Ülkemiz ne yazık ki vicdan erozyonuna uğramış bir halde...
Devletin Meclis’i, yargısı, bakanı, milletvekili neden vardır?
Ülkeyi âdil bir şekilde yönetmek için vardır, öyle değil mi?
Peki, 68 bin gözü yaşlı İhlas Finans mağduru için Meclis’ten çıkan karar âdil midir, vicdani midir?
Toplam 400 milyon doları hortumlanan İhlas Finans kurbanları için Meclis’e verilen araştırma ve yasa teklifi AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedildi.
Ret sebebi tamamen siyasi... Teklifi CHP verdiği için iktidar partisi AKP ve ufak ortağı MHP, öneriye ‘hayır’ dedi. Böylece mağdurlar bir darbe daha yedi, paraları buhar oldu!
Biz SÖZCÜ olarak mesleki görevimizi yaptık, paraları batan on binlerce mağdurun ıstırabını dile getirerek gazetecilik ve insan­lık görevimizi yerine getirdik.
SÖZCÜ her zaman hakkın, haklının ve ezilenin yanındadır.
SÖZCÜ, İhlas Finans mağdur­larının uğradığı zulmü gündeme ge­tirerek tarihe bir not düşmüş oldu.
Gerisi devletin, yargının işi.
Bu olay da gösteriyor ki, gü­nümüzün iktidarı haklıdan değil, güçlüden yana..



Bir büyük insanı, Nazire Dedeman’ı kaybettik.
26 yıl önce, 17 yaşındaki oğlu Umut, arkadaşının tabancasından çıkan kör kurşunla öldükten sonra kendini hayır işlerine ve ‘Bireysel silahsızlanmaya’ adayan Nazire Hanım, bu amaçla “Umut Vakfı”nı kurmuştu.
Başka ailelerin aynı acıyı yaşamamaları için mücadele eden Nazire Dedeman umutsuz kaybını ülke için umut haline getirmeye çalışan büyük bir kadındı.

★★★

28 Eylül 1993 günü bütün Türkiye tüyler ürpertici bir haberle sarsılmıştı. 17 yaşındaki Umut, arkadaşı Melih Turgut’un kurbanı olmuş ve onun silahından çıkan hain kurşun Dedeman ailesinin hayatını karartmış, acılara boğmuştu.
Olaya “Kaza” dediler. Fakat çok şüpheli bir kazaydı bu.
Yıllar geçti... Dertli anne Nazire Dedeman “Bireysel silahsızlanma” çalışmalarıyla ülkenin umudu oldu.
Aradan geçen uzun yıllar bile yüreğindeki evlât acısının tamamen yok edememişti.
Kalbinden rahatsızdı.
Maslak Acıbadem Hastanesi’nde açık kalp ameliyatı oldu. Ameliyat sonrası durumu daha da kötüleşen Nazire Dedeman hayatını kaybetti, geride “Umut Vakfı” gibi önemli bir hayır kurumu bıraktı.

★★★

Başta sevgili Murat Dedeman olmak üzere bütün Dedeman ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Allah gani gani rahmet eylesin ve hayırsever Nazire Hanım’ın mekânı cennet olsun.

Yunan Başbakanı’na adalar neden sorulmadı?


Türkiye’ye iki günlük bir ziyaret yapan Yunanistan Başbakanı Çipras’a ne denilmeliydi?
“Sayın Çipras, barıştan, dostluktan bahsediyorsunuz ama söyler misiniz, Ege’de 18 Türk adasını ne hakla işgal ettiniz?” diye sormak gerekmez miydi?
Hayır, sorulmadı!
Sadece “Geyik muhabbeti” denilecek karşılıklı klasik konuşmalar yapıldı.
İşgalci Yunan Başbakanı Çipras, bir de hukuktan bahsederek şöyle demez mi?
“Geçmişin ön yargılarını kenara bırakarak uluslararası hukuka saygı ve karşılıklı anlayış çerçevesinde ilişkilerimizi geliştirmek zorundayız.”
Vay be! Hukuka saygıdan söz eden adam, Ege’de 18 Türk adasını zorbaca işgal eden Yunanistan’ın Başbakanı...
Bizimkiler ise onun karşısında tuhaf bir şekilde sessiz!
Yunanistan’ın yeni Savunma Bakanı Evangelos Apostolakis (yani dangalakis) sert sözler ve hakaretlerle Türkiye’yi utanmazca tehdit ederken Yunan Başbakanı Çipras’ın:
“Organize suç örgütlerinin üstesinden gelmek için dayanışmayı ve işbirliğimizi arttırmak zorundayız” demesi ne kadar inandırıcıdır?
Çipras önce kendi Savunma Bakanı’na söz geçirmeli, Türkiye’ye bulaşmaması için onun kulağını çekmeli, sonra dostluktan ve işbirliğinden bahsetmeli!
Barışçı söylemler iyi de bunun samimi olduğunu göstermek gerekiyor!

TEBESSÜM

Osmanlıca merakı!


Günümüzde iktidarın Osmanlıca merakı var ya... Bir edebiyat öğretmeni öğrencilerine emir vermiş:
“Benim dersimde herkes Osmanlıca konuşacak, anlaşıldı mı? Türkçe yok!”
Soğuk bir kış günü öğretmen sınıfın ortasındaki büyük sobaya yanaşıp, arkası dönük vaziyette dersi anlatırken, sobadan sıçrayan bir kıvılcım ceketinin arkasını tutuşturmuş.
Söz isteyen bir öğrenci onu uyarmak için başlamış Osmanlıca konuşmaya:
“Hocam, arka cenahınızdaki sobanın derunundaki pençe-i nardan kopan bir şerare, şahsınız istikametine tevcih ederek ceketinize sirayet etmiştir ve dahi mabadınıza intikal etmek üzere yoluna revan olmaktadır...”
Öğretmen poposunda giderek artan sıcaklığın etkisiyle olayı anlayınca sinirlenerek öğrenciye bağırmış:
“Ulan hıyar! Şuna kıçın yanıyor desene! Ne uzatıyorsun böyle?”

GÜNÜN SÖZÜ


Gülerken tüm dünya seninle güler, fakat ağlarken yalnız ağlarsın!