Koray Aslan, Kılıçdaroğlu’nun 9 yıllık Koruma Müdürlüğü’nü yapıyor...


Bu yılın ilk 4 ayında 27 asker, 4 polisimiz  şehit edildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi gidemezse bile mutlaka parti temsilcilerini şehitlerimizin son yolculuğunda bulundurdu. İçişleri Bakanı’nın, CHP yöneticilerinin cenaze törenlerine alınmamasına ilişkin emrine rağmen bunu yerine getirdiler.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Akkuzu Köyü’nde toprağa verilecek olan şehidimiz Yener Kırıkçı’nın törenine katılmak üzere TBMM Başkanvekili Levent Gök, Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, Milletvekilleri Bülent Kuşoğlu ve Murat Emir’le birlikte aynı araca bindiler. Kılıçdaroğlu’nun 9 yıllık Koruma Müdürü Koray Aslan’ın ekibinde ise 6 koruma bulunuyordu.

“BAY KEMAL DIŞARI” DİYE BAĞIRDILAR

Daha namaza başlamadan önce “Bay Kemal dışarı” diye bağıranlar oldu. Namaz başladığında aynı sloganı atanların sayısı arttı. Bazıları namaz kılınmasına, imamın dua etmesine bile fırsat vermemek için bağırıyorlardı. Güç bela cenaze namazı tamamlandı. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha 10 metre ilerlemeden etrafları kuşatıldı. Araca doğru gitmelerine fırsat verilmiyor, araçla arasına giriyorlardı. Bu arada Kılıçdaroğlu’na elleriyle, ayaklarıyla vurmaya çalışıyorlar, korumalar ve bazı partililer canlarını dişine takmış bir linci önlemeye çalışıyorlardı. Ortada jandarma görünmüyordu. Ne araca gidilebiliyor, ne de yol açılabiliyordu. Tam bir kuşatma hali yaşanıyordu.

JANDARMA YETERLİ ÖNLEM ALMAMIŞTI

Koruma Müdürü Koray Aslan, Kılıçdaroğlu’nun beline sarılmıştı. Oraya düşmesi halinde ezilebileceğini düşünmüştü. Milli Savunma Bakanı, bazı askeri yetkililer gelmiş ama yeterli önlem alınmamıştı. Koruma Müdürü Koray Aslan, olayı meslektaşlarına şöyle anlatığı öğrenildi:

“Allah’tan arabaya binemedik. Yoksa daha kötü olaylar olabilirdi. O kadar cenaze törenine gittim ama inanın hiç bu kadar keyfilik görmedim. Biz eve sığındık, Ankara’dan Çevik Kuvvet, Özel Harekat polisi geldi ama jandarma hâlâ ortada yoktu. Tam bir kuşatma altındaydık. Homurtular, sloganlar, bağırışlar, tekmeler, yumruklar savruluyordu. Bulduğumuz boşluktan araçların arasından evlere doğru gittik. Hemen girebileceğimiz yakında ev de yoktu. Girdiğimiz evin etrafında da kalabalık toplanıyor ama hala jandarma gelmemişti. Bu tamamen organize bir iş. Eğer jandarma tedbir almış olsaydı böyle bir olay yaşanmaz ya da bu şekilde olaylar gelişmezdi. Ben, kendimi ilk defa yalnız hissettim. Başka yerlerde de protestolarla karşılaşmıştık. Ama bu kez durum çok farklıydı. Burada, alenen hiçbir önlem alınmamıştı. Emniyet Genel Müdürümüz Celal Uzunkaya, Ankara Emniyet Müdürümüz Servet Yılmaz oradaydı. Emniyet Özel Harekat polisleri, zırhlı araçlar geldi ama jandarma aradan 2 saat geçmesine rağmen gelmemiş, takviye yapılmamıştı.”

KEMAL KILIÇDAROĞLU:


Türkiye’de kaos çıkmasını isteyen çok çevre var!


