CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, cuma günü Çubuk Adliyesi’ne gidip yeni bir dilekçe verdi. Çubuk’un Akkuzulu Köyü’nde yaşananlar için “Öldürmeye teşebbüs”, “Genel Başkan’ın hürriyetini tahdit”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, “Kasten yaralama ve hakaret”, “Mala zarar verme”, “Partililerin siyasi haklarının kullanılmasının engellenmesi” suçlarının işlendiğini belirtip şüphelilerin serbest bırakılmasıyla ilgili kararın gözden geçirilmesini istedi.
Akkuzulu Köyü’nde 2 saate yakın sığınılan evden çıkarılmayan Kılıçdaroğlu, sonunda zırhlı araç “Ejder”e bindirilmişti. Yolda giderken, Özel Harekat Şube Müdürlüğü’nden bir yetkili, Genel Başkan’a aracın özelliklerini anlatıyordu. Kılıçdaroğlu’nun bu araçla ilgili de bilgilere önceden sahip olduğu anlaşıldı. Özellikle mayın patlamasına karşı bu araçlar güçlendirilmişti. O günün en iyi haberiydi.

BİN TÜRLÜ BELA

Seçim döneminde, CHP Genel Başkanı’na yönelik iftiraların başında, CHP’nin PKK ile iş birliği yaptığı iddiası geliyordu. Halkı bu yalana inandırdılar. Sığındığı eve gelen kadın, “Bunlar hep neden oluyor biliyor musun? Siz PKK ile iş birliği yaptığınız için oluyor” dediğini ifadeden öğreniyoruz. Kılıçdaroğlu, PKK ile iş birliği içinde oldukları eleştirilerine “Ben, PKK ile birlikte hareket ediyorsam Allah bin türlü belamı versin. Yok değilse, bunu söyleyenlerin Allah bin türlü belasını versin” diyor.
Bu sözler, CHP’nin sunucusu Barış Bozkurt’un C. Savcısına verdiği ifadede de yer alıyor. Bozkurt, geçmişte Sivas olaylarıyla ilgili görüntüleri Meclis Komisyonu için hazırlamıştı. “Sivas olaylarında yaşananların bir benzeriyle karşı karşıya kaldık” diyor. İfadeyi okumayı sürdürelim.

“O BURADA MI?”

“Linç girişimi sırasında biz az sayıda partili arkadaş ve korumalarla saldırılara engel olmaya, tabiri caizse etten duvar örmeye çalıştık. Bu şekilde arbede, fiili ve sözlü saldırı altında grubun içerisinde aracımıza doğru gitmeye çalışırken kalabalıktan ve saldırılardan dolayı aracımızı bulamadık. Güçlükle ulaştığımız evin etrafını sardılar. Kalabalık yuhalamalar eşliğinde ‘Bay Kemal dışarı’, ‘PKK dışarı’ şeklinde sözler söylüyorlardı.
Eve bir kadın girdi. Daha sonra görüntülerden izlediğim kadarıyla partinin aracına saldırı yapan pembe başörtülü, uzun hırka giymiş kadın olduğunu sonradan anladım. Eve girer girmez ‘O burada mı?’ diye bağırdı. Kemal Bey’i görünce de yüzüne tükürür gibi uzaktan bir hareket yaptı. Genel Başkanımız bu hareketi görmedi. Kadına bir süre telkinde bulunduk.”
Kadın, Kılıçdaroğlu’nu dinleyince yatıştı. Elini öpmek istedi. Az önce Kılıçdaroğlu’na saldıran kadın gitmiş, yerini başka birisi almıştı sanki. Sohbette, Kılıçdaroğlu, kadına “Şehidimiz sizin yakınınızmış. Sözleşmeli askerlerin hakkını savunan tek lider benim. 7 yıl görev yapanın, sözleşmesi yenilenmeyince boşta kalıyor. Bugün hangi şehit ailesi, gazi derneklerine giderseniz gidin onların hakkını savunan tek lider olduğumu söyleyeceklerdir” dedi.

“ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS”

CHP Genel Başkanı’na yapılan saldırılar nedeniyle savcılığa götürülen 9 şüpheliden 8’i, olaylarla hiçbir ilgilerinin bulunmadığını, Kılıçdaroğlu’na hakaret etmediklerini, saldırıda bulunmadıklarını, hatta Kılıçdaroğlu’nu tanımadıklarını belirtti. Sadece Osman Sarıgün, Kılıçdaroğlu’na yumruk attığını, bundan da pişmanlık duyduğunu söyledi,
C.Savcısı, şüphelilerin tutuklanmasını istememişti. Yumruk atan kişinin de “Adli kontrol talebiyle” bırakılmasını hakimlikten talep etmişti. Nasıl olsa vurana, kırana, tehdit edene bir şey yok, o zaman sırada başka siyasetçiler de başka yazarlar da olacaktır.