Türkiye; Körfez Savaşı döneminde Irak’ın sahip olduğu uzun menzilli füze sistemlerinin yarattığı tehdit ve bu tehdit sürecinden çıkarılan dersler sonucunda, 1990’lı yılların ortalarından itibaren füze-hava savunma sistemi edinmeye çalışmıştı.

Suriye iç savaşıyla birlikte Türkiye’nin sınırlarında gelişen füze tehdidi ve bu füzelere karşı hava savunma sistemine olan ihtiyacı daha da arttı. Türkiye’nin, NATO’dan talebi üzerine, 2013-2015 yılları arasında, Adana- Kahramanmaraş- Gaziantep’te Patriot sistemleri konuşlandırıldı.

SİYASİ GÜÇ VE SEMBOL

Türkiye, yüksek irtifa hava savunma sistemlerine olan ihtiyacını 2013 yılında Çin’den almak istedi. ABD bu alımı bir şekilde engelledi. Patriot alımı için ABD ile anlaşma sağlanamayınca Rusya’dan S-400 alımına geçildi.

ABD, bir taraftan Çin ve Rusya’dan Türkiye’nin alımına karşı çıkarken, kendisi de Patriot satışı konusunda temkinli ve isteksiz davrandı. Bunun arkasında kuşkusuz bölgede geleceğe ilişkin hesapları yatıyor. 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Araştırma Merkezi Başkanı, Genelkurmay İç Güvenlik eski Şube Müdürü emekli Kurmay Albay Ünal Atabay’a sordum. Gelişmeleri yakından izleyen Atabay şunları anlattı:

“Günümüz koşullarında, bazı stratejik silah sistemleri askeri güç elde etmenin
yanı sıra tedarik etmek suretiyle; ittifak oluşturma, siyasi manevra alanı yaratma, ekonomik- ticari- siyasi dengeleri değiştirme ve etkileme gibi alanlarda bir vasıta olarak da kullanılır.

S-400 hava savunma silah sistemleri, Türkiye için ciddi bir askeri güç kazanımının ötesinde stratejik etki sağlarken, siyasi anlamda da jeopolitik bir güç olacak. Böylece, bu silah sistemi Türkiye’nin elini siyasi anlamda güçlendirecek. S-400 silah sistemi; Türkiye’nin jeopolitik gücünün bağımsızlığı ve sembolü anlamında, ülkemizin savunma modelinin önemli stratejik bir parçası olacak. Şüphesiz, Türkiye’ye uluslararası alanda siyasi bir manevra gücü sağlayacak.”

YENİ SİLAH SİSTEMLERİ

S-400’lerin alımı, teknolojisinin transferiyle, Türkiye’nin Rusya ile askeri iş birliği kapasitesi artacak. Bu durum, gelecekte hava- uzay harp vasıtaları alanında da iş birliğiyle yeni silah sistemleri sağlamanın yolunu açılabilecek. Tabii ki bu durum, Rusya ile ilişkileri daha da geliştirecek.

Rusya, S-400’lerin Türkiye’ye verilmesini çok arzuluyor. Çünkü, bir NATO ülkesi ile hele hele Orta Doğu’da cephe konumunda olan Türkiye gibi bir ülkeyle iş birliği yapıyor olmaları, onların stratejik bir kazanç hanesidir. Türkiye-Rusya ikilisinin muhtemel kazançları karşısında, ABD’de Orta Doğu denkleminin vazgeçilmez coğrafyası olan Türkiye’nin kontrolünün kaybedileceği, Orta Doğu’da stratejik konumlanmasına engel oluşturulacağı düşüncesi hakim. Rusya’nın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu üzerindeki etkisini artırabileceğini de biliyor.

TÜRKİYE’YE VERMEMEK

ABD ve küresel odakların düşüncelerinde; S-400’lerin NATO’ya uyumu endişesinden çok, bölgedeki siyasi-askeri güçlerinde kayıplar yaşanacağı kaygısı var. Ünal Atabay, “ABD ile gerilen ilişkilere rağmen, Türkiye’nin gerek Rusya gerekse ABD ile bölgede menfaatleri birçok noktada çakışıyor. Bu ülkelerle ve NATO ile ilişkilerde dengeleri gözeterek temkinli olmak zorunda” olduğunu kaydediyor.

Eğer ABD, S-400’lere karşılık Patriot’ları gerçekten vermek istemiş olsaydı; kredi, fiyat ve teknoloji transferi gibi kabul edilebilir kolaylıkları bugüne kadar çoktan sunmuş olur ve F-35’leri de pazarlık konusu yapmazdı. ABD’nin buradaki esas amacı; Türkiye’yi S-400’lerden vazgeçirmek ve Patriot’ları da Türkiye’ye vermemektir.

Son dönemde hiç gündemden düşmeyen S-400’ler için durum böyle.