Her gün korkuyla uyanıyoruz...
Acaba bugün ne olacak? Yine hangi dertlerle karşılaşacağız?
Toplum olarak hangi tehditlere uğrayıp, hangi hakaretlere maruz kalacağız?
Zamlar dolu taneleri gibi yağmaya devam edecek mi? Dolar inecek mi, yoksa tepemize mi binecek?
Ruh sağlığımız nasıl bozulmuyor, şaşırıyorum!
Gerginiz, sinirliyiz, endişe içindeyiz!
Millet olarak böyle korku dolu, geleceği belirsiz bir hayatı hak etmiyoruz! Yoksa hak ediyor muyuz, bilmem ki!
Ekonominin emir-komuta ile ona buna efelenmekle düzelmesi mümkün değil. İktisatta “Arz ve talep kanunu” geçerlidir.
Merkez Bankası Başkanı “Faizleri indir” baskısına direndiği için görevden azledildi.
Yasalara göre Merkez Bankası bağımsızdır. İstifa etmediği sürece, başkanın görevden alınması mümkün değildir ama yasaları dinleyen var mı ki?
Hukuksuz bir ülke halindeyiz! Vah memleketim vah!



Yasalar “Tüm sahiller milletindir” der.
Bağrı yanık bir arkadaş “Nah milletin!” dedi... “Türkiye’de sahiller parası olanındır.”
Özellikle Bodrum, Marmaris, Fethiye vs. gibi sahil ilçelerinde durum böyle.
Genellikle Belediye Başkanları da, Kaymakamlar da halkı düşünmüyor. Hele bazı belediyeler halka çile çektiren ıstırap makineleri sanki...
Bugün Türkiye’nin hemen her yanında sahiller istila edilmiş gibi... Vatandaşa kenarda köşede bazı yerler lütfen bırakılmış, en cazip kıyılar “ecrimisil” adı altında işgaliye parası veren işletmelere ve varlıklı gruplara teslim edilmiş...
Kaymakam ve belediye başkanlarının şımarttığı zadegânlar, işgal ettikleri yerlerin başına korumalar koyup halkı zorunlu olarak oralardan uzaklaştırıyorlar.
Hani sahiller bütün milletindi? Hikâye!

★★★

Şimdi sizlere Görker Ayıran adındaki hassas bir yurttaşın Bodrum’dan yazdığı bir yazıyı nakledeceğim. Bilinçli vatandaşlar haklarını nasıl arıyor?
Bu tipik bir örnektir ve tüm halkın böyle olması gerekir. Okuyalım:
“Bodrum Akyarlar’da sahildeki bir işletmenin önünden denize girmek için sandalyelerimizi yerleştirdik. Aynı anda bir garson tepemize dikildi. ‘Buradan denize girmeniz uygun değildir, sandalyelerinizi kaldırın’ dedi.
Biz de sahillerin tüm halka açık olduğunu ve istediğimiz yerden denize girebileceğimizi söyledik. Bunun üzerine garson gidip işletme sahibini çağırdı. Patron yanında 5 garsonla beraber yanımıza geldi ve garsonlar etrafımızı kuşattı.
İşletme sahibi başka yerde denize girebileceğimizi, buradan girmemizin doğru olmadığını, çünkü devlete ‘ecrimisil’ ödediğini söyledi.
Biz, ‘ecrimisil’in bir kira değil, işgaliye ücreti olduğunu anlattık (şemsiye, şezlong vs. gibi) işletmenin herhangi bir olanağını kullanmadan denize girebileceğimizi söyledik. İşletme sahibi ‘Bu kanuna uygun ama etik olarak uygun değil’ dedi.
Biz de ‘Garsonlarınızla beraber gelip bizi rahatsız etmeniz de etik değil’ dedik. Belediyeyi veya jandarmayı çağırabileceğini söyledik. Bunun üzerine işletme sahibi tehditkâr lâflar söyleyerek uzaklaştı ama ona aldırmadık ve akşama kadar doya doya denize girdik.
Yalnız Bodrum halkına değil, tüm Türkiye’ye sesleniyoruz. Sahiller halkındır. Biz kazanacağız, çünkü biz halkız!”

Kıbrıs’ta son tango!


Kıbrıs’ta barış ve huzur, Türkiye için de çok önemlidir. Ancak adada siyaset her geçen gün biraz daha geriliyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı hükümete savaş açmış gibi...
Başbakan Ersin Tatar ile Akıncı arasında gizli olmayan bir sürtüşme var.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Rumların egemenliğine mi girmek istiyor, nedir? Tutumu o kadar yanlış ki... Başbakan Ersin Tatar haklı olarak onun politikalarına direniyor.
KKTC’nin eski Maliye Bakanı Tansel Fikri, hükümetin 1974’den beri 45 yıldır kapalı olan Maraş bölgesinin açılması için aldığı cesur kararı destekleyerek şöyle diyor:
“Başbakan Ersin Tatar Bey’in başkanlığında oluşan yeni hükümetin Maraş’ın açılmasına ilişkin almış olduğu karar son derece isabetlidir. Keşke bu karar yıllar önce alınabilseydi... ‘Rum ne der, Avrupa ne yapar, Amerika yaptırım uygular mı?’ korkusu olmadan atılan adımlar desteklenmelidir. Maraş’ın açılması Kuzey Kıbrıs turizmine ve ekonomisine canlılık getirir. Gecikmeli de olsa, bu kararı yürekten selamlıyorum.”

GÜNÜN SÖZÜ

Hayatı bugün yaşayın. Dün gitti, yarın ise hiç gelmeyebilir!