Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu SÖZCÜ’ye konuştu


Feyzioğlu, hazırladıkları ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ ile hukuktaki eksikliklerin giderileceğini söyledi ve ekledi: Düzenlemeler 82 milyona adaleti sağlayacak


Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun, yeni yargı yılının açılışı için saraya gitmesine, 51 baro başkanı törene katılmayarak tepkilerini ortaya koydu. Feyzioğlu’na dönük de önemli eleştiriler oldu. Saraydaki törene yine bazı gazeteciler alınmadı. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’na, baroların tepkilerine rağmen törene niçin katıldığını sorduğumda, bir hafta içinde 800 yeni avukata ruhsat verdi. Yeni avukatların TBMM’den, Adalet Bakanı’ndan, barolardan beklentileri olduğunu anlattı. Bunların düzeltilmesinin de yargı reformuyla doğrudan ilgili olduğunu belirtti. Feyzioğlu, SÖZCÜ’ye şu çarpıcı açıklamaları yaptı:

KAVGA ETMEYECEĞİM

Ortam şu; Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı ‘Sizin sorunlarınızdan bana ne’ demiyor. Gidip konuşabiliyorsunuz. 81 il valisi telefonu kaldırıp sorunu anlattığınızda, çözümünü bulmaya sizinle birlikte gayret ediyor. Yargıtay başkanının kapısı açık. Böyle bir diyalog ortamı kurduk. Kavgasız, gürültüsüz iş yapmaya odaklanmışız. Kavga etmemizi istiyorlar. Etmeyeceğiz.

Kavgadan beslenenler var. Ben hiçbir şekilde baroları kastetmiyorum. Başkan olarak barolarla polemiğe girmem. Aynı masa etrafında oturur, bunları konuşuruz. Ama dünyaya siyasi partilerin ideolojik gözlükleriyle bakanlar var. Bunlar az sayıdadır. Her kesimden vardır. Biz birbirinden uzaklaştırılmak, koparılmak istenen kitleler arasında köprü olmaya çalışıyoruz. İdeolojik gözlüklerle çözüme odaklanamazsınız. Biz çözüme odaklandık ve adım attık. Sonucunu da alacağız.

‘MAKAM MEVKİ BENİM İÇİN SADECE TEFERRUAT’
Yargı yılının açılışı için saraya gitmesi eleştirilen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu şunu söyledi: “Bana şu kadar kişi sövüyor, ‘hay Allah ben siyaseten kan kaybetmeyeyim de doğru olanı yapmaktan vazgeçeyim’ diyebilir miyim? Maddi, manevi beklenti, makam-mevki benim için teferruat.”


SÖVMEMİZİ İSTİYORLAR

Bizim elimizde çözmemiz gereken sorunlar yumağı ve çözüm olarak da ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ var. Açılış konuşmamda eksikliklerini söyledim. Nasıl düzeltileceğine dair kuvvetler ayrılığı noktasında HSK’nın yeniden yapılanmasına ilişkin çok somut önerimizi de ortaya koyduk. Bu belgede yok ama belge yaşayan bir belge olacak. Yarın bunun belge kapsamında “Meclis’in önüne getirilmeyeceği” diye bir şey yok. Biz bir diyalog, sonra uzlaşı ortamı sağlayalım.

Biz köprü olmaya çalışıyoruz. Birbirinden uzaklaştırılmak, birbirinden koparılmak istenen kitleler var. Kopmak istemiyorlar, aynı masada iş konuşuyor çünkü. Aynı ailede biri baba, biri çocuk. Aynı ailede birbirine düşman olmak istemiyor. Karşı komşu, sırf siyasi gözlük sebebiyle kavga etmek istemiyor. Ama küçük bir azınlık, ‘tribüne çık birbirine söv’ diyor. İşi çözülsün diye bekleyen çok büyük bir kitleye de ‘Gel gel, benim yanıma gel, karşı tarafa söv’ diyor. Biz öyle yapmayacağız.

82 MİLYONUNUN BELGESİ

Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin içerisinde düşünce özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren o kadar çok sayıda düzenleme var ki. Bir taraftan ‘Gazetecilere özgürlük’, öbür taraftan hakikaten gazetecilik faaliyeti sebebiyle mi tutuklu ya da hükümlü, yoksa gazeteci şapkası altında terör örgütüne aktif destek mi verdi? Kim ayıracak bunu? Yargı ayıracak. Yargı ayırsın diye, Yargıtay devreye girsin istiyoruz. Bu, 82 milyonun Yargı Reformu belgesi keşke senin de olsaydı. Keşke sen de parmağının ucuyla katkıda bulunsaydın da daha iyisini yapsaydık.

