Bu yılın 6 Mayıs tarihine kadar 34 asker, 5 polis olmak üzere 39 şehit verdik. Hakkari’de 3 askerimizin şehit edildiği gün yapılan hava operasyonu sonucu 33 teröristin etkisiz hale getirildiği belirtildi. Yetkililerin açıklamasına göre “Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı.” O gün 33 terörist öldürüldüğüne göre ve bunların yerleri belliyse daha erken hareket edilmiş olsa belki şehitlerimiz olmayacaktı.
Terörün en azgın olduğu dönemde Diyarbakır’da gazetecilik yapan arkadaşım Raşit Kısacık, televizyonlara “Son dakika” olarak düşen hava harekatlarını saymış. Son iki ayda tam 116 harekat düzenlenmiş. Her açıklamada,  “Teröristlerin kullandığı, Avaşin-Basyan, Gara, Zap, Kandil, Metina kamplarındaki silah, mühimmat ve cephanelikleri imha edildi” denilmiş.

BOMBALAR YETERSİZ Mİ?

Akla şu geliyor: İmha edildiyse neden her gün aynı yerlere yeni sortiler yapılıyor? Amaç tamamen yok etmekse neden ABD’nin konvansiyonel bombaları kullanılmıyor? Yoksa, kullandığımız bombalar mı etkisiz? Aslında bu konularda bir askeri yetkilinin açıklama yapmasını bekleriz.
Silahlı Kuvvetlerimizin, jandarma ve polis özel harekat timlerinin canla-başla mücadele ettiğini biliyoruz. Terör örgütü, ABD’nin verdiği silahları askerimize karşı kullanıyor ve henüz bitmediklerini göstermek için de kendileri açısından “riski az eylem” yapıyor. Ancak, bu eylemlerinden sonra da örgüte yeni darbeler indiriliyor.
Terörle topyekun bir mücadele gerekiyor. CHP’yi dışarıda bırakıp onların cenaze törenlerine gelmemesini istemenin yeni linç girişimleri ve yeni gerilimlerin kaynağı olacağını askerler biliyor ama siyasiler öğrense iyi olacak.

Sağlıkta “Ballı” maaşlılar


Sağlık Bakanlığı, sistemin en çok değiştiği, siyasilerin hayli etkili olduğu bakanlıktır. Her değişim, hastaneyi, hastayı görmeden, nöbet tutmadan, ameliyata girmeden, doğum yaptırmadan birilerine “Ballı maaş” oluyor. Hemen her yerde aynı ama biz örneği Trabzon’dan verelim:
Trabzon Sağlık Müdürlüğü’nde 100’e yakın hemşire, ebe, sağlık teknisyeni masa başı görevinde tutuluyor. Neredeyse bir hastane için gerekli sayıda personel var. 30’a yakın pratisyen doktor, 7-8 bin lira alacağına, değişik birimlerde farklı sorumluluklar altında masa başlarında 10-15 bin lira maaş alıyor. Garip bir idari yapılanma var. İl Sağlık müdürü pratisyen doktor. Maaşı 16 bin lira civarında. 4 daire başkanı da doktor. Maaşları 17 bin lira civarında. 8 başkan yardımcısı var. Doktor olanlar 15 bin lira alıyor. Her başkanlıkta toplam 16 uzman kadrosu bulunuyor. Bunlar sağlık personeli, ebe gibi kadrolardan oluşuyor. Onların hizmet karşılığı maaşı ise 5 ile 7 bin lirayı buluyor.

PEKİ ONLAR KİM?

Ballı maaşlıları merak etmişsinizdir? Bu kadroları milletvekilleri, AKP’li yöneticiler belirliyor. Bakıyoruz ebe AKP yöneticilerinden birinin eşi, diğeri yeğeni, hemşire kadrosunda olan ilçe başkanının eşi. Hastanelerde de durum farklı değil. Milletvekilinin akrabası başhekim, ilçe başkanının oğlu hastane müdürü ama Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’nde de uzman kadrosunda ballı maaş alıyor.
Bu kadar görevli uzman doktor, pratisyen doktor, sağlık memuru, hemşire, ebe kadrosunda olanlar nöbet tutmadan, hastanelerde çalıştıkları maaşın iki katını burada alıyor. 150 kişinin çalışması da manidar. Bir sağlık çalışanı, “Hastanelerde çalışıp ayda 4-6 gün nöbet tutan doktorların, hemşirelerin, ebelerin, sağlık memurlarının, il sağlık müdürlüğü bünyesinde bulunanların maaşlarının yarısına yakınını almaları Allah’tan revamıdır?” diyordu.
Sağlık müdürlüklerini “Torpillilerden” kurtarmak için bakan daha ne bekliyor?