Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı ile yapacağı görüşmenin ağırlık noktası Suriye olacak. Türkiye, YPG/PKK’lı teröristlerin sınırımızın 440 kilometrelik bölümünden, Suriye topraklarının 30 kilometre derinliğine gönderilmesi için “Barış Pınarı Harekatı”nı düzenlemişti. Bugün, 440 kilometre değil, ancak 120 kilometrelik alandan teröristlerin çekildiği belirtiliyor. Doğru mu? Bu da doğru değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çantasında, bölgeyi terk etmeyen teröristlerle ilgili bilgiler yer alıyor. Bu bilgileri destekleyen görüntüler de bulunuyor. Bölgeden ayrılmayan teröristler, silahlı görüntü vermiyor ama varlıklarını sürdürüyor. Türkiye’ye ait bir zırhlı araç geçerken bakıyorsunuz yüzlerce kişi araca taş atıyor, geçişlerini engellemeye çalışıyor. Aracın iki tarafından taş atanlar bazen taşların sekip kendilerine isabet etmesiyle yaralanıyorlar.

KAĞIT ÜSTÜNDE

Türkiye’nin, Barış Pınarı Harekatı’nı başlatmasıyla Suriye’de oyunları bozulan ABD ve Rusya, harekata ara verilmesi konusunda ısrarcı oldu. Bu çerçevede anlaşmaya bağlanan hususların hayata geçirilmesine başlandı. Gerek ABD, gerekse Rusya ile varılan mutabakat kapsamında en önemli maddelerden birisi “güvenli bölge” sahası içerisinde bulunan YPG/PKK terörist unsurlarının 30-32 kilometre derinliğin ötesine çıkarılması ve ağır silahlarının toplanmasıydı.

ABD, sahada hiç terörist bırakılmadığını, Rusya ise adeta envanter şeklinde; 68 birlikten oluşan 34 bin teröristin ve 3 bin 200 civarında ağır silah sisteminin alan dışına aktarıldığını, bölgede terörist bırakılmadığını yazılı olarak bildirdi. ABD ve Rusya teröristlerin bölge dışına çıkarıldıklarına ilişkin yazılı bildirimlerde bulunmuş olsalar da, bölge Türkiye’nin yakın takibinde. Ortaya çıkan bulgu halen bölgede terörist varlığı devam ediyor, bunların taciz- saldırı eylemleri sürüyor.

“EVET, VAR”

Türkiye’nin, alanda teröristlerin var olduğuna ilişkin saptama yapmasına rağmen, ABD ve Rusya’nın karşı açıklamalarına en iyi cevap, teröristbaşı Ferhat Abdi Şahin’in Kuzey Irak’ta Barzani’ye yakın yayın organına 7 Kasım’da yaptığı açıklama oldu. Terörist başı Şahin, “silahlı bir yapının alan içerisinde bırakıldığını, halkın öz savunmasız kalamayacağını ve bunun da Rusya’nın bilgisi dahilinde olduğunu” söyledi.

Bu ifade, Türkiye’nin ısrarlı tutumunu doğruluyor. Burada dikkat çeken önemli bir konu, alanda bırakılan silahlı unsurların Suriye Demokratik Güçleri (SDG/YPG) bünyesinden olmadığının ifade edilmesidir. Genelkurmay İç Güvenlik Dairesi eski Şube Müdürü 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Araştırma Merkezi Başkanı emekli kurmay Albay Ünal Atabay, bu durumu şöyle yorumluyor:

“Alanda bırakılan teröristlerin hangi unsurlar olduğunu anlayabilmek için öncelikle örgütün silahlı gruplarını hatırlamak yerinde olacaktır. Şöyle ki, örgüt sözde ‘Gerilla’ unsurlarından (dağ kadrosu), bölgesel esnek güvenlik güçlerinden (sınır muhafızları-sözde düzenli ordu), köy ve ilçe güvenlik güçlerinden (sivil milisler) ve aşiret güçlerinden oluşuyor. Terör örgütü, gelinen noktada; dağ kadrosunu ve bölgesel esnek güvenlik güçlerini SDG/YPG bünyesinde kabul ediyor, diğerlerini ise örgütün dışında göstermeye çalışıyor. ABD ve Rusya’nın da örgütün bu yaklaşımı çerçevesinde, sivil milis güçlerini SDG/YPG yapısının dışında tutmaya çalıştıkları anlaşılıyor. Çünkü, ABD ve Rusya ile yapılan mutabakat metinlerinde, SDG yerine sadece YPG yazıldığı için bu durumu da kendi istekleri doğrultusunda yorumluyorlar.”

GÜVENLİ BÖLGEDELER

Örgütün ana omurgasını dağ kadrosu ve bölgesel esnek güvenlik güçleri oluşturduğundan öncelikle bunların sahadan çekildiği düşünülüyor. Sahada halen örgüte yardım ve yataklık yapan, mahalli unsurlardan oluşan gönüllü silahlı milis gruplar var.

Barış Pınarı Harekâtı başlamadan önce, terör örgütü; 71-73 bin civarında silahlı teröristten meydana geliyordu. Bunun 25-26 bini milis gücüydü. Harp prensibi gereği teröristlerin üçte ikisi (47 bin) savunma hattının güçlü tutulması istenilen güvenli bölge sahasındaydı. Bu sayının da  17 bini milis gruplarından (üçte iki esası) oluşmaktaydı.

17 bin milisin de yüzde 20’sini Arapların oluşturduğu ve bunların da üçte ikisinin örgütten ayrıldığı, diğer unsurlardan yüzde 10’nun da kaçmış olabileceği düşünülürse, halen sahada 13 bin civarında silahlı milis gücü kaldığı istihbarat birimleri tarafından değerlendirildi ve bu bilgiler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın notları arasında yer aldı.