ABD ile yapılan görüşmelerde, IŞİD terör örgütü kalıntılarını temizleme sorumluluğunun Türkiye tarafından üstlenilmesi, muhtemel bir harekatın hedef ve mekanında değişiklik yaratırken, cepheyi de derinliğine büyütecek. Örgütün, Türkiye’de bulunan uzantıları da harekete geçirilecektir. Yani, bir örgütle değil, en azılı iki örgütle üstelik de yabancı bir ülke toprağında mücadele edilecek.

Suriye sahasındaki IŞİD tehdidi, Türkiye’nin hedef listesine dahil edildiyse de bu aşamada Türkiye’ye en yakın tehdit, şüphesiz PYD/PKK terör örgütünün varlığıdır. Bölücü örgüt yalnız Suriye’de değil. Örgütün asıl önemli gücü Irak topraklarında. Ülkemizde ise militan sayısı önemli ölçüde azaltıldı.

SİLAHLI GÜCÜ KORUNDUKÇA

Suriye’ye harekatın birkaç aylığına ertelendiği anlaşılıyor. PYD’nin ve Suriye’nin lehine olmak üzere, başta ABD, Rusya ve bazı Avrupa ülkeleri ile Arap Birliği ülkelerinin; siyasi beyanları, diplomatik temasları, ziyaretleri, elçiliklerindeki hareketlilik, uçak seferlerine başlanması, Arap Birliği’ne yeniden alınacağının telaffuz edilmesi gibi dikkat çekici bir trafik yaşanıyor.

ABD’nin çekilmesi durumunda, yeni ortaklık arayışına giren PYD/PKK’nın; gerek Suriye rejimi, gerekse birçok ülke ile giriştiği temaslarına baktığımızda “kazanımlarını güçlendirme ve silahlı gücünü muhafaza etme niyetinde bir değişiklik olmadığı” görülüyor.

ABD’nin, PYD/PKK’ya verdiği silahları geri alıp almayacağı konusundaki belirsizlik sürüyor. “Silahların bırakılması” yönünde askerlerin teklifi dikkate alındığında, örgütün silahlı kapasitesinin devam ettirilmesinin istendiği anlaşılıyor.

Bir terör örgütüne dağıtılmış silahların toplanması çok kolay değil. Bu nedenle, örgüte verilen silahların tamamının geri alınması pek mümkün değil. ABD’nin çekilmesi sonrasında, PYD/PKK; hangi kimliğe bürünürse bürünsün, hangi siyasi denkleme girerse girsin veya Suriye sahasında barınma, konuşlanma değişikliğinde bulunursa bulunsun, silahlı gücü devam ettikçe, tehditte bir değişiklik olmayacak, bu durumda da Türkiye ikna edilemeyecektir.

İNCE HESAPLAR

ABD Başkanı Trump, son açıklamasında; “Suriye’den çekilsek bile Kürtleri korumaya devam etmek istiyoruz” dedi. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde inisiyatifi sürdürmeye devam edeceği anlaşılıyor. Asker çekmenin uzun süreye yayılmasının da arka planı var. Genelkurmay İç Güvenlik Dairesi eski Şube Müdürü, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Ünal Atabay, “ABD’nin zaman kazanmak istediğini” belirtti, zaman kazanma taktiği çerçevesinde gizli amaçlarını şöyle sıraladı:

“1-Diplomatik kazanç sağlamak. 2- Yeni ittifaklar oluşturmak. 3- Suriye’nin kuzeyinde yeni yapılanma ve yeniden organize fırsatı yaratmak. 4- Tampon bölge gibi seçeneklerde Birleşmiş Milletler’in (BM) devreye girmesini sağlamak. 5- AB ülkelerinin desteğini hızlandırmak. 6- Arap Birliği’nin müdahil olmasını sağlamak.”

AŞİRET-KABİLE ORDUSU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hedefimiz oradaki terör örgütlerinin çıkmasıdır, örgütlerin çıkması halinde bize de yapacak iş kalmaz” ifadesiyle, ABD ve Rusya’dan; Türkiye’nin harekatına ihtiyaç kalmadan PYD’nin eritilmesi-tasfiye edilmesi gibi bir çözüm beklentisi olabilir.

ABD’nin zaman kazanma taktiği altında diplomatik temaslar uzadıkça; Türkiye’nin önüne alternatif birçok çözüm önerileri getirilecek ve hatta Suriye dışından bazı Arap unsurlarını bölgede konuşlandırmak isteyeceklerdir. Böyle bir durum ise bölgeyi daha karmaşık hale getirecek ve kaosu daha da derinleştirecektir.

Ünal Atabay, bunlarla birlikte ABD veya Rusya tarafından Türkiye’nin önüne şu seçeneklerle gelinebileceğine dikkat çekti:

- PYD/PKK’nın; etnik, dini-mezhebi yapı içermeden tüm kesimleri kucaklayan aşiret-kabile ordusu şeklinde bir yapıyla ve başka bir isim altında yeniden organize edilerek rejim güçlerine bağlanması.

- Sınır hattına, Arap gücü destekli unsurlarla Suriye rejiminin yerleştirilmesi.

- BM desteğinde bir Arap gücünün sınır hattında tampon bölge oluşturması.

ABD, kendi çıkarlarına bakıyor. Bölücü örgütleri silahlandıran, ağır silahlarla donatan, eğiten ABD’nin binbir türlü hesabı var. Oyun içinde oyun...