Yüksek Seçim Kurulu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesi ve seçimin yenilenmesi yönündeki kararı seçim sonuçlandıktan sonra yine tartışılmaya devam edecektir. YSK’nın bu kararı, tartışma rekoru da kıracak.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Yargıtay emekli Üyesi Ali Suat Ertosun, sandık kurullarında, başkan ve bir üyenin kamu görevlisi olmasının “Emredici” değil, düzenleyici bir kural olduğunu belirtiyor, “Seçimlerde asıl olan, yapılan seçimin geçerli olması, sonucu etkilemiyorsa (değiştirmiyorsa) yapılan hatalar üzerinde durulmamasıdır” diyor. Ertosun sohbetimizde şunları anlatıyor:

SONUCU DEĞİŞTİRMİYORSA

“Kamu görevlisi olmayan başkan ve üyenin görevlendirildiği sandıkların saptanarak, oyların tekrar sayılması ve dökümlerinin yapılması; sonucu etkiliyorsa seçimin iptal edilmesi, etkilemiyorsa itirazların reddedilmesi gerekirdi.

YSK, 16 Nisan 2017 Anayasa referandumunda Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un emredici nitelikteki maddelerine aykırı olarak mühürlenmeyen oy pusulalarını geçerli saymasını bu ilkeye dayandırmış, özetle ‘Oy pusulaları sahte değil, şüphe yok’ diyerek yapılan itirazları reddetmişti. Aynı YSK, bu kez bazı sandık kurullarında kamu görevlisi olmayan sandık başkanı ve üyelerinin yer almasının, oyları tekrar saymak suretiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin sonucunu etkileyip etkilemediğini (değiştirip değiştirmediğini) irdelemeyerek iptali yoluna gidip, önceki kararıyla çelişkiye düştü, kamu vicdanını derinden yaraladı.”

SAKAT KARAR

İlçe seçim kurulunda bulunan beş siyasi parti üyesinin, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından belirlenen ve kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı ile bir üyeye neden itiraz etmedi? O kurulda aralarında AKP, MHP’den üyeler de bulunuyor. İlçe seçim kurullarında, sandık kurullarının oluşumuna herhangi bir itiraz yapılmadığına göre, sonradan bu konunun gündeme getirilmesi de iyi niyetli bir davranış değil. Hukuk da kötü niyeti korumaz. Sonuçta YSK kararı da sakattır.

YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı, ülkemiz açısından, içte ve dış dünyada Türk yargısının ve YSK’nın bağımsız olmadığı kanaatini güçlendirmez mi?

ASİL- YEDEK TARTIŞMASI

Ankara Barosu’nun deneyimli avukatlarından Ömer Lütfü Avşar, gönderdiği iletide, “Yazımı kamuoyu menfaati gereği değerlendirmenizi rica ediyorum” demiş. YSK’nın 7 üye, 4 yedek üyeden oluştuğunu, bunların belirlenme usulünün yoruma yer bırakmayacak detayda Anayasa ve kanunda yer aldığını hatırlatıyor. Avşar, bu tartışmalı konu ile ilgili şunları anlattı:

“YSK, İstanbul seçimini kanundaki istisnanın cevaz vermesine rağmen, alt birimindeki usulsüzlük nedeni ile iptal ederken, bu kez YSK, en üst biriminde bırakın kanunu Anayasa’yı ihlal ederek yedek üyelerini de karar toplantısına dahil edip 7 asil ve 4 yedek üye olmak üzere 11 kişi toplanıp, 7’ye 4 ile seçim iptal kararı veriyor ve bu hali teamül diye açıklamaya çalışıyor.

İstanbul seçimlerinin iptali kararı Anayasa’ya aykırı teşekkül etmiş YSK heyetince verildiğinden, hiç oluşmamıştır, yok hükmündedir. YSK yedek ve asil üyelerini belirleyip, bu belirlemeyi kamuoyu ile paylaşıp anılan kararını Anayasa’ya uygun bir toplantıyla yenilemeli. Aksi taktirde olay; YSK’nın denetimi veya YSK kararlarına itiraz halinden çıkıp Anayasa’ya uygunluk denetimi kapsamına girdiğinden konu artık Anayasa Mahkemesinindir.”

Deneyimli hukukçu Avşar, “CHP, YSK’yı karar içeriğine girmeden derhal yazılı olarak uyarıp, ardından Anayasa Mahkemesine YSK’nın bir işlemine ve/veya kararına itiraz içeriğinde değil sadece Anayasaya aykırılığın ve yokluğun tespiti için müracaat etmesi gerekir” diyor.