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün bazı gazetelerin Ankara temsilcilerini makamında kabul etti. Kılıçdaroğlu, “Korumalar sağ olsun güzel görev yaptılar. Ciddi bir güvenlik zafiyeti vardı. Bilinçli olarak mı yaratıldı, onu bilemiyorum. Zaman gösterecek” dedi. Güvenlik ekibinin cenazeye katılacağını, saat 10.00’da Emniyet Koruma Şube Müdürlüğü Nöbetçi Amirliği’ne bildirdiğini kaydeden, gittikleri evde Emniyet Genel Müdürü, Jandarma Komutan Yardımcısı, Ankara Emniyet Müdürü’nün bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, soruları şöyle cevaplandırdı:

ŞEHİT AİLESİYLE TEMAS KURULDU

- Hulusi Akar’ın konuşmasını nasıl değerlendirirsiniz?

Konuşurken duymadım. Hulusi Bey, atmosferin etkisi ile mi yoksa başka bir gerekçesi mi vardı bilmiyorum. Oradaki konuşmayı çok farklı düşünmek istemiyorum. Kalabalık var, onların dağılmasını isteyebilir.

- Devlet Bahçeli’nin açıklaması? 

Şehit cenazelerine en çok katılan benim. Bir şehidimiz var. Ona katılmak, aileye taziye dilemek, sabır dilemek baş sağlığı dilemek hepimizin ortak görevi. Ben böyle bakıyorum. Aile ile gitmeden önce temas kuruldu. Daha sonra gittim. Gittiğimde farklı bir tablo vardı, tabloyu gördük. Birden fazla yerde görevlendirilmiş insanlar vardı. Normalde önlemlerin alınması gerekiyordu.

ERDOĞAN’IN ÖZEL KALEMİ SORMUŞ!

-  ‘Görevlendirilmiş” diyorsunuz. Size bir istihbarat mı geldi?

Dışarıdan çok kişinin geldiği belli. Çünkü köy küçük. O kalabalıkların linç girişiminde bulunmak istedikleri belli. Onları görüyordum. Bunlarla ilgili olarak özel bir bilgi gelmedi.

- Cumhurbaşkanı ya da İçişleri Bakanı aradı mı?

Hayır, Sayın Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu mesajla üzüntülerini dile getirdiler. Erdoğan’ın Özel Kalemi, bizim Özel Kalem’i arayıp gelişmeler hakkında bilgi almak istemiş. Özel Kalem nasıl bilgi verecek? Bilgi alınacaksa İçişleri Bakanlığı’ndan alınır, bakanlardan alınır. Özel bir şey de beklemiyorum.

- Saldırı, organize girişim mi?

Organize. Aslında bir terör saldırısı. Sıradan rutin bir protesto olarak düşünmemek lazım. Sıradan rutin bir protesto değil. Bu bir siyasetçiye karşı organize bir linç girişimi.

-  ‘Seçim bitti, ekonomi terörü Türkiye’nin önünde var’ dediniz. Beraber çalışma önerisinde bulundunuz. İttifaklarla ilişkilendirilir mi?

Bunların kendi içinde bir tutarlılığı var. Yorumların kendi içinde bir tutarlılığı var. Türkiye’nin normalleşmesini istemeyen siyasetçiler ve başka unsurlar var. Türkiye süratle normalleşmeli. Türkiye, dış politikada üzerinde pazarlık yapılan bir ülke haline geldi. Bu kadar sıkışmış bir Türkiye’nin en azından siyaset olarak ortak tepki vermeye ihtiyacı var. Biz bunu her yerde söyledik. Bizden görüş istenirse, görüşümüzü, bilgi istenirse bilgimizi ifade edebiliriz. Huzurun egemen olmasını istiyoruz. Bunu istemeyen başka siyasetçiler olduğunu, kin, nefret tohumu eken siyasetçiler olduğunu görüyoruz. Geçmişte de Türkiye’ye zarar verdiler, bugün de zarar vermek için öyle zannediyorum kendilerine yol haritası belirlemişler.

CHP lideri, Ankara temsilcileri ile bir araya gelip saldırıyı değerlendirdi...


- “Başka unsurlar var” dediniz. Kim onlar?

Ona girmek istemiyorum. Türkiye’de kaos çıkmasını isteyen çok çevre var. Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltmesi gerekiyor.

- Milletvekilleriyle toplanıp nasıl bir yol haritası belirlediniz?

