Emniyetin en kritik birimlerinin başında İstihbarat Dairesi Başkanlığı gelir. Daire başkanlığı ya da yardımcılığı görevlerinde bulunanlardan Emin Arslan, Bülent Orakoğlu ve Hanefi Avcı farklı gerekçelerle tutuklanmış ve sonuçta beraat etmişlerdi.
Eski başkanlardan Ömer Altıparmak, Ramazan Akyürek, yardımcılarından Recep Güven, Gürsel Aktepe, Ayhan Falakalı ise FETÖ soruşturmaları kapsamında halen tutuklu. Geçen cuma günü Sabri Uzun tutuklandı. Gerekçe ise sosyal medyada yer alan bazı görüşleri, isim vermeden yazdıkları hakaret olarak değerlendirildi ve FETÖ’ye yardımla suçlandı.

“BERAAT ETTİRİLDİ”

Sabri Uzun, 1997’den 2006 yılına kadar aralıklı olarak toplam 6 yıl İstihbarat Daire Başkanlığı yaptı. En uzun görev Uzun’a aittir. Başkanlığı döneminde Aydınlık dergisinde Fetullahçı emniyet mensuplarının isim listesi yayımlanmıştı. İsmi geçenlerin durumunun araştırılmasıyla ilgili çalışma yapacakken görevden alındığını belirtiyor ve ifadesinde şöyle diyor:
“Benden sonra göreve gelen Daire Başkanı Mustafa Aydın, 81 ile bir yazı göndererek ‘İlinizde Fetullah Gülen cemaatine mensup emniyet personeli varsa bildirilmesini’ istedi. Yalova hariç bütün illerden “Fetullah Gülen cemaatine mensup emniyet personeli yoktur’ denildiğini duydum. Başkanlığım döneminde, 500 kadar Fetullah Gülen cemaati güdümünde olan şirket listesini savcılığa resmi yazı ile gönderdik. 2008’de Gülen’e ceza verildi. Yasa değiştirilince Yargıtay aşamasında beraat ettirildi.”

“YASA YETERSİZ”

Devam eden Fetullahçı grupla ilgili bir dava nedeniyle 2002 yılında, mahkeme, emniyete, “Fetullah Gülen cemaati bir terör örgütü müdür?” diye sordu. Terör örgütü denilemedi, çünkü kanunda terör örgütü olabilmesi için en az 3 kişiden oluşması ve aralarında hiyerarşik yapının olması gerektiği belirtiliyordu. Uzun, ifadesinde bu konuya şöyle açıklık getirdi:
“O dönemde bu yapılanmanın silahlı bir eylemi yoktu. Arşivimizdeki bütün bilgileri Terörle Mücadele Dairesi’ne aktardık. Yazıda, ‘Fetullah cemaatinin kanundaki şartlara uymadığını’ belirttik. Herhangi bir cemaatin istihbarat tarafından araştırılabilmesi için yasal bir dayanak yoktur. Hatta kanunlar bugün de bu yetkiyi istihbarat birimlerine vermemektedir. Yasadışı bir örgütün olabilmesi için para, insan kaynağı ve ideoloji (basın/yayın, dershane) olması gerekir. FETÖ, Akyazılı Vakfı üzerinden yurt ve öğrenci evleri açtı. Bu şekilde de insan kaynağı sağladı. Medyalarıyla da örgütsel ideolojiye tabi tuttu.”
Sabri Uzun, ifadesinde önemli bir konunun altını çiziyor, “Daha fazla çalışma yapabilmem için de yasaların buna elverişli olması gerekirdi. Şu an bile yasalarımız bu konuda yeterli değil, boşluklar var” diyor.

“45. SIRDADAYIM”

Avukatları Muzaffer Özbayrak, Refik Ali Uçarcı, Ümit Kara, “İN” kitabı nedeniyle Uzun hakkında Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu ve FETÖ’cü olduğunu belirttiği 36 kişi tarafından aleyhine dava açıldığını hatırlatıyor, davaların Uzun’un lehine sonuçlandığını belirtiyorlar. Uzun’un, ifadesindeki şu bölüm de hayli ilginç:
“Bu yapı, telefonlarımı 11 defa sahte isimlerle dinledi. Eğer, 15 Temmuz hain darbe girişimi başarılı olsaydı suikast yapılacaklar listesinde 45. sırada ismim geçiyordu. Kesinlikle FETÖ/PDY mensubu değilim, olmam da mümkün değildir.”
Örgütle ilgili önemli bilgilerin yer aldığı 9 Ocak 2015’te piyasaya çıkan ‘İN’ kitabını, “Kimse, ‘Cemaat krizini’ geçti, bitti sanmasın. Bu kriz, onlarca yıl sürecek. Öyle PKK terörü, Kıbrıs bunalımı gibi sanmasın. Yara çok daha derin!” diye bitirmişti.
Uzun, sosyal medyadaki twitleri nedeniyle cumhurbaşkanına hakaret, örgüt propagandası yapmak ve örgüte yardım etmek suçlamasıyla tutuklandı.