Sulh Ceza Hakimliği, 26 Ekim 2015 tarihinde 2015/4104 sayılı dosya üzerinden Koza Holding ve bağlı şirketlerine kayyum atadı. Mahkeme, kayyum olarak atananlara şirket başına 10’ar bin lira ödenmesine karar verdi. Bazılarının aylık geliri 30 bin, kiminin 80 bin lira oldu. Ayrıca lüks otel, uçak ve birçok harcaması da şirketler tarafından karşılanıyor, altlarına son model lüks otomobiller tahsis ediliyordu.
FETÖ/PDY terör örgütüyle, şirketin bağlantılarını ortaya çıkarmak amacıyla görevlendirilen kayyumlar arasında da zaman zaman para kavgası yaşanmıştı. Şirketlerin yönetimi TMSF’ye geçince, kayyumların görevlerine de son verilmişti.

DOSYAYA GİREN BELGE

Mustafa Akçil hakkında Afyonkarahisar Emniyet Müdürlüğü’ne 23 Ağustos 2016 tarihinde internet üzerinden yapılan ihbarda, bu kişinin Milli Eğitim Şube Müdürlüğü’nde FETÖ’cüler tarafından görevlendirildiği, yüksek lisans ve Dumlupınar Üniversitesi’nde doktorasının evrak üzerinde yaptırıldığı öne sürüldü.
Afyonkarahisar Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi iddiaları araştırdı. Akçil hakkında Ankara C. Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 2014/119687 sayılı soruşturma dosyası bulunduğu, 2018/1 esas numarası aldığı anlaşıldı.
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/44 esas sayılı dosyasına 28 Ocak 2019 tarihinde giren belge, Afyonkarahisar C. Başsavcılığı’nın 13 Ocak 2019 tarihini taşıyor. Hakkında soruşturma başlatılan kişi ise kayyumluk görevi sırasında üç ayrı şirketten ayda 30 bin lira alan Mustafa Akçil.

NİÇİN GÖREVLENDİRİLDİ?

Mustafa Akçil hakkında 2014 yılında Ankara’da açılmış soruşturma dosyası bulunmasına rağmen bu kişi FETÖ’cü olduğu için el konulan Koza Holding’te ve bağlı iki şirkette 2015 yılında niçin görevlendirildi?
Mustafa Akçil’in ağabeyi Yılmaz Akçil, kapatılmadan önce Adalet Akademisi’nin başkanıydı. Yani, hakim ve savcılar atanmadan önce bu akademide eğitimden geçiriliyordu. Yılmaz Akçil de kısa süre önce Danıştay 10. Dairesi Başkanlığı’na seçildi.
3 Şubat’ta bu köşede yayımlanan yazımı şöyle sonlandırmıştım: Hakkında soruşturma yürütülen Mustafa Akçil’in (Vatandaşlık numarasını hem kayyum olarak atandığı mahkeme belgesinden, hem de savcılığın yeni yazısındaki vatandaşlık numarasıyla karşılaştırdığımda aynı numaralardı) FETÖ’cülükle ilgisi varsa nasıl oluyor da FETÖ’cülükle suçlanan şirkete kayyum olarak atanıyor? Son cümlem ise “Anlaşılıyor ki bazı atamalarda özensiz davranılıyor” olmuştu.

BU ÖZENSİZLİĞE NE DEMELİ?

Yazının yayımlanmasından sonra Yılmaz Akçil’le konuştuk, kardeşinin FETÖ’cü olmadığını, böyle bir suçlama bulunmadığını belirtti. Elimdeki belgeleri gönderdiğimde, inanamadı ve “Bu belgelere göre yazmakta haklısınız” dedi.
Mustafa Akçil, hakkında Emniyet’in vatandaşlık numarasını da yazıp FETÖ’cülükle suçladığı belge, Ankara’da devam eden FETÖ davası dosyasına eklendi. Yazım üzerine, Mustafa Akçil, savcılığa başvurdu. Savcılık, yazıyı Emniyet’e havale etti. Emniyet yeni bir çalışma yaptı, tutanak düzenledi. O tutanakta şöyle denildi:
“13 Şubat’ta yapılan başvuru sonrası yapılan detaylı incelemede, ihbara konu şahsın 2274… kimlik numaralı Mustafa Akçil’in amcasının oğlu 1973 doğumlu Mustafa Akçil olduğu, onun hakkında da kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği tespit edilmiştir.”

DÜZELTME YAPILDI AMA…

Afyonkarahisar C. Başsavcılığı tarafından Ankara C. Başsavcılığı’na gönderilen yazıda, 13 Ocak 2019 tarihli yazının tarih ve sayı numarası hatırlatılıyor, “Her ne kadar yazımız, Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiş ise de Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğü’nün 27 Şubat 2019 tarihli yazısına istinaden kayıtlarınızda gerekli düzeltmenin yapılması hususunda gereğini rica olunur” deniliyor.
Ağabey Yılmaz Akçil, kardeşinin durumunun ortaya çıkması için çaba göstermemiş olsaydı, bu düzeltmenin öyle kolay kolay ya da kısa sürede yapılması mümkün olmazdı. Tamam da böyle kritik bir dönemde insan hayatıyla, geleceğiyle ilgili konularda böyle özensizlik olur mu? Bunların bir sorumlusu olmayacak mı? “Tutanak düzenledik” denilip kapatılacak olay mı?