Senelerdir...
Bizler ülkemizde sürekli savunma yapıyoruz!
Sürekli birileri itham ediyor...
Sürekli birileri saldırıya geçiyor...
Ve bizler hep savunmadayız!
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Cemil Kılıç, Milli Eğitim Bakanlığı’nda dün sözlü savunma yaptı....
Öğretmenliğe 20 yıl önce 19 Ekim 1999 tarihinde başlayan Cemil Kılıç’ın suçu ne?
- “Din dersleri zorunlu olmasın” diyor.
- “Din dersleri müfredatının hurafelerle dolu olması İslam’ın temel akidelerine aykırı” diyor.
- “Türkiye’de egemen dinsel anlayış, Emevi orijinli yanlış fikir ve inanışları terk edip Muhammedi ve Kur’ani çizgisinde olmalıdır” diyor.
- “İslam ritüeller dini olmaktan ziyade, ahlak ve edep dini olarak anlatılmalıdır” diyor.
- “Hangi din, mezhep, inanış ve felsefi düşünceden olursa olsun bütün insanların temel insan hakları düzleminde birlik, kardeşlik ve barış içinde yaşayacakları bir düzenin kurulması lazımdır” diyor...
Cemil Kılıç sadece öğretmen değil; Eğitim-İş Sendikası yöneticisi. Yasanın verdiği hakla müfredat meselesini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdü.
Hakkında soruşturmalar açıldı. İki kez üst üste kınama cezası aldı. Kademe İlerlemesinin Durdurulması cezası verildi.
Bu yılbaşında görevinden uzaklaştırıldı. Mayıs’ta göreve döndü. Tabii ki görev yeri İstanbul değildi artık; Niğde ili Çamardı İlçesi Eynelli Köyü’ne sürgüne gönderildi.

Suçlu öyle mi


Sendikacı-Öğretmen Cemil Kılıç’ın suçu ne?
- Eğitimcilik yaşamında laikliğe, cumhuriyete, Atatürk devrimlerine ve temel insan haklarına bağlılık göstermek mi?
- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatından Atatürk ve laiklikle ilgili konuların çıkarılmasına şiddetle itiraz etmek mi?
- “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, meczuplar, mensuplar memleketi olamaz” diyen Atatürk’ün rehberlerine inanmak mı? Tarikat ve cemaatlere karşı laik cumhuriyeti savunmak mı?
- Öğrencilerine nutuk okutmak mı?
- Öğrencilerine sınavlarda Gençliğe Hitabe ve yasaklanan Andımız sorusunu yöneltmek mi?
- Atatürkçü Düşünce Derneği İstanbul Fatih Şubesi kurucusu olması mı?
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ulusal bayramlardaki duyarsızlığını eleştirmek mi?
Demek... 10 Kasım, 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim, 30 Ağustos ve 18 Mart’ta camilerde hutbe okunmamasını yahut okunan hutbelerde Atatürk adının sansürlenmesini tenkit eden Cemil Kılıç suçlu öyle mi?
Demek... Fesli Kadir’i Atatürk’ün ölüm yıldönümü gününde ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı eleştiren Cemil Kılıç suçlu öyle mi?
Demek... Diyanet’in parti bürosuna dönüşmesinin, siyasal parti gibi politik içerikli vaazlar vermesinin, hutbeler okutmasının Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne zarar vereceğini söyleyen Cemil Kılıç suçlu öyle mi?
Biz hep savunmadayız...

Hiç şaşırmam


Biri... “Atatürk” desin...
Biri... “Laiklik desin...
Biri... “Cumhuriyet değerleri” desin...
Biri... “Aydınlık İslam” desin...
Biri... “Hurafeler dinimizi esir aldı” desin...
Hiç sekmez... Her daim olduğu gibi “dini tekelinde sanan” bir paçavra gazete sizi hedef yapar!
Yayınlarıyla Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday’ı öldürtenler...
Yayınlarıyla Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’i katlettirenler...
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun hakkında kışkırtıcı yayın yapanlar...
Provokatif yayınlarıyla Sivas Madımak’ta insanları yaktıranlar...
Yine ortaya çıktı: Yeni hedefleri Cemil Kılıç!
12 kitap yazarsınız...
Master-doktora yaparsınız...
Ve hep savunmada bırakılırsınız.
Hiç değişmez bu; Konya’da Öğretmen Sabahattin Ali de, ihbar üzerine başlayan kovuşturmalar, hapisler sonunda Bulgar sınırındaki bir ağaç dibinde öldürülmedi mi?
Namlunun ucunda hep biz varız; sadece adımız farklı; bazen “Sabahattin”, bