“Savunma, uçak ve otomotiv sanayisi gibi önemli alanlara ilişkin yüksek aerodinamik testlerin yapılmasına olanak sağlayacak Türkiye’nin ilk rüzgar tüneli tamamlandı. Bu tünel sayesinde uçaklarda, araçlarda sürtünme azaltılacak, daha az yakıt harcanacak” açıklamasının ardından, böyle bir merkeze Türkiye ile birlikte 8 ülkenin sahip olduğu belirtildi.

Toplam 25 milyon liraya mal olan rüzgar tünelinin yapıldığını OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Başkanı Süleyman Ekinci duyurdu ama yeterli araştırmayı yapmamış. Büyük Önder Atatürk’e haksızlık yapılmasın, hakikat bilinsin isteriz.

UÇAK SATAN TÜRKİYE

Atatürk, bir ulusun tam bağımsızlığı için öncelikle savunma sanayinin kurulması gerektiğini bildiğinden konuya çok önem verdi. Savunma sanayiyi kurmak diğer sanayileri kurmaktan çok daha zor olduğu bilinir. Çünkü bütün hasım devletler, savunma sanayisi kuramamanız için ellerinden geleni yapar. O nedenle 1925 yılının şubat ayında Atatürk “İstikbal göklerdedir” deyip, Türk Hava Kurumu’nu (THK) kurmuş, anılan kuruma uçak üretilmesi görevini verdi.

1926 yılında da Kayseri’de uçak fabrikası, Kırıkkale’de silah ve mühimmat fabrikaları kuruldu. Tersaneler yenilendi, savaş gemisi üretilmesi için çalışma başlatıldı. Ülkede havacılığını geliştirmek için hamleler yapan Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi vatansever sanayicilerle birlikte Avrupa’ya uçak satan bir ülke haline gelindi.

Bütün bu gelişmelere rağmen dünyanın en iyi uçaklarını üretmek için rüzgar tüneli ihtiyacı doğdu. 1936 yılında Ankara-Beştepe’de rüzgar tüneli inşasına başlandı. Araya 2. Dünya Savaşı’nın girmesi nedeniyle rüzgar santralı 1946 yılında tamamlanıp hizmete sokuldu.

2. Dünya Savaşı sonrası, sömürgeci ülkelerin baskısı sonucunda özellikle 1950’li yıllarda bütün savunma sanayimiz baltalandı, fabrikalar kapatıldı. Ambargolar, Atatürk’ün yapmak istediğini az da olsa hatırlattı. Sonra ne olduğunu emekli Hava Pilot Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş anlatıyor:

“1998 yılında rüzgar tüneli Hava Kuvvetleri’nin de katkılarıyla Ortadoğu Teknik Üniversitesi havacılık bölümü tarafından faaliyete geçirildi. Doğal olarak günün ihtiyaçlarını karşılaması zor olan rüzgar tüneli uzun süre eğitim amaçlı kullanıldı. 1930’lu yıllarda başlanan rüzgar tüneline verilen önemi göstermesi açısından en önemli gösterge maliyetidir. Söz konusu rüzgar tüneli o yılların bir yıllık Türkiye  bütçesine mal oldu. 2019 yılında devreye konan rüzgar tüneli Türkiye’nin birinci değil, 73 yıl sonra devreye sokulan ikinci rüzgar tünelidir. Birinci rüzgar tünelini bütün zorluklara rağmen yaptıran, emek veren, hayatlarını ülkenin tam bağımsızlığına bağlamış insanları rahmetle anıyorum. Eğer onların yolundan ayrılmasaydık bugün S-400 mü, F-35 mi tartışmalarını yapmayacaktık.”

Duyun: Yunanistan bedel ödetiyor


Yunan Parlamentosu 1994’te Pontuslu Rum, 1996 yılında 1915 olayları, 1998 yılında da Küçük Asya Helenizmi iddialarını “soykırım” olarak tanımıştı.  9 Eylül 2014’te de Yunan Parlamentosu’nun kararıyla tanınan soykırım iddialarını inkâr edenlere para ve hapis cezası öngören bir yasa kabul edilmişti.

Aralarında TBMM eski Başkan Yardımcısı Uluç Gürkan ve emekli General Naci Beştepe’nin de bulunduğu 17 kişi, Yunan Parlamentosu’nun soykırım kararlarının tarihi ve hukuki gerçeklerle örtüşmediğini, ırkçı bir nefret söylemi olduğunu anlatmak için Atina’ya gitmeyi planladılar.  Amaçları bu konuda bazı Yunan parlamenterlerle görüşüp, ardından Yunanistan parlamento binasının önünde bir basın açıklaması yapmaktı.

Ancak, Atina’ya girişlerine “Güvenlik tehdidi” oluşturdukları gerekçesiyle izin verilmedi. Yunanistan’ın bununla da yetinmedi, 17 Türk vatandaşı hakkında Shengen Vizesi uygulayan Avrupa Birliği ülkelerine 5 yıl süreyle girişlerini yasakladı.

Soykırım yalanını gönüllü olarak hem de Yunanistan’a kendi olanaklarıyla gidip anlatmak için yola çıkanları, devletimiz de yarı yolda bıraktı. Yunanistan’ın vatandaşlarımıza uyguladığı ceza da hâlâ görmezden geliyor.