
Vatandaşlar, hakkı gasp edilerek mağdur edilen İmamoğlu’na “En büyük Başkan, bizim Başkan” ve “Türkiye seninle gurur duyuyor!” diye tezahürat yaptılar.
Görülen o ki, haksızlığa isyan eden halkımız mağdurun yanında!



İyimser açıklamalara rağmen ekonomi kan kaybetmeye devam ediyor.
Kıbrıs’tan ünlü bir işadamı aradı. Adı bende mahfuz... Dedi ki:
“Türkiye’nin havası sağlığımı bozduğu için yavru vatan Kıbrıs’ta yaşıyorum. Burada sağlığıma kavuşup kendime geldim. Fakat Türkiye’deki olayları da dikkatle takip ediyorum tabii ki... Paket üstüne paket açıklayan Sayın ‘Paketçi Bakan’ yeni bir ekonomik paket açıklayacakmış... Bu kaçıncı pakettir sayamadım. Bu nedenle ona ‘Paketçi Bakan’ diyorum... Boş paketlerin adamı!”
“Kimmiş o paketçi bakan?” diye sordum.
“Damat Bey” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Bey...
İşadamının da dediği gibi Berat Bey’in bugüne kadar açıkladığı tüm paketlerden dişe dokunur bir şey çıkmadı ve ekonomimiz bu hale geldi.
Bakan Berat Bey “Adım adım sona doğru yaklaşıyoruz. Tünelin sonundaki ışık büyümeye başladı” diyor.
Berat Bey’in tünelde gördüğü büyüyen ışık, üzerimize doğru hızla gelen bir trenin ışığı olmasın sakın?
Lokomotifin ışığını tünelin ucundaki kurtuluş ışığı sanmak hiç de hoş sonuçlar doğurmaz!

★★★

Ekonomi uzmanlarına göre:
“Bilgi ve beceri olmadan hiçbir şey düzelmez. Ekonomimizi yönetenler bir hayal dünyası içinde.
Ekonomimiz küçülüyor ve işsizlik bütün Türkiye’yi sarıyor!
Seçim dönemleri ekonomik istikrardan vazgeçilen dönemlerdir. İktidarlar, siyasi gücü elde tutmak için savurganlık yaparlar.
Bu savurganlık, ekonominin krizde olduğu bir döneme rastlarsa kriz önüne geçilmez bir sel felâketi haline dönüşür. Önüne kattığı her şeyi kırıp dökerek ve yok ederek meçhule sürükler!
İktidar, İstanbul’u kazanma sevdası uğruna bütün ekonomiyi feda etmiştir!
Maliyet çok yüksektir!
...Ve bunun acısını 82 milyon insanımız çekecektir.”

Karamollaoğlu iyi yaptı!


Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Necdet Gökçınar’la seçim yarışına devam edecek.
Bazıları buna içerleyip “Temel Karamollaoğlu ayıp etti!” diyor. Hayır, bence Temel Bey doğru olanı yaptı. SP adayını geri çekseydi ne olurdu? Partinin aldığı 103 bin oy İmamoğlu’na mı giderdi? Hayır! Bu oyların çoğu AKP’ye yönelirdi.
Seçmenini iyi okuyan Temel Bey adayını çekmemekle iyi yaptı.

TEBESSÜM

Soytarının intikamı!


Soytarının gece âleminde anlattığı erotik fıkralar 12’nci Osmanlı Padişahı Üçüncü Murat’ın çok hoşuna gitmiş, ona yüz altın hediye edecek olmuş.
Soytarı “Yok hünkârım” demiş. “Bugün yüz altın istemem, bana yüz değnek vurun.”
Padişah “Neden değnek istiyorsun, sen deli misin?” diye sorunca da “İstiyorum hünkârım” diye ısrar etmiş.
Bunun üzerine Üçüncü Murat “Madem istiyor, vurun kerataya yirmi beş değnek” diye bağırmış. Bostancılar soytarıyı hemen yere yıkıp, başlamışlar sopayı indirmeye...
Soytarı ellinci sopayı yer yemez:
“Durun” demiş “Benim bir ortağım var. Elli değneği de onun ayaklarına indireceksiniz.”
“Hayrola, neden?”
“Beni saraya her gün Bostancıbaşı getiriyor. Benim kaç altın aldığımı görüyor. Tam giderken de ‘Seni saraya ben getirdim, ver altınların yarısını’ diyor. Ben bugün yüz altın almadım ama yüz değnek aldım. Yarısı benim, yarısı onun.”
Üçüncü Murat, rüşvet ve haraç olayını anlayınca “Tamam, yatırın şu bostancıyı, vurun ayaklarına elli değneği, anlasın soytarının parasına el koymayı!” demiş.
İntikamını böyle alan soytarı, görevden alınan bostancının yediği dayağı “guş-i nuş” ile (dikkat ve zevkle) izlemiş!

GÜNÜN SÖZÜ


Eğer sağlığın yoksa, para, servet, şöhret ve iktidar, her şey boştur!