17 Temmuz’da bu köşenin okurlarına, bölücü terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’ta “Güney Kürdistan Öz Savunma Güçleri” adı altında yeni bir silahlı güç kurduğunu duyurmuş, bu gücün Irak’taki Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK), Türk görevlileri, Türkiye yanlısı aşiretlerin önde gelenlerini hedef alacağını duyurmuştum. 27 Haziran’da kuruluşu ilan edilen yapının, kuruluş amacına göre etkili bir eylem yapması beklenir. İşte, yazımın yayınlandığı gün, Erbil’de konsolosluk görevlimiz şehit edildi. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Eylem, Türkiye’nin, Irak ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkilerinin en üst düzeye taşındığı, Kuzey Irak’ta “Pençe” harekatının devam ettiği, örgütün köşeye sıkıştırıldığı, lider kadronun etkisiz hale getirildiği bir dönemde gerçekleştirildi. Bu eylem, Kürt bölgesi yönetiminin Türkiye’ye destek olmaması amacıyla da gerçekleştirildi.

ÖRGÜT ÜSTLENMEZ 

Eylemin biri kadın 4 kişi tarafından gerçekleştirildiği ve bunların da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu anlaşıldı. Bölücü örgüt sözcüsü, “Erbil olayı ile ilgilerinin olmadığını” açıklasa da eylemin PKK’nın yeni yapısı tarafından gerçekleştirildiği biliniyor. 21. YüzYıl Türkiye Enstitüsü Araştırma Merkezi Başkanı emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, üstlenmenin neden olmayacağını şöyle anlattı:
“Barzani’nin kendi sahasında TSK üsleri dahil güvenliği bozucu bir eylemde bulunmamaları yönünde Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile PKK arasında zımni anlaşmaları vardır. Bu anlaşmayı bozmamak ve IKBY’ni şimdilik karşısına almamak adına, örgüt Erbil eylemini üstlenmedi, üstlenmez. Üstlenmese bile Türkiye bu eylemin arkasında PKK’nın olduğunu gayet iyi biliyor. Bu eylemle, IKBY’ne mesaj verilmek istendi. IKBY, bu eyleme ilişkin PKK ile arka planda görüşmeler yapacaktır. Yine zımni bir mutabakat oluşacaktır. Çünkü, Erbil yönetimi; ekonomik- ticari anlamda toparlanma ve kalkınma yönünde bugüne kadar elde ettikleri kazanımlarını ve istikrarını kaybetmek istemez.”

ASALA TİPİ EYLEM

Aslında, IKBY hem kendi güvenliği hem de ideolojik uyumsuzluğu nedeniyle, terör örgütünün kuzey Irak sahasından çıkmasını istiyor. Ülkemizin başlattığı “Pençe-1” ve “Pençe-2” harekatlarıyla örgüt köşeye sıkışmakla kalmayıp, lider kadroları da “yok” ediliyor. Örgütün, diplomatımızı hedef alması, eylem yelpazesini genişletip yeni eylem alanlarına ve yeni bir eylem konseptine yöneldiğini gösteriyor. Erbil saldırısı, geçmişte diplomatlarımızı hedef alan Ermeni terör örgütü ASALA’nın eylem tarzının başlangıcı olabileceği de dikkate alınmalı, bu tür saldırılara karşı hazırlıklı olunmalı, önlemler buna göre de alınmalı.
Genelkurmay İç Güvenlik Dairesi eski Şube Müdürü Ünal Atabay, son eylemin Türkiye-Barzani ilişkilerini doğrudan hedef aldığını belirtiyor, “Güney Kürdistan Savunma Güçleri”nin de bu amaçla kurulduğunu değerlendiriyor. Şimdi gözler bu yeni yapıya çevrildi. Örgütün bu “milis tipi” yapılanması, silah ve kıyafetleri incelendiğinde Kuzey Irak’ta, eylem çeşitliliğini artıracağının işaretleri var. IKBY sahasında güvenlik sorunu yaratıp Türkiye’nin iş birliğini sekteye uğratmak, Barzani’nin PKK ile ilgili Türkiye’ye verdiği düşünülen istihbarat desteğini kestirmek de amaçlanıyor.

OLAY YERİ İNCELENDİĞİNDE

Bu eylemde görev alan teröristlerin; PKK’nın yeni kurduğu silahlı gücün içerisinde, yabancı istihbarat örgütlerince ve yabancı özel kuvvetlerce eğitilmiş bir unsur olduğu izlenimi de doğdu. Nitekim, bu saldırıdaki; susturuculu silahlara, iki elini aynı anda kullanmasına, eylem şekline ve tarzına baktığımızda, teröristlerin özel operasyonlar için eğitilmiş, yabancı istihbarat örgütünce de desteklenmiş, profesyonel bir nitelik taşıdığı görülüyor.
Suikastın gerçekleştirildiği bölge de aslında bu eylemin niçin yapıldığı konusunda ipucu veriyor. O semtte bin 600 civarında yerli-yabancı şirket, bin 700 villadan oluşan İngiliz köyü ile bin 800 villadan oluşan İtalyan köyünün varlığını, 7 ülkenin istihbarat ofislerinin olduğunu da hatırlatalım.