Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün başkanlığında hazırlanan “Yargı Reformu Stratejisi” açıkçası bir umut oldu. Aslında, ülkemizdeki ana sorun yasalardan çok uygulayıcılardan kaynaklanıyor. “Adamına göre” karar veriliyorsa adalete nasıl güveneceksiniz?

Ülkemizde halen 19 bin 394 hakim ve Cumhuriyet savcısı, 135 bin avukat bulunuyor. Çok çarpıcı olduğu için belirtelim C. Savcılıkları tarafından yürütülen soruşturmaların yüzde 52’si hakkında “Kovuşturmaya yer olmadığı” yani dava açılmasına gerek olmadığına karar veriliyor. Açılan her 100 davadan ise ancak 48’i mahkumiyetle sonuçlanıyor. Bu durum, iddianamelerin özensiz hazırlandığını da ortaya koyuyor.

ALKIŞLAR... ALKIŞLAR

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve törene katılan baro başkanları, isteklerinin çoğunun planda yer aldığını belirttiler. Feyzioğlu, sohbetimizde “Doğru olanı alkışlarız, yanlış olanın da yanlış olduğunu söyleriz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, avukatlarla ilgili yapılacak düzenlemeleri anlatırken salonun sağ tarafında oturan baro başkanlarının, yargı ile ilgili düzenlemelerin bazıları açıklanırken de sol tarafta bulunan yüksek hakimlerin, savcıların alkışı yükseliyordu.

Hukuk fakültelerinin eğitim süresinin uzatılmasını, hakim ve savcıların iki aşamalı sınavdan geçirilmesini hakimler de savcılar da baro başkanları da alkışladı. Avukatlara yeşil pasaport verileceği, vergi yüklerinin azaltılacağı, bazı sorunların avukatlarla çözümlenebileceğine ilişkin plan hedefleri, açıkçası baro başkanlarını coşturdu. Hukuk fakültesi mezunlarının adli kollukta çalıştırılmasını, yargının iş yükünün azaltılması için bazı işlemlerin noterliklerce yürütülmesi hedefi de açıkçası savcıları, hakimleri son derece mutlu etti. Uzun süreli alkış onlardan geldi.

“EVET, ETKİLEYİCİ AMA...”

İstanbul Barosu önceki Başkanlarından Turgut Kazan da “Yargı Reformu Strateji Planı” için konuştuğumuzda “Evet, çok güzel ve hepsi, hepimizi etkileyen, güzel dilekler. Ama kesinlikle, bizim adalet arayışımızı ve korkusuz yaşama hakkımızı karşılamaz, karşılayamaz. Çünkü, bağımsız/tarafsız ve kaliteli yargı yaratılmadan, çağdaş bir demokrasiye ulaşamayız, hatta dürüst seçim yapamayız” dedi. Nedenlerinden bazılarını şöyle anlattı:

“İfade özgürlüğü karnemiz ortada. Gazeteciler, görüş açıklayıp eleştiri yapanlar içeride, ana muhalefet liderine linç girişimi dahil, taşlı/sopalı saldırıda bulunanlar serbest. Cumhuriyet çalışanları Kandıra Cezaevi’nde, SÖZCÜ’nün çalışanları yargı karşısında. Söz konusu belge Avrupa Birliği’nin beklentileriyle, halkımızın adalet talebini karşılamaya çalışılıyormuş izlenimi verebilmek için hazırlanmıştır. Gerçek budur.”

“Gösteri hakkı korunacak, tutuksuz yargılama esas olacak deniliyor” ama bakıyoruz, Gezi için verilmiş beraat kararına rağmen, şimdi büyük suçlamalarla yeniden dava açılıyor. Bırakalım, tutuklamanın istisnai olmasını, tahliye kararlarına bile itiraz yolu açıldı. Eren Erdem’in, Selçuk Kozağaçlı’nın, Alparslan Kuytul’un durumu da tam böyle. Savunmaya geniş yetki tanınacağı belirtiliyor ama her soruşturmada gizlilik kararı alınıyor.

ETKİDEN KURTARILMALI

Bakan Adulhamit Gül’ün samimi bir gayret içinde olduğu gözleniyor. Kazan hiç eğip, bükmeden şöyle anlatıyor:

“Önce anayasanın 146 ve 159. maddeleri için kurul eliyle taslak hazırlanmalı. TBMM oy birliğine yakın bir çoğunlukla kabul eder. Böylece Anayasa Mahkemesi ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) egemen gücün etkisinden kurtarılır. Aksi halde, yalnız temel haklarımızla özgürlüklerimizin değil, malımızın mülkümüzün bile güvencesi yoktur. Bu gerçek böyle bilinmelidir.”

Alkışlayanlar gibi törene davetli olup da sayısı az da olsa katılmayan yargı mensupları da vardı. Gerekçeleri, Kazan gibi “Bir yargı reformu çalışması, Cumhurbaşkanlığı sarayında hazırlanıp o sarayda açıklanmaz” oldu.