Ankara 10. Aile Mahkemesi hakimiyken, 24 Aralık 2011’de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyeliğine seçildi. 2014 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliği seçiminde bağımsız aday oldu. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra hakkında gözaltı kararı verildi. 25 Temmuz 2016 tarihinde tutuklandı.

Yargıtay üyeliklerine yapılan seçim sırasında tutukluydu. Bu durumda Yargıtay üyeliğine yeniden seçilmesi de zaten mümkün değildi. Hakkında 23 Eylül 2016 tarihinde “Hakimlikten ihraç” kararı verildi. Ankara C. Başsavcılığı’nın talebiyle 23 Eylül 2016’da tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Hakkında yaklaşık bir yıl yürütülen soruşturma sonucu C. Savcılığı tarafından 4 Temmuz 2017 tarihinde “Kovuşturmaya yer olmadığı”na ilişkin karar verildi.

“EFENDİSİ OLAN HAKİM OLMAM”

Hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından 23 Eylül 2016 tarihinde verilen “meslekten ihraç” kararı, yine HSK tarafından 2017 yılının ocak ayında kaldırıldı. Mustafa Ateş, hakimlikten istifa etti.

Türkiye Barolar Birliği’nde 28 Haziran 2016 tarihinde, yani darbe girişiminden 18 gün önce yapılan toplantıya dönemin Yargıtay Üyesi Mustafa Ateş’in, “Ben efendisi olan hakim olmam. Ne cemaatin, ne reisin ne de bir başkasının hakimi olmayacağım. Efendisi olan hakim olmaktansa istifa ederim” sözleri damga vurmuştu.

TAZMİNAT DAVASI

Mustafa Ateş, “haksız bir biçimde 3 gün gözaltı, 58 gün tutuklu kaldığını” öne sürüp Hazine aleyhine 1 milyon liralık manevi tazminat davası açtı. Eski Yargıtay üyesi olarak ilk kez böyle bir dava açıldı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava yaklaşık 1.5 yıl sürdü. Dava sonuçlandı ve devletin, eski Yargıtay üyesine 25 bin lira tazminat ödenmesine hükmedildi.

Savcı da mahkemeye sunduğu görüşünde Mustafa Ateş’in haksız tutuklanmasının mağduriyetine neden olduğunu belirtti ve davalı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini kaydetti. 25 bin lira olarak belirlenen tazminatla ilgili olarak mahkeme başkanı “Miktarın daha yüksek olması gerektiği” yönünde muhalefet şerhi yazdı.

Mustafa Ateş, mahkeme başkanının muhalefet şerhinde belirttiği gibi miktarın az olduğunu öne sürüp kararı temyiz etti. Hazine avukatı da miktarın fazla olduğu gerekçesiyle kararı temyize götürdü. İstinaf mahkemesinin vereceği karar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Yargıtay’a gidecek. Bu karar, benzer durumda mağdur edilenler için emsal oluşturacak.

ATEŞ NE DİYOR?

Haksız tutuklandığı iddiasıyla devlet aleyhine tazminat davası açan ve kazanan eski Yargıtay Üyesi Mustafa Ateş, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:

“Haksız gözaltı ve tutuklama sebebiyle Yargıtay üyeliğine yeniden seçilemedim. Suçlamanın niteliği gereği toplumsal tepkiyle karşılaştım. Benim ve ailemin hayatı alt-üst oldu. 27 yıl emek verdiğim mesleğimden çıkarıldım ve daha sonra istifa etmek zorunda kaldım. Bu sebeple verilen tazminat benim ve ailemin yaşadığı acıları giderecek nitelikte değildir. Bir yüksek mahkeme üyesinin hiçbir delil olmadan tutuklanmasının karşılığı bu olmamalı. Delil bulunmadan insan hakkında gözaltı kararı verilmesi ve sadece kelepçe takılması bile yaşayabileceği en büyük acıdır. Bu sebeple tutukluluğun ne kadar sürdüğünün bir önemi yok. Benim asıl istediğim manevi tazminat değil, mağduriyetimin giderilmesi ve itibarımın iadesidir. Bunun yolu da yeniden Yargıtay üyeliğine seçilmemdir.” 

O ÖDEMELER DE YAPILMADI

FETÖ ile bağlantılı oldukları iddiasıyla 141 Yargıtay üyesi meslekten çıkarıldı ve hepsi de tutuklandı. Tutuklanan isimlerden 8 eski üye hakkında sonunda “Kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. Yargıtay üyelerinden Muhammet Güney ile Erdal Noyan da haksız tutuklandıklarını öne sürüp tazminat davası açtı.

Haklarında “Kovuşturmaya yer olmadığı” karar verilen 8 Yargıtay eski üye ve daire başkanları şunlar:

Mustafa Ateş (2. Hukuk Dairesi Üyesi), Muhammet Güney (5.Ceza Dairesi Üyesi), Feridun Aydın (15. Hukuk Dairesi Üyesi), Ayhan Doğan (12. Hukuk Dairesi Üyesi), Halim Aşaner (4. Ceza Dairesi Başkanı), Nuran Canpolat (17. Hukuk Dairesi Üyesi), Zülfikar Tekirdağ (3. Ceza Dairesi Üyesi), Erdal Noyan (10. Ceza Dairesi Üyesi).

Devletin haksızlık yaptığı kişiler tazminat kazansa bile bunların öyle hemen ödendiğini sanmayın. “Balyoz” davasından yıllarca tutuklu kalanlar dava açtı. Kimisine 1 milyon 300 bin, kimisine 65 bin lira ödeme yapılmasına hükmedildi. Siz, o paraların ödendiğini, hatta bazılarının da, “Yattılarsa parasını da alıyorlar” dediğini duymuşsunuzdur. Cezaevinde yatmanın bedeli olamaz. Biliniz ki, kumpas kurulanlara, tazminatları da ödenmedi. Yargıtay’ın bu konuda bir içtihadı bekleniyor.