Dümdüz bir çizgide biz yürüyoruz. “Türk Gençliği’ne Hitabe”de Atamız, ‘Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur’ diyor. Yani özgürlüğündür, bağımsızlığındır ve Türkiye Cumhuriyetidir. Atamızdan bu talimatı almışken biz, şahsi menfaat, makam-mevki  peşinde koşabilir miyiz? Teferruat bunlar.

HAİN İLAN EDİYORLAR

Bizim elimizde şu anda Türkiye’yi refaha çıkaracak, düze çıkaracak dünyaya kendimizi doğru düzgün anlatmamızı sağlayacak, göğsümüzü gere gere uluslararası meslek örgütlerinde ‘Biz bunları yaptık’ dememizi sağlayacak, hakikaten gazeteciyse kişi tahliye olmasını sağlayacak, hakikaten düşüncesi sebebiyle içerideyse onu derhal tahliye ettirecek bir düzenleme var. Bu düzenlemenin çıkması için, 82 milyon insanımız için çırpınıyoruz. Reform içinde bunlar var. Ama arkadaş bunu okumuyor ki. Bilgi sahibi değil ama maşallah her konuda fikri var. Üstelik kendinden azıcık farklı düşüneni de hain ilan ediyor. Anlamadan dinlemeden birbirimizi kırmayalım.

NEREDE YAPARSAN YAP

Ben, yargı yılı açılışının  Türkiye Barolar Birliği’nde yapılmasını önermiştim. Belki bir gün TBB’de yapılır. Öbür taraftan da diyorsunuz ki yargı bağımsızlığına ilişkin anayasal sorun var. Ben de söylüyorum bunu. Yargı bağımsızlığına ilişkin düzeltmemiz gereken anayasa hükümleri var. Peki biz bunları düzeltmeden açılışı otelde yapsan ne olur, o binada yapsan ne olur? Bunları düzelttikten sonra da nerede yaparsan yap töreni. Önemli olan Anayasa’daki düzenlemeyi, yargı bağımsızlığını tereddütsüz güvence altına alacak hale getirmek.

“Külliyeye gitti komutaya girdi” diyen çok. Peki ben de diyorum ki siz her elinizi sıktığınızın emrine mi giriyorsunuz? Vah vah. O zaman siz evinizden hiç çıkmayın. Kendinizi inzivaya çekin. Kimseyle görüşmeyin. Çünkü maazallah birinin elini sıkarsınız emrine girersiniz. Türkiye’nin normalleşmesi sürecinde Cumhurbaşkanı da, biz de bir adım attık. Türkiye’yi hep birlikte normalleştirmek ve artık bu sorunları aşıp önümüze bakmak zorundayız.

Tecrübeye erişmemiş hakimle adalet dağıtmaya çalışıyoruz


Aşağıdan gelen hukukçu kalitesi artmaya başlayacak. Sınav sayesinde biz avukat, hakim, savcı adaylığına başvuranların Türkiye’nin en iyileri olmasını sağlayacağız. Hakim-savcı yardımcılığı kurumu geliyor. Bugün Türkiye’nin sorunu 2-2.5 yıllık kıdemdeki hakimlerle ilk derecede adalet dağıtmaya çalışıyor olmamız. Hayatında çek defteri görmemiş, hayatında kira sözleşmesi yapmamış, aile henüz kurmamış ticarete ilişkin hiçbir fikri olmayan, insanların hatalarını, kusurlarını, iyi yönlerini çok katı değerlendiren, iyiliği belki abartan kötülüğü de aynı şekilde abartan, insanı henüz tanıyacak tecrübeye erişmemiş olan hakimlerimizle biz adalet dağıtmaya çalışıyoruz. Adalet işi biraz da tecrübe işidir. Bunu da sağlayacağız.

Şunu görüyoruz; Türkiye’nin en etkili sivil toplum kuruluşu olan barolar da ikiye bölündü. Önümüzdeki süreçte onları da zor günler bekliyor.