Türk Hava Kuvvetleri’nin en üst düzeyde görev yapan, görevi gereği S-400 konusundaki gelişmeleri yakından bilen bir komutanla konuştuk. “S-400 nedir, başımıza bir iş açar mı, F-35 uçaklarının verilmemesinin yanı sıra silahlı kuvvetlerimizi sıkıntıya sokacak başka gelişmeler” olup olmayacağını ve bu konudaki beklentileri de sordum. İşte soru ve verilen cevaplar

EN İYİ SAVUNMA TAARUZDUR

- S-400 savunma sistemi Türkiye için gerekli midir?
Yerden hava savunma sistemi Türk Silahlı Kuvvetleri ve Hava Kuvvetlerimizin birinci derece öncelikli harekat ihtiyacıdır. Bu tür silah sistemine sahip olmak gereklidir. Çünkü, Türk Hava Kuvvetleri, “En iyi savunma taarruzdur” konseptiyle hava savunma sistemini yapılandırmış, kuvvet yapısını da bu şekilde oluşturmuştur. Ancak, uçaklara dayandırılan bu sistemle gerçekleştirilen hava savunması oldukça maliyetli ve pilotaj açısından da yorucudur. Füze sistemiyle sağlanan hava savunması, uçaklara nazaran her hava şartında ve her tür ihtiyaca cevap verebilecek bir şekilde etkinlikle kullanılacak bir sistem.

- NATO destekli olarak ülkemize konuşlandırılan Patriotlara göre farkı ne?
Patriotlara kıyasla S-400 daha etkin bir silah sistemidir. Havadan tehdit olabilecek uçaklara karşı etkinlikle kullanılabildiği gibi aynı zamanda satıhtan satıha kullanılan füzelere karşı da etkinlikle kullanılabilir. Gerek, hedef tespit radarı menzili itibariyle, gerekse silah angajman menzili itibariyle Patriotlara göre daha yeni ve etkin silah sistemidir. Patriotlar ABD tarafından envanterden çıkarılma aşamasına gelmiş silah sistemidir. S-400’lerin hedef takip radar mesafesi 600 kilometre. Silah angajman mesafesi ise 400 kilometredir. Patriotlar ise bu değerlerin daha altındadır.

O ZAMAN BİZİ ZORA SOKAR

- F-35 uçak ihtiyacı ile S-400 ihtiyacı nasıl karşılaştırılmalı?
Farklı iki silah sistemidir. S-400’ün özelliklerini az önce açıkladığımız gibi değerlendirerek, asıl F-35’e odaklanılırsa F-35 uçakları 5’nci nesil uçak silah sistemidir. Bundan sonraki uçaklar artık pilotsuz olacak. 5’nci nesil olması nedeniyle ayrı bir  lig olarak F-35’ler değerlendirilebilir. Diğer uçaklarla mukayese yanılgıya sebep olur. Bu uçak, tamamen teknoloji odaklı, havadaki lider uçağı harekat merkezinden verilebilecek her türlü yetkiyi sağlayabilen komuta kontrol imkanı tanıyabilen, sensörlerle donatılmış özel bir platformdur. Manevra kabiliyeti açısından diğer uçak ihtiyacı açısından özel bir önemi yoktur. Ancak F-35 sensörleri, silah sistemleri, görünmezlik özelliği nedeniyle ayrı ve farklı olarak değerlendirilmeli. Bu açıdan harekat sahasına farklı girdileri ve katkıları olabilecek bir platformdur.
Silah sistemine göre böyle pozitif girdileriyle kıyaslananınca da birim maliyetinin yüksekliği klasik lojistik sistemden farklı organize edilen firma destekli  ve performansa dayalı lojistik sistemiyle de ABD haricindeki diğer ülkelerde endişeler yaratıyor. Üretici firma destekli lojistik sistem, uçağın ömür devri boyunca idame işletmesini milli yetenekler dışında kalması ayrı bir sorun olarak değerlendiriliyor. Bu uçaktan vazgeçmek için, yarar-zarar değerlendirmesi yapılarak doğru bir sonuca gidilebilir. Ancak, S-400’e karşılık ABD yaptırımlarının F-35 ile kalmayıp diğer silah sistemlerine yönelmesi Türk Silahlı Kuvvetlerini zor durumda bırakabilir.

BÜTÜN HEDEFLERE KARŞI

- S-400’ün kullanımıyla ilgili bazı kısıtlamalardan söz ediliyor.
NATO sistemiyle entegre etmeden bu silah sistemini kullanmak mümkündür. “Otonomüs” yani tek başına bu silah sistemini kullanabiliriz. Ancak bu da sadece silahın radar menzili ve silah etkili menzili içerisinde olur. Daha ileride bulunan tehditleri, NATO sistemlerine entegre edemediğimiz bu silah sistemine tanıtamayız. NATO hava resminde çok daha uzaklarda gördüğümüz hedefleri, S-400 radarına aktarmamız mümkün olamayacak. NATO sistemindeki ve diğer ülke uçaklarına karşı S-400’ün kullanımında da bir takım spekülasyonlar olsa da tehdit olarak, hedef olarak belirlediğiniz bütün hava hedeflerine karşı silahı kullanmamızda bir sıkıntı yok.

GETİRECEĞİ SORUNLAR

- NATO üyesi olup da Rus sistemi kullanan başka ülkeler var mı?
En son örneği Yunanistan’ın, Girit’e konuşlandırdığı S-300 füzeleridir. Bu kadar sansasyonel tepkiye neden olmamakla birlikte, daha önce Doğu bloğunda olup da şu an NATO üyesi olan Bulgaristan. Romanya, Macaristan gibi ülkelerdeki silah sistemleri de yine Türkiye’nin aldığı S-400 kadar gündeme gelmedi. Bu nedenle S-400 alımında da ABD’nin yaptırım kararından çok, tüm bu silah sistemiyle sinerji yaratılarak silah sisteminin kullanımı daha etkili olacak.

- S-400’lerin bize getireceği başka problemler var mı?
İlk defa bir Rus sistemiyle tanışan Türk Hava Kuvvetleri, bunun lojistik desteğini de iyi planlamak zorundadır. Bir platformu veya bir sistemi envantere dahil etmek kolaydır. Ancak, bu platformun ya da silah sisteminin ömür devri boyunca faal olarak işletilmesi, kullanılması, temininden daha zordur. Şimdi, Rusya destekli bir lojistik destek sisteminin planlanması ve icrasıyla karşı karşıya kalacağız. Daha önce ABD ağırlıklı oluşturulan kuvvet ve lojistik yapısı bugünden itibaren yeni bir yapılandırmayla karşı karşıya kalacak.

- S-400’ler nereye konuşlandırılmalı?
Bu silah sistemi stratejik bir savunma silahıdır. Savunmak istediğiniz bölgeye göre konuşlandırılmasını düşünebilirsiniz. Şu an içinde bulunduğumuz şartlar dikkate alınırsa coğrafyamızdaki en sıcak ve hareketli bölge Doğu Akdeniz ve Suriye hava sahasıdır. Oradan gelecek tehdidi göğüsleyebilecek uygun mevzii İskenderun-Hatay bölgesinde tespit edilecek bir füze konuş yeri olarak söyleyebiliriz.”
Aylardır  süren tehditlere Türkiye boyun eğmediğini gösterdi. Devletimizin ihtiyacıyla bunun alımına da kimse karşı çıkmaz. ABD’den başka da karşı çıkan olmadı zaten.