Bereketli Amik ovası sular altında. Hemde öyle bir sular altındaki Hatay Havaalanı ada gibi kalmış. Havaalanı yolu da suyla kaplanmış. Büyükşehir Belediyesi yolu yükseltip, asfaltlayıp trafiğe açmış. Kentte tam anlamıyla bir seçim havası var. Kılıçdaroğlu’nun Hatay’a gelmesi moralleri daha da yükseltmiş. CHP Genel Başkanı, seçime kadar her gün bir ya da birden çok ile, ilçeye gidecek.
Ankara’dan, Hatay’a uçarken, CHP Genel Başkanı’na, aday gösterilmedikleri için küsüp istifa edenleri hatırlatıyorum. Kılıçdaroğlu şunları anlatıyor:

KIRGINLIK YAŞANIYOR

“Belediye başkan adayı, meclis üyesi sayıları belli. Onu belirlerken listenin başında olanlar memnun oluyor, ortasında olanlar kaygılı, altta yer alanlar ise üzgün. Bir denge sağlamak zorundasınız. Bunun için de toplumun nabzını tutuyorsunuz. Aday sayısı fazlaysa memnuniyetsizlerin sayısı da o kadar fazla oluyor. Bu durum da kırgınlık yaşanıyor. Partili olanlar, siyaseti samimi olarak hizmet görenler, listeye dahil olmasalar da kararlı bir biçimde parti için çalışıyor. Dahil olmayanlar ya bağımsız ya da başka partilerde yollarına devam ederler. Aday belirlemede böylece samimiyeti de bir anlamda görüyoruz. Partimizde aday gösterilmeyenlerden bazıları DSP’den aday oldu. Onların çok fazla etkili olacağını sanmıyorum. Seçmen bilinçli. DSP’ye ise söyleyecek sözümüz yok. Onlar da siyasi parti. Biz sadece samimi olmayan siyasetçilerimize kızıyoruz.”

YENİ BİR GELENEK

Kılıçdaroğlu, bu seçimlerde yeni bir gelenek başlattıklarını belirtiyor ve konuyu şöyle açıyor: “Büyükşehir belediye başkanlıklarına, o kentte belediyecilik yapan, saygınlık kazanan kişileri aday olarak gösterdik. Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Antalya’da Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Adana’da Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Bursa’da Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey bu örnekler arasında. Dolayısıyla başkanlarımız, ilçelerinde kendilerini büyük şehir belediye başkanlığına hazırlamış oldular. Bu durum, başkanlarımızın hizmetlerinde daha başarılı olma yolunu da açıyor. Verdiği hizmetleri, ilerde bütün kente verecek bir biçimde çalışma yürütüyor.”

Ankara temsilcimiz Saygı Öztürk, CHP lideri ile konuştu.


İŞİ KARALAMAK

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, CHP ve kendisi hakkında sert söylemleri giderek artıyor. Bu durumu CHP Genel Başkanı nasıl karşılıyor. İşte anlattıkları: “Erdoğan ve ekibi ile onun yanında yer alan Devlet Bahçeli, seçimi kaybedeceklerini gördükleri için yeni şeyler de söyleyemiyorlar. 17 yıldır iktidarda olan AKP’nin söyleyecek sözü olmayınca, karalama kampanyasıyla seçimi götürmeye çalışıyor. Millet İttifakını karalayarak, toplumu bölerek, kutuplaştırarak yol almak istiyorlar. Buna karşılılık, millet ittifakını oluşturanlar  daha dikkatli, herkesi kucaklayan dil kullanmaya özen gösteriyorlar.

TÜKENMİŞLİK SENDROMU

Erdoğan’ın söyleyeceği farklı bir şey yok. Bizim seçim sloganımızda, bu süreçteki çalışmalarımızla, Erdoğan ve ekibinin çalışması arasında fark var. Bizim belediye başkan adayı olarak gösterdiklerimiz, neler yapacaklarını, amaçlarını, hedeflerini ortaya koyuyorlar. Öbür tarafta ise Erdoğan ve Bahçeli konuşuyor. Erdoğan, kendini adeta Türkiye Belediye Başkanı olarak konumlandırmış durumda. Sert söylemlerle sonuç elde etmeye çalışıyor. Hakkımda ve partimizle ilgili Erdoğan’ın sert söylemleri karşısında sadece gülümsüyorum, gülüyorum. Biten, tükenmiş bir insanı görüyorum. Söyleyecek sözü kalmamış, ufku tükenmiş. İnsanları kavga ederek, bölerek, ayrıştırarak,  nasıl koltuğumu koruyabilirim anlayışı içinde. Halktan kopuk, söylemleri de inandırıcı olmayan bir anlayış sergiliyor. Tam anlamıyla Erdoğan tükenmişlik sendromu yaşıyor.

ADAMA SORARLAR

Erdoğan ve ekibi söylemlerinde, bizim adaylarımızın projelerinin rakamlarını büyüterek kendi projeleri gibi büyütmeye, sunmaya başladılar. İstanbul adayımız Ekrem İmamloğlu işsizlikle mücadele için sayı verdi, 150 bin kişiye istihdam yaratacağını söyledi. AKP’nin adayı Binali Yıldırım, ‘Belediyeler istihdam yaratmaz’ karşılığını verdi. Onlar da bu kez sayıyı 200 bine çıkardılar. Belediyenin, nasıl istihdamın yarattığını görmeleri için Beylikdüzü’ne gitsinler. Adama sorarlar, ‘Başbakanlık yaparken kaç bin kişiyle istihdam yarattın?’ Devletin imkanları varken istihdam yaratamıyor,  Ekrem Bey’in sözlerini çalıp istihdam yaratacağını öne sürüyor.”

PROJELERİNİ ANLAT

Seçimlere yeni ve genç adaylarla girdiklerini anlatırken, “AKP’de ise ne kadar eski ve yıpranmış isim varsa onlarla büyükşehire çıktılar” diyor. Kılıçdaroğlu, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Çünkü partilerinde de enerji tükenmişliği var. Köşe başlarını tutanlar yenilere izin vermiyor. Ankara’ya Kayseri’den aday getiriyorlar. Projesi, öngörüsü olmayan, Ankara’yı, Ankaralıyı bilmeyen bir aday getirdiler. Onun da tek yaptığı adayımız Mansur Yavaş’a saldırmak. Sen projelerini anlat kardeşim. Yavaş dürüst, insan sevgisi olan, geçmişinde başarı hikayesi olan birisi. Ankaralıların tamamı Beypazarı’na gidiyor. Şimdi bütün Ankara’yı öyle yapacağız. Cumhuriyetin başkentini, Cumhuriyete yakışır başkente dönüştüreceğiz. İzmir’e getirip aday gösterdikleri Nihat Zeybekçi de ithal aday. İzmir’de İzmirliyi bulamadınız mı?”

DÜŞMAN GİBİ GÖRÜYOR

“Erdoğan’ın seçim sonuçlarını hazmetme gibi bir alışkanlığı yok” diyen Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti. “Daha doğrusu demokrasi kültürü yok. Seçimleri demokratik bir yarış olarak görmüyor. Kendisine karşı olan rakipleri düşman olarak hem de yok edilmesi gereken düşman olarak görüyor. Bunun için devletin bütün olanaklarını kullanıp başarı elde etmek istiyor. Cumhurbaşkanı olarak binlerce korumayla miting alanlarına gidiyor. Valiler eşlik ediyor. Devletin bütün kaynakları seferber edilmiş durumda. Diğer partilere gelince biz hazineden gelen imkanlarla propaganda yapıyoruz. Haklı olduğumuz için bu seçimi kazanacağız.”

Kılıçdaroğlu, ‘söz’ diyor açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Belediye başkanlarımızın kazandıkları yerlerde kimse ötekileştirilmeyecek, ayrımcılık olmayacak. Aslında kazanan AKP’li vatandaşlarımız da olacak. Onlar da sosyal belediyeciliği, ayrımcılığın olmadığını görecek. Yoksul mahallelere ayrımcılık yapılacak ve onlara daha çok hizmet götürülecek. Diğer illerde de durumumuz iyi. Adaylarımız çalışıyor. İYİ Parti ile güçlü bir işbirliğimiz var. Bizim işbirliğimiz demokrasi için işbirliğidir. Çıkara dayalı işbirliği değil. Bu seçim, demokrasiden yana olanlarla, demokrasiye karşı olanların yarışı olacak. Yoksulluğa, açlığa, sefalete  karşı olanlar bir tarafta, cebini doldurmak isteyenler bir tarafa.”

Cumhurbaşkanı, sıkça üniversitelerin ilk 500’e bile giremediğinden yakınıyor. CHP lideri, İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nin manav açmasını hatırlatıyor ve şunları söylüyor:
“Üniversite, bilim üretmek yerine manav işletmeciliğine başladı. O zaman halleri, manavları kapatın. Bu üniversitemiz, manavlık yapan üniversite olarak tarihe geçecektir. Allah bilir sattıkları ürünler de ithaldir.”