Erdoğan “sigara zararlı dedi” diye birileri neredeyse sigaraya başlayacak!
Erdoğan “sezeryanla doğum zararlı dedi” diye birileri normal doğum yapmayacak!
Erdoğan’a yönelik diye 15 Temmuz FETÖ darbesine “kurgu” diyenler bile oldu!
Baksanıza... Venezuela konusunu bile Erdoğan üzerinden tartışıyor kimileri!
Ne böyle siyaset ne de böyle tartışma olur...
Erdoğan’ın “iyi” yaptığına “iyi”...
Erdoğan’ın “kötü” yaptığına “kötü”...
Demezseniz inandırıcılığınızı kaybedersiniz!
Gerçekle bağınızı koparırsınız...
Duygunuz aklınızı köreltir...
Şunu demek istiyorum:
Türkiye’ye yıllarca ne dedi parmağını sallayarak ABD:
- Haşhaş dikmeyeceksiniz!
Sanki dünyaya afyonu biz ihraç ediyorduk...
- Tütün dikmeyeceksiniz!
Sanki dünyayı sigaraya biz alıştırdık...
O parmak şeker pancarı için de kalktı. Önce, “şeker pancarı üretimini azaltın” dedi. Birden yok edilemeyeceğini biliyordu. Ardından...
-  “Şeker fabrikalarını özelleştirin” dedi.
- “Şeker pancarının fiyatını serbest piyasa belirleyecek” dedi. (“Piyasa” dedikleri, uluslararası şeker ticaretini belirleyen Londra Borsası!)
- “Şeker pancarı maliyetli, siz ihtiyaç duyduğunuzu nişasta bazlı şeker ile giderirsiniz” dedi.
Bülent Ecevit başbakanlığında DSP-MHP-ANAP hükümeti 18 Aralık 2000 tarihli IMF niyet mektubunda, şeker pancarının fiyatına, üretim miktarına, işlendiği fabrikalara ilişkin sözler verdi.
Tarih: 4 Nisan 2001.
Kemal Derviş “ayağının tozuyla” 4634 sayılı “Şeker Kanunu” çıkarttı.
Türkiye’yi “nişasta bazlı şekere” mâhkum ettiler.
Resmi açıklamaları şöyle oldu: “Şeker pancarı üretiminden kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle nişasta bazlı şekere ihtiyaç hasıl olmuştur!” Tabii ki yalandı!
Yasadan çok önce ABD küresel devi Cargill nişasta bazlı şeker üretmek için ülkemizde çalışmalara başlamıştı...
Sadece Cargill değil...
Nişasta bazlı şeker üretmek için; İngiliz Tate & Lyle PLC ve ABD’li ADM ortaklı Amylum ve Cargill-Türk ortaklığı PNS Pendik Nişasta gibi beş şirkete üretim izni verildi.

Bedene ne yapıyor


Bugün Türkiye nüfusunun neredeyse üçte biri şeker hastası!
Bu sayı çığ gibi artıyor. Başlıca faktörü endüstriyel- kimyasal gıda terörü.
Nişasta bazlı şeker vücuda ne yapıyor basitçe izah edeyim:
- Yediğiniz (ekmek, makarna, pirinç gibi) karbonhidratlar, glikoz/şeker oluşturulmak üzere bağırsakta sindirilir...
- Oluşan glikoz/şeker kan yoluyla tüm vücuda taşınır ve enerjiye dönüştürülmek üzere (kas, yağ, karaciğer) hücrelerine alınır...
- Bundan sonra görev midenin arkasında bulunan pankreasa düşer; salgıladığı insülin hormonuyla hücreye alınan glikozu denetler...
- Görevi glikozu daha sonra yakıt olarak kullanacağı karaciğer hücrelerine iletmek olan insilün, metobolizmanın en önemli görevlisidir. Glikoz seviyesinin aşırı yükselmesine engel olmaya çalışır...
- Sağlıklı hücrelerin insilün hassasiyeti yüksektir. Ancak (kimyasal yiyecekler, nişasta bazlı şeker) insülinin kafasını karıştırır; seviyesi tavan yapar...
- Bu kez (kas, yağ, karaciğer) hücreleri kendini korumak için insüline duyarsızlaşır; kandaki glikozu bünyelerine almaz...
- Pankreas panikler ve daha fazla insilün sağlayarak tepki verir. Şeker hastalarının bu nedenle kanlarındaki şeker oranı yüksektir. Zira vücutları şekeri enerji olarak depolanacakları hücrelere ulaştıramazlar!
Vücuttaki olağanüstü bu durum sadece diyabet/şeker hastalığı yapmaz; bedende saymakla bitmeyecek hasarlara yol açar. Sürekli şişkinlikten aşırı gaz çıkarmaya, gut hastalığından şişmanlığa, sinir asabiyetlerinden körlüğe, kalp rahatsızlığından alzheimera, pankreas kanserinden astıma kadar birçok sağlık bozukluğunun sebebi budur...

Umarım arkası gelir


Nişasta bazlı şeker ucuza mal edildiği için ekonomik. Üstelik raf ömrü uzun.
Bu sebeple üreticiler neredeyse her gıda ürününe katıyor.
Baklavamız bile baklava değil artık...
Sahlebimiz bile sahlep değil artık...
Saymakla bitmez.
Avrupa’da kişi başı nişasta bazlı şeker tüketimi 1-1.5 kilo...
Türkiye’de ise 6 kilo civarında! Durumun vahametini düşünün! Beynimiz doymak bilmez şeker bağımlısı yaptılar!
Önceki gün Erdoğan dedi ki:
“Nişasta bazlı şeker kotalarıyla ilgili bir müjdeyi açıklamak istiyorum. 2001 yılında yayımlanan şeker kotaları yüzde 10 olarak belirlenmişti. Biz bunu geçtiğimiz yıl yüzde 5’e düşürmüştük, şimdi de yüzde 2.5’e indiriyoruz. Böylece milletimizin nişasta bazlı şeker kullanımı düşürmüş oluyoruz.”
Diyebilirsiniz ki: “Bunca yıldır aklı başına yeni mi geldi?”
Erdoğan bu konuda kandırıldığını anladıysa mutlu olurum!
Ben derim ki: “Harika bir karar! Umarım tamamen yasaklarsınız!”
Ben derim ki: “Kaçak üretimlere göz yummayın!”
Ben derim ki: “Mesele sadece nişasta bazlı şeker değil; aspartam gibi ithal yapay tatlandırıcılar konusunda da adım atın, ithalatı durdurun!”
Umarım Erdoğan bu olumlu kararın arkasını da getirir...