CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Girdiği hiçbir seçimi kazanamıyor” diye çok çektirdiler. 31 Mart yerel seçimi öncesine kadar CHP her seçim gecesi adeta “cenaze evine” dönüyor, o saatte “olağanüstü kurultay” sesleri yükseliyordu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Mansur Yavaş’ın, İstanbul için Ekrem İmamoğlu’nun adaylıkları da öyle kolay olmadı. Müthiş bir dirençle karşılaştı. “Ben bırakıyorum” deyip masadan kalkma noktasına geldi.

Ankara’yı, İstanbul’u, Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı, Bursa’yı alacaklarını söylediklerinde gülümseyenler vardı. Bursa’da Mustafa Bozbey’in seçimi alamaması gerçekten Kılıçdaroğlu’nu yaraladı. Ancak, o seçimin kaybedilmesinde Bursa il örgütünün ihmali de var. Kılıçdaroğlu, ısrarla İnegöl’le ilgili özel çalışma yapılmasını istemesine rağmen bu çalışma yeterince yapılmadığı gibi, genel başkanın iki kez Bursa ziyaretinde de İnegöl programa konulmamıştı.

İLK 10 SANDIKTA

Sandıklar açılmaya başlandığında, İletişim Sorumlusu Okan Konuralp, saat 17.30 civarında genel başkanı evinden aldı ve genel merkeze hareket edildi. Genel Başkan Yardımcıları Haluk Koç, Tuncay Özkan, Faik Öztrak, TBMM Başkan Yardımcısı Levent Gök, Parti Meclisi Üyesi Yaşar Seyman onu bekliyordu.

Esenler’de açılan ilk 10 sandıkla ilgili bilgi önceki seçim sonuçlarıyla karşılaştırılarak genel başkana sunulduğunda, “Kazanıyoruz” dedi. Ancak, yine de temkinli bir hava vardı. Açılan sandık sayısı bin 200’e çıktığında, aradaki fark açılmaya başlandığında genel başkanın odasında büyük bir coşku yaşanmaya başladı. Haluk Koç, o anda, “AKP’ye 800 bin fark atarız” dedi.

Bu sözler odada bulunan herkesi coşturdu. Özel kalem müdürü Tuncay Ceylan, yardımcısı Kemal Işıldak, özel kalem görevlileri genel başkanının odasına girdi. Herkes sevinçten birbirine sarılıyor, mutluluk gözyaşları döküyorlardı. O sevince ortak olmak için Kılıçdaroğlu’nun oğlu ve gelini de gelmişti. Az sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, MHP Giresun eski Milletvekili Murat Özkan da CHP Genel Başkanı’nın odasına giren ve bu sevince tanıklık edenler arasındaydı. Haluk Koç, farkın 800 bini geçeceğini de işte o coşkulu dakikalarda sosyal medyada paylaştı.

Sandıklar açıldıkça İmamoğlu farklı iyice açıyordu. Hakkını yemeyelim Hatay’ın İskenderun ilçesinde yayımlanan SÖZ gazetesinin yazarı Şehmus Aslan, 21 Haziran’da Ekrem İmamoğlu’nun, Binali Yıldırım’a 720 bini aşkın oyla fark atacağını yazmıştı. Şehmus, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de oy farkını önceden açıklamış ve tutturmuştu.

“SİZİN DE BAŞKANINIZ”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, günlerdir İstanbul’da çalışıyor, İmamoğlu için oy istiyordu. Kılıçdaroğlu, seçim ittifakı yaptığı Meral Akşener’i telefonla kutlarken, “Sizin bu demokratik tavrınızla ülkemiz ve halkımız kazandı. Türkiye, yarından itibaren nefes alır. Bunda katkınız çok büyük. Her şey için çok teşekkür ederim” dediğinde, Meral Akşener’in karşılığı ise seçim sloganı olan “Her şey çok güzel olacak”ın arasına “Her şey İYİ ve güzel olacak” eklemesiydi.

Bu konuşmanın hemen ardından seçimde “dirsek teması”nda bulunduğu Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu arattı. Ona, desteklerinden dolayı teşekkür ettikten sonra, “Temel Beyle şunu hiç unutmayınız ki, Ekrem Bey sizin de belediye başkanınızdır. Bir arzunuz, emriniz, talebiniz olursa her zaman rahatlıkla bunları ifade edebilirsiniz” demesi, açıkçası Temel Bey’i de duygulandırdı. Bunların ardından İstanbul seçiminin yükünü omuzlayan isimlerin başında gelen CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu aradı.

HİKAYENİN BAŞLADIĞI YER

Ekrem İmamoğlu’nun seçim konuşmasını merkezi bir yerde yapması yerine daha önce belediye başkanlığını yürüttüğü Beylikdüzü’nde gerçekleştirmesini öneren de Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Ona, “Hikayenin başladığı yerde konuşma yapman daha uygun olur” dedi. Ayrıca kalabalığın kent dışına itilmesini sağladı. Böylece, AKP’lilere karşı bir duyarlılık da sergilenmiş oldu.

CHP Genel Merkezi önünde büyük bir coşku yaşanıyordu. Kılıçdaroğlu, konuşmasını otobüs üstünde yaptı ama genel merkezden çıkması öyle kolay olmadı. Çünkü parti çevresindeki bütün yollar kapalıydı. Tam üç saatlik bir bekleyişten sonra genel merkezden mutlu, mesut bir biçimde ayrılıp evinin yolunu tutarken, 1989 seçimlerden sonra yaşanan olumsuzlukların bir daha yaşanmaması için “Halkçılık” ilkesinin yeniden ve etkili bir biçimde kullanılması da parti yönetimine ilk talimatı olacaktı.