2009-2013 tarihleri arasında Adalet Bakanlığı görevinde bulunan Sadullah Ergin’in, eski Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un Yargıtay’da devam eden davasında tanık olarak ifade verdiğini kamuoyuna SÖZCÜ duyurmuştu. Konu daha çok, yargıda “Fethullahçı yapılanma” ve yargının ele geçirilmesiyle ilgiliydi.

Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in tanık olarak dinlendiği mahkeme tutanağı 21 sayfa tuttu. Ergin, kamuoyunda bilinmeyen bazı olayları anlattı, mahkeme heyetinin ve tutuklu olarak yargılanan İbrahim Okur’un sorularını cevaplandırdı. Bugün,o ifadeden bir bölüm daha aktarıyoruz:

BİLMİYORDUM

Maalesef uzunca bir süre HSYK üyelerinin nasıl hareket ettiklerini bilmiyordum. Ama bir gün kurula gittiğimizde yine böyle bir tatsız hava vardı. Tavırları olumsuzdu. O zaman, İbrahim Okur’a, ‘Dertleri ne bunların İbrahim, nedir bu sıkıntı?’ dedim. O zaman, ‘kendi isteklerine, bütün istediklerine erişemiyorlar ve bir takım sıkıntıları onlara çıkarıyoruz. Bundan kaynaklı bir şeyleri var’ dedi. Bana soğuk bir tavırları ve doğrusu beklemediğimiz bir medeni ilişki içerisinde olmaması gereken bir tarzda yaklaştıklarında İbrahim beye o soruyu sormuştum. O da hangi hususlarda onların arzu ettiklerinin olmadığını belirtti, onun için bana karşı tavır gösterdiklerini kaydetti. Ama aradan uzun süre geçtiği için somut olay neydi onu hatırlamıyorum.

MUHALEFETİN GÖREVİNİ

O günkü yargının işleyiş biçimi de sıhhatli değildi. Yargının misyonu muhalefetin yapması gereken işleri yargı üzerinden yapma, siyaset kurumunun alanını daraltma, siyaseti dizayn etme gibi bir gayret, çaba içerisindeydi. Bunu sadece HSYK değil, o zamanki yüksek yargının yönetimleri, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcılığı, nereye bakarsanız bakın bunun izlerini görmek mümkündü. İbrahim Okur kendi görevleri neyse onun deruhtesindeydi. Herkes kendi işini yapıyordu.

SARIKAYA NASIL GELDİ?

Evet, Şemdinli iddianamesini hazırlayan eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya meslekten çıkarılmasına rağmen, 2010 referandumundan sonra çıkan kanunla göreve dönme yolu açıldı. Bakanlıkta görev istiyordu. Uygun bulmadım ve Ankara Savcılığı’na verildi.

O dönemde Bakanlık merkezinde bir görev talep ettiğine dair bir bilgi geldi ama bunun yapılan istişarelerde uygun olmayacağı noktasında bir kanaat oluştu ve ailesi de Ankara’da olduğu için Ankara adliyesine verildi diye aklımda öyle kalmış.

HUKUKU KANIRTTILAR

2013 yılı Mayıs ayında yaz kararnamesi sırasında Ankara ve İzmir Başsavcılarının bu illerden alınması için Müsteşarımız Birol Erdem’in, HSYK 1. Dairesine bir teklifi oldu. Bu tasarrufu yaptırmamak için sabote ettiler. Daha sonra rapor aldılar. Meşakkatli bir süreçten sonra bu iki Başsavcı değiştirildi ve bu mücadelede de İbrahim Okur önemli katkılar sağladı.

Yine 17-25 Aralık soruşturmaları esnasında soruşturma Savcılarının hukuku kanırtan hukuksuz uygulamaları önlemek için o dönem İstanbul Adliyesinde Başsavcı olan Turan Çolakkadı beyi moralmen destekleyip ona katkı sunan kişi gene İbrahim Okur idi. İzmir casusluk soruşturmasında usulü zorlayan uygulamalar karşısında yine belli noktalarda devreye girip özellikle Donanma Komutanı Veysel Kösele’nin tutukluluğunun kaldırılmasında gayreti oldu.

2009, 2010, 2011 şartlarında bu yapının (Fethullahçılar) bir terör örgütü, suç örgütü olarak tanımlanması söz konusu değildi. O gün için tüm bürokrasisi de olduğu gibi yargı bürokrasisinde de belli oranda bunlar yer etmişlerdi ama bunların daha sonradan suç örgütü oldukları ya da suça bulaşmaları, kriminal hale gelmelerinden sonra ise bunlara bakış komple devlette de,  bürokraside de değişti.

‘EVET’ DEMEZDİ

İbrahim Okur, Milli Güvenlik Akademisinde herhalde bir miktar çalışmalara katıldığı için gıyabında da ‘Devletli’ diye onunla ilgili hiciv yapılırdı. Genel itibariyle de benim gördüğüm, inanmadığı bir şeye nereden gelirse gelsin ‘evet’ diyecek bir karakteri yok İbrahim’in. Bir ara HSYK’dan istifa etmek istediğiyle ilgili görüşünü bana aktardı. Ama, İbrahim Okur’un istifası bu bahsettiğimiz yapının HSYK’da çok daha rahat at oynatmasını getirir düşüncesiyle onların isteyeceği bir sonuç olacağını ifade etmiştim. Onun için göreve devamını ben istedim. İstifa etme gerekçesi de HSYK’da sürekli çatışma, sürekli münazara kurul içerisinde bir çok meselede karşı karşıyla karşıya gelmeleriydi. Bir taraftan Bakanlıktan gelen talepler, bir taraftan Kurulun içerisinde yapılan uygulamalar. Burada, arada kalan doğrusu İbrahim Okur oluyordu doğrusu. İstifa etme talebi de bundan kaynaklı olabilir.”

Yargıtay 9. Dairesi Başkanvekili Maruf Alikanoğlu... Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e şu soruyu yöneltti:

- Kural gereği soruyoruz, tanıklık ücreti talep ediyor musunuz?

- Ergin: Hayır.

Unutmayalım, Devlet tanıklık yapmak için mahkemeye çağrılanlara günlük 20 ile 40 lira arasında “tanıklık ücreti” veriyor. Bu miktarı da mahkeme belirliyor. Tanıklık yaparken, böyle bir hakkınızın olduğunu da unutmayın.