Hakaret dili... Ayrıştırıcı tavır... Tehditler... Korku... Gözdağı...
Bunların hepsi sandıkta kaybetti!
Türkiye’nin 21 büyük ilinde (İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Muğla, Aydın, Mersin, Edirne, Tekirdağ, Hatay, Eskişehir, Çanakkale, Yalova, Bolu, Sinop, Burdur, Kırşehir, Bilecik, Artvin, Ardahan) CHP kazandı. Bu, Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 70’i demektir.
Sonuçların olgun bir şekilde kabul edilerek seçmene saygı gösterilmesi gerekirdi... Fakat öyle olmadı...
AKP mızıkçılık yaptı, “Sandıktan çıkan oyları kabul etmiyoruz” dedi.
Kaybeden adaylara kazanma formülü mü aranıyor, katakulli mi çevrilmek isteniyor? Belli değil!
CHP’nin hile yapma şansı hiç yok. Sandık kurullarını iktidar belirliyor. Sandık başkanlarının hepsi AKP’li... Ee, CHP nasıl hile yapacak? Bu mümkün mü?
Anadolu Ajansı’nın seçim gecesi yaptıkları yetmiyormuş gibi şimdi de illerin yöneticileri arayış içinde görünüyor. Kaybetmeyi hazmedemiyorlar... Oysa seçim demokratik bir yarıştır ve dünyada hiç kimse yenilmez değildir!
Dolambaçlı yollardan kazanırlarsa bunu şeref mi sayacaklar?



Danıştay’ın önceki Başsavcısı Tansel Çölaşan’dan, seçimle ilgili bir mail aldım. Tansel Hanım’ın, devlet işleyişini çok iyi bilen bir hukukçu olarak açıklaması (özetle) şöyle:
- 2002’de iktidara geldiler.
“Demokrasi, sen nereye gitmek istersen, seni oraya götürmek için bir araçtır” dediler ve seçtikleri hedef için seçim sistemiyle oynamaya başladılar.
- Önce, 40 yıllık adreste nüfus sayımını kaldırıp beyana bağladılar. Parmak boyasını kaldırıp mükerrer oyun yolunu açtılar. Sistemi hileye açık hale getirdiler!
- Sonra, seçmenin sayısını belirleyen ‘Seçmen kütüğü’ düzenleme görevini, Anayasa ile Yüksek Seçim Kurulu’na, yani yargıya verildiği halde, bir yasa değişikliği ile bu yetkiyi YSK’nın elinden alıp İçişleri Bakanlığı Nüfus İdaresi’ne, yani siyasetin eline verdiler. Yargı yetkisini gasp ettiler!
2008’den beri yargı güvencesi olmadan, hileye açık bu sistem hâlâ sürdürülüyor. Seçmen kütüğüne esas verileri, İçişleri Bakanlığı Nüfus İdaresi, yani siyaset, Anayasa’ya aykırı olarak sürdürüyor.
- Bunun sonuçları olmazı mı? Var tabii... Her seçimde hayali binalarda, hayali seçmenler çıkıyor. Bu, seçim sistemiyle oynamanın sonucudur!
- Bugünkü önemli konu Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuki durumudur. Seçimlerin güvenliğinden sorumlu en üst yargı organı olan YSK’nın Danıştay ve Yargıtay Genel Kurulları’ndan seçilerek gelen 7 üyesinden 5’inin (yani çoğunluğunun) görev süresi dolduğu ve yeniden seçilme hakları olduğu halde bu yola gidilmeyerek, YSK Kanunu’na eklenen bir madde ile bu 5 üyenin görev süresi, seçimden önce Kanun Hükmü ile uzatılmıştır.
- Tek başına bu husus bile sonuçlara ilişkin şaibe doğuracak niteliktedir.
- Buna YSK’nın halkoylamasında geçersiz oyları geçerli saymakla düştüğü itibar kaybını koyun... Bu kurumun 31 Mart Yerel Seçimleri ile ilgili itirazlarda vereceği kararlar sınav niteliğindedir! Umarız hukukun üstünlüğü kazanır!
Türk ulusu, halkı birbirine düşman yapan siyasi dili onaylamadığını, Beka söylemini tutmadığını göstermiştir. Sonuçta halk kazanmıştır. Demokrasi kazanmıştır.
- Ders alınmazsa bugün yapılan uyarının, önümüzdeki süreçte yaşanacaklar için bir başlangıç olacağını düşünmek yanlış olmaz! Kazanan Türkiye olsun!

Mesleki ahlâk!


Yerel seçimlerde tehdit değil, cesaret kazandı!
Bu arada utanılacak durumlar yaşadık.
Kullanılan siyaset dili bir felâketti! Tehditler, suçlamalar çok yanlış, kötü ve ayrıştırıcı idi.
Fakat... En yüz kızartıcı durum, şakşakçı medyanın aşırı yandaş tutumuydu.
İktidara midesinden bağlı olan (yaklaşık yüzde 90) medya, yüzkarası yayınlarıyla demokrasi tarihine kara sayfalar yazdılar!
Bunlar, tek kişilik yarış gibi sadece iktidar adaylarını parlatmaya çalışıyor, onları pohpohluyor, iftiralara büyük yer verirken ötekilere ufak bir yer bile ayırmıyordu!
Mesleki ahlâk da, kişisel ve kurumsal ahlâk da yerle bir olmuştu!
Başta Ankara olmak üzere, yalan iddialara çok büyük yer ayıranlar, bu suçlamalara verilen cevapları görmezden geldiler!
En üzücü olan durum buydu ve çok yanlıştı.
Ancak, yanlış otobüse binenlerin doğru yere varmalarının mümkün olmadığı sandıkta ortaya çıktı!

TEBESSÜM

CHP’nin yaptığı şeye bak!


Bugünkü “Tebessüm” bölümünde bazı şakacı okurlarımın mesajlarına yer vereceğim:
Rakıya bu kadar zam yapmamalıydılar! Millet içmeyince ayıldı!
- “Binali Bey seçim gecesi ekrana çıkıp ‘Ben kazandım. İstanbul’a şunları-bunları yapacağım’ dedi. Meğerse 1 Nisan şakası yapıyormuş!”
- Sayın Cumhurbaşkanı’nın işi bir hayli zor. Neden mi?
- Sarayına gitse, Ankara CHP’de...
- Yazlık sarayına gitse, Muğla CHP’de...
- Ünü dünyaya taşan Bodrum’a gitse CHP’de...
- Turistlerle diyalog için Antalya’ya gitse, CHP’de...
- Canı kebap çekse, Adana CHP’de...
- Çok sıkıldım, biraz Boğaz havası alayım dese, İstanbul CHP’de...
Kordon’da ‘bir balık ziyafeti çekeyim’ dese, İzmir CHP’de...
- Gel de kızma şu CeHaPe’ye... Bunca yer işgal edilir mi yaa?

GÜNÜN SÖZÜ


Sağlık, şeref ve erdem servetlerin en büyüğüdür!