Patlıcan, çarliston biber, kabak, ıspanak başta olmak üzere fiyatlar kanatlanınca yıllık enflasyon da uçtu.
TÜİK’in açıkladığı yüzde 20.35 tüketici ve yüzde 32.93 üretici enflasyonu sadece resmi rakamlar. Gerçek enflasyonun bundan en az yüzde 40 daha fazla olduğunu, frenlenemeyen fiyatlar ve parçalanan bütçeler gösteriyor.
“Tek Adam Sistemi’ne geçince Türkiye kanatlanacak!” diyorlardı ama kanatlanan sadece fiyatlar oldu!
Ülke olarak enflasyona teslim olmuş durumdayız!
Dünyada sebze ve meyve fiyatları düşerken, bizde hızla artmasını nasıl izah edebiliriz?
2018’de dünya ülkelerinde enflasyon-menflasyon kalmadı, bizde ise baş belâsı olmaya devam ediyor. Neden?
İktidarın iddia ettiği gibi Türkiye ‘çok iyi’ yönetiliyor da ondan olabilir mi?
Ah muzır, kalleş, ahlâksız enflasyon! Ne istiyorsun bu iktidardan? Hem de kritik bir seçim öncesinde!
Enflasyon, istikrar ve başarının göstergesidir. Hedef tahtasına marketleri oturtup onları suçlamak ülkeyi yönetenleri kurtarmaz!
Fiyatlar böyle can yakarken seçmen hâlâ bu iktidara oy verir mi? Bunu 53 gün sonra göreceğiz!



Siyasetimizdeki nazik (!) kavgalar ülkeye kalite getirmiyor tabii ki...
Karşılıklı hücumları dizi film gibi izleyip ibretle seyrederken heyecanlanıyoruz!
“Hain, illet, zillet” sözleri havada uçuşuyor, “yakmalı, yıkmalı, yok etmeli” tehditleri insanı ürkütüyor.
Frensiz sertliğin kimseye itibar kazandırmadığının farkında değiller.

★★★

Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın “Çalar Saat” programına konuk olan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer’e, 12 Eylül askeri döneminin savcısı olan babası Nurettin Soyer üzerinden saldırılmasına tepki göstererek “MHP’lilere gülüyorum” demişti.
Vay efendim, sen misin bunu diyen?
MHP lideri Sayın Bahçeli hemen zehir zemberek bir cevap yapıştırdı:
“Kurdun yavrusu kurt olur, herkes soyuna çeker. Sayın Ortaylı, Nurettin Soyer hayranı, Tunç Soyer müdafii olabilir, ancak milliyetçi-ülkücü hareket sırtından ahkâm kesemez. Tetoloji (mantık) yaparak, polemik üreterek, yanlışa kılıf bularak hiçbir yere varamaz. Tavsiyem Sayın Ortaylı gülmeye devam etsin ama kendi haline!”

★★★

Bu lâf düellosu bana Devlet Bahçeli’nin ayrı kişileri aynı şekilde eleştirdiği sözleri hatırlattı.
Sayın Bahçeli 2014 yılının Şubat ayında Meclis’teki MHP Grubu toplantısında, o dönemde Başbakan olan Erdoğan’a yüklenerek:
“İncir ağacından oklava, darı unundan da baklava olmaz, senden de Başbakan olmaz!” diye bağırmıştı.
Aradan tam 5 yıl geçtikten sonra aynı Bahçeli, aynı sözleri bu defa Kılıçdaroğlu için söyleyip:
“Var git işine Kılıçdaroğlu. İncir ağacından oklava, darı unundan da baklava olmaz, senden de bir halt olmaz!” diye bağırdı.
Hangisi doğru?
Yorum sizin sevgili okurlar...

Özrü kabahatinden büyük (1)


Çarşı pazarda fiyatlar çıldırmış gibi...
İktidar marketleri, aracıları, fırsatçıları suçluyor.
Kendilerinin hiç kabahati, yok... Sütten çıkmış ak kaşıklar!
Derken efendim, bir ilke imza atıp, önemli bir gaf yaptılar.
Avrasya Tüneli’nden geçiş ücreti fahiş bir şekilde arttırıldı.
Tam da seçim arifesinde böyle okkalı zam yapılır mı?
Herkes şaşırdı kaldı... Ve tepkiler çığ gibi büyüdü.
Aynı akşam ücret artışının “sehven” yani “yanlışlıkla” yapıldığı açıklanarak zam geri alındı.
Şimdilik yok sayılan ağır zammın 31 Mart seçiminden sonra tekrar geleceği kesin.
Tepkiler üzerine “Sehven” denilerek zammın iptal edilmesi yapılan gafın önemini azaltmaz.
Sehven zam yapılır mı yaa? Buna sokakta bilye oynayan çocuklar bile inanmaz.
Zammı “Sehven yapıldı” diye tevile gitmeye (söz ve davranışa başka anlam vermeye) argo tabiriyle kıvırtmaya “Özrü kabahatinden büyük” denir.
Bu olay bana aşağıdaki fıkrayı hatırlattı. Lütfen okuyun.

TEBESSÜM

Özrü kabahatinden büyük (2)


Uzun yıllar öncesinden günümüze kadar gelen bir deyimimiz vardır.
Bir gafı tevil etmek (yani kıvırtmak) için daha büyük gaf yapılmasını ifade eder.
Canı sıkılan kral, bir gün soytarısını çağırır ve ona:
“Ey soytarı... Soytarılığını göster ve bana öyle bir hata yap ki, özrün kabahatinden büyük olsun” der.
Soytarı da “Tamam asaletmeap, emriniz olur. Bu benim işim. Ancak, ne yaparsam yapayım kızmayacaksınız” der.
Kral güler:
“Kızmam kızmam, merak etme...”
Aradan birkaç gün geçer. Soytarı fırsat kollamaktadır.
Kral sarayda merdivenlerden çıkarken harekete geçen soytarı usul usul yaklaşır ve kralın poposuna el atar, kalçasını okşar.
Kaba etinde bir el hissedince hoplayan kral öfkelenip arkasına döner ve el atanın sarayın soytarısı olduğunu görünce ona bağırır:
“Bu da ne? Sen ne yaptın sersem soytarı?”
Soytarı özür diler:
“Affedersiniz kralım, sizi güzel kraliçemiz zannettim!”

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanın kendi başına açtığı dertlere şeytan gelse çare bulamaz!