Bölücü terör örgütüne karşı Türkiye 40 yıldır mücadele verirken, bu örgüt yabancı ülkelerin verdiği destekle varlığını sürdürüyor. Ülkemizdeki gücü önemli ölçüde kırılan PKK’nın bittiği söylenemez. Ülkemiz topraklarında örgütün dağ kadrosunda bulunanların sayısını İçişleri Bakanı 600 kişi olarak açıklıyor. Terör örgütüne Türkiye’de katılım çok azaldı ama Irak ve Suriye’de örgüte önemli ölçüde katılım olduğu da biliniyor.

Suriye’de 30 bin TIR dolusu silah, mühimmat verilen teröristlerin birden yok olacağını düşünemezsiniz. Terör örgütünün Suriye ve Irak’ın kuzeyinde önemli güce sahip olduğu da biliniyor. IŞİD lideri Bağdadi Suriye’de öldürüldü. Ancak, PKK’nın merkez komitesinde yer alanların bazıları, örgütün kurulduğu 1978’den beri Türkiye’ye karşı mücadele ediyor. Yerleri biliniyor ama bunlar yakalanmıyor ya da etkisiz hale getirilemiyor.

NEREDE KONUMLANDIRILACAK?

Onlar yetmiyormuş gibi ABD’nin “General” olarak kabul ettiği “Kobani” kod adlı terörist öne çıkarılıyor. Bu köşenin okurlarına, ABD’nin PKK’nın mevcut kadrosunu gözden çıkardığını açıklamıştık. ABD, kendine daha bağımlı bir yapı oluşturmanın peşinde.

YPG/PKK’nın dört ayrı eksende konumlanacağı anlaşılıyor. Güvenli bölgede coğrafi kontrolü kaybeden örgütün varlığını sürdürebilmesi için destekler sürecektir. Çünkü, hesap başka. Örgütün nerede konumlanacağını sıralayalım:

1- Sözde gerilla grubuna dahil olan teröristlerin bir kısmı, orta Fırat vadisi-Deyrizor sahasına yerleştirilecek. Burada bulunan Arap aşiretlerle birlikte yeniden düzenlenecek. Bir kısmı da Irak’taki “tartışmalı bölgeler” hattına aktarılacak.

2- Harekat öncesinde sözde sınır muhafızları, sivil milis güçleri ve asayiş gibi görevlerde bulunan teröristlerin bir kısmı da sivil halkın arasına karışarak normal yaşamlarına dönecek. Bazıları da orta Fırat vadisi-Deyrizor sahasına konumlandırılacak.

3- Normal yaşamlarına dönen teröristlerden bir kısmı da Suriye rejimi tarafından askere alınacak. Bunlar, Suriye ordusunda kullanılacak.

4- Orta Fırat vadisine çekilecek teröristlerin bir kısmı; Deyrizor petrol bölgesinde enerji havzasının güvenliğini sağlarken, bir kısmı da El Tanf hattı üzerinden Golan/İsrail’e kadar uzanan sahada “enerji güvenlik koridoru” güzergahında bulundurulacak.

YENİ MİSYON

YPG/PKK terör örgütüne, çekildiği yeni coğrafi eksende önümüzdeki süreçte yeni roller biçilecektir. Örgütün bu yeni rolü, artık sözde Kürdistan hayali için çatışan bir örgüt olmaktan uzak, tamamen ABD’nin paralı gücü yapacak. Örgüt, bu yeni misyonu kapsamında dönüşüme tabi tutulacak.

Örgütteki gelişmeleri yakından izleyen Genelkurmay Başkanlığı İç Güvenlik Dairesi eski Şube Müdürü ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Araştırma Merkezi Başkanı emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, gelişmeleri SÖZCÜ’ye şöyle yorumluyor:

“YPG’nin yanı sıra, örgütün tamamının dönüşüme tabi tutulması çerçevesinde, Türkiye ve Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren PKK’nın silahlı kanadı HPG’nin ve İran’da faaliyet gösteren PKK’nın İran kolu olan PJAK’ın da yeni kullanım konseptine evirilmesine çalışılacak. Bu kapsamda PKK’nın kemikleşmiş lider kadrosunun tasfiyesinin de sağlanacağı düşünülmektedir.”

Böyle bir yapılanma ne amaçla yapılıyor? ABD’nin bölgede yeni hedefleri var. Atabay, bu gelişmeyi şöyle yorumluyor:

“PKK bu yeni yapısı ve yeni rolüyle, öncelikle İran’a yönelik olarak angaje edilecektir. Bu maksatla ABD, İran’ın Suriye sahasına uzanmasını yakın çevreden kontrol etmek isteyecektir. Irak’taki ‘Tartışmalı bölgelere’ kaydırılacak teröristlerce; İran Şii milislerinin Irak-Suriye-Lübnan sahasına yayılmasına/ulaşmasına fırsat vermeden, İran ana karasının çıkışlarını kontrol edecek şekilde Irak üzerinden çevrelenecektir.”

PEŞMERGE TİP SİYASAL MODEL

PKK’nın bu yeni rolüne evrilmesi durumunda, önümüzdeki süreçte PKK’nın yerine peşmerge ve bunun siyasi idaresinin tercih edilmesi yönünde hamlelerin artacağı değerlendiriliyor. Bununla birlikte ABD’nin PKK’yı bu yeni konseptiyle sahada kullanırken, aynı zamanda söz konusu modelin kolaylaştırıcısı olarak da kullanacağından şüphe yok.

Diğer bir ifadeyle, ABD ve küresel güçler bir taraftan yeniden konumlandırılmış PKK’yı bu yeni rolünde kullanırlarken, bir taraftan da sözde Kürdistan modeli için diğer üç ülkede de (Türkiye-Suriye-İran) dini değerleri dışlamayan etnik yapıyı benimseyen, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi benzeri siyasi bir model yaratma arayışından geri kalmayacak.

Küresel güçlerin işlerini kolaylaştıracak şekilde, Suriye ve İran’da bu tarzda siyasal parti alt yapısı bulunuyor. Türkiye’de resmen kurulan ama aktif olmayan Kürdistan Demokrat Partisi’nin Türkiye kolu (KDP-T) organizasyonu bulunmakla birlikte, bölgede gayri resmi alt yapıya sahip bir iletişiminin olmadığı da söylenemez.