81 ilde il başkanlarımız sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve siyasi parti temsilcileriyle açıklama yaptı. Alanda, sokakta bir eylem yapılmasının doğru olmadığını ifade ettik. Provokatörlere fırsat yaratır. İstanbul’da miting var iken İmamoğlu ile toplumu yatıştırması için görüştüm. Olay çıkmasın diye özen gösterdik. Aslında devleti yönetenler de göstermeli. Ama bunun bile farkında değiller. En büyük tehlike bu.

AYRIŞTIRANA İÇİŞLERİ BAKANI DENMEZ

- Seçim öncesi süreçte İçişleri Bakanı’nın sizleri hedef alan sert açıklamaları olmuştu. İYİ Parti de bakanı ‘azmettirici’ diye suçladı. Sizin görüşünüz nedir?

Onu herkes görüyor, biliyor. Sorun şu onu İçişleri Bakanı olarak tanımlayalım mı, tanımlamayalım mı? İçişleri Bakanı denen kişi Türkiye’nin huzuru için her türlü önlemi almalı. Bir kişi İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturup toplumu ayrıştırıyorsa ona İçişleri Bakanı denmez. Onu İçişleri Bakanı olarak görmüyoruz. Kutuplaşmadan, kandan medet uman kişiye İçişleri Bakanı denmez. Onun başka görevi var. Koruma sayısının artırılması yönünde talebimiz olmadı. Yeni bir talepte de bulunmayacağım.

KENDİ GÜVENLİĞİMİZİ KENDİMİZ ALIRIZ

- Zırhlı aracı iade mi ettiniz?

Evet. İhtiyaç duymadık. Şartlar ne olur kestirmek zor. Şartlar bizi bir zırhlı araca binmeye mecbur ederse alırız. Gelişmelere bakmak gerekiyor. Gerekirse kendi güvenliğimizi kendimiz de sağlayabiliriz.

- Cenazelere gidecek misiniz?

Görevimiz neyse yapacağız.

- Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ittifakı ile çağrısını nasıl karşılıyorsunuz?

Ben seçimlerden hemen sonra referandumdan hemen sonra Türkiye normalleşmeli asıl gündeme geçimeli demiştim. Ayrıca özel bir çağrım yok.

Garip bir dünya var diye düşüncelerimizden vazgeçmeyeceğiz


Sayın Genel Başkan gittiğiniz evde diyalog nasıldı?

“Diyaloglar iyi idi. Aileden birisi Mansur Bey’e diğeri de AKP adayına oy verdiğini söyledi. Evlerine gelince evleri taşlanır, yakılır diye paniğe kapılmışlar. Emniyet Genel Müdürü, polisler öyle bir şey olmayacağını söyleyince rahatladılar. Ayrılırken, çocukları Muhammed elimi öptü, ben de yanaklarından öptüm. Gerekirse aynı köye yine giderim. Siyasette rakiplerimizin ayrımcı bir dil kullanmaları, bu ayrımcılık hani gittikçe derinleşen, kini ve öfkeyi besleyen dile dönmüş. Bu dil medya tarafından acımasızca kullanılıyor. Hiç düşünmediğimiz pek çok olay oralarda günlerce söyleniyor. Garip bir dünya var karşımızda. Bu dünya var diye biz düşüncelerimizden vazgeçmeyeceğiz. Kendimize çeki düzen verelim diye bir durum yok. Ne söylediğimiz, ne yaptığımız belli. CHP’yi PKK ile beraber gösteriyorlar.

Ben iki kez güvenlik güçlerinin akrep aracına bindim. Bir PKK saldırısı bir de bu saldırı için. İkisi arasında bir fark yok. Onlar da terörist, bunlar da terörist. Teröriste karşı korumalar olmasa açıkça linç olacak. Bununla ilgili olarak da özel bir araştırma kurduk. Şu anda bizim arkadaşlarımız görüntüleri izliyorlar. Tespitleri yapıyorlar. Köyde vatandaşlarla temasa geçtik. İşi sadece savcıya bırakmadık. Kim nedir ne değildir, provokatör var, önde olanlar var, arkada olanlar var. Bizim geldiğimizden de haberleri vardı. Olay sırasında hazırlanmış sopalar bile dağıtılıyordu.”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na akın akın ziyarete gelenler vardı. Çıkarken, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Milletvekili Utku Çakırözer’le birlikte içeriye alınıyordu.