Bazen mahkemelerin verdiği, bazen de bölge adliye mahkemelerinin verdiği kararlar şaşırtsa da ama işte mahkeme kararı. O kararlar kimini üzüyor, kimini sevindiriyor, toplumda da “Böyle karar olur mu?” şaşkınlığına da neden oluyor.

Konya/Beyşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği bir karar Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Bozma gerekçesi de ilginç olduğu için olsa gerek bazı hakimler, bu kararı bize ulaştırdı. Çünkü, bundan böyle kamu görevlisinin anasına en ağır sözlerle küfretmenin bir cezası olmayacak.

OLAY ŞÖYLE

Ö.A. hırsızlık suçundan aranıyordu. Yakalandı, mahkemeye sevk edildi ve tutuklanmasına karar verildi. Beyşehir Emniyeti’nde görevli polis memurları Fazlı Oğultekin ile Kamil Akkuş, tutuklanan Ö.A.’yı cezaevine teslim etmek üzere getirdiler. Cezaevinde görevli jandarma Ömer Cankır, İnfaz koruma Memuru Reşat Gümüş de ifadelerinde, “Sanık cezaevine teslim edilirken, kendisini getiren polis memurlarına, ‘Sizin ananızı s..... Sizi yaşatmayacağım. Benim çıkmamı dört gözle bekleyin’ diye küfretmeye, hakaretler yağdırmaya başladı” dedi.

Sanık Ö.A. mahkemedeki savunmasında, “Ben olay günü sinirlendim. Kafamı duvarlara vurdum. Onlara sadece ‘Sizi s....’ diye söz söyledim. Ancak tehditvari söz söylemedim. Beraatimi talep ediyorum” dedi. Mahkeme, Ö.A’yı kamu görevlilerine hakaretten toplam bir yıl beş ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Ö.A.’nın avukatı kararı temyiz etti.

CEZA DAİRESİ’NİN KARARI

Sanık avukatı Sevcan Kumyol Yücel, ilk derece mahkemesinde verilen hükümlere karşı istinaf kanun yoluna başvurdu. 6. Ceza Dairesi itirazı inceledi ve şu kararı verdi: “Hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.

BERAATIN GEREKÇESİ

“Olay günü sanığın, katılanlara ‘Sizin ananızı s....’ şeklindeki sözlerinin zaman kipi ve bütünü gözetildiğinde hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine hükmedilmesi...

Yasaya aykırı, sanık müdafinin istinaf iddiaları bu nedenlerle yerinde ise de; olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeyip, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu aykırılık, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca düzeltilebilir nitelikte olduğundan sanığın beraatine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmektedir.

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; sanık Ö.A’nın, üzerine atılı ‘Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Hakaret’ suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın müsnet suçtan 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca BERAATİNE, tehdit bakımından da uzlaşma için bozulmasına.”

Bu karar açıkçası hukukçular arasında da tartışılıyor. Böyle bir gerekçenin kamu görevlilerine benzer küfürlerin önünü de açabileceği belirtiliyor.



İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sıkça genelge yayımlıyor. Genelgeyi okuduğunuzda, “Helal olsun” diyorsunuz. Ama, biraz geriye dönük araştırma yaptığınızda benzer genelgelerin sıkça yayımlandığını, ancak bunların uygulanmadığını biliyoruz.

Trafikte geçiş üstünlüğü olan ambulans, itfaiye, polis araçları. Ama günümüzde çakarlar öyle çoğaldı ki, artık bunların bir kısmını söndürmek için yeni bir genelge daha yayımlama gereği duyuldu. Sirenler çalarak öyle bir geliyorlar ki hız sınırına uyulmadığı gibi etrafa korku salıyorlar. Madem yasaktı yıllardır bu kişilere çakarları taktırmalarına niçin seyirci kalındı.

SADECE HATIRLATMA

Milletvekillerinin, belediye başkanlarının, kaymakamların, rektörlerin, daire başkanlarının, kurum müdürlerinin araçlarında zaten çakar olmaması gerekiyor. Ama dinleyen kim? Onlarla ilgili işlem yapan polislerin başlarına neler geldiğini de biliyoruz. Bakan yeni bir şey getirmedi. Yıllardır var olan genelgeyi bir kez daha hatırlattı. Trafikte bazı genelgeler vardır, ara ara gönderilir. Böylece, yöneticiler sorumluluğu üzerinden atmış olurlar. İşte, onlardan birisi yerine getirildi. Önemli olan genelge göndermek değil, bunu uygulamaktır. Dileriz, bunu oturtan da Soylu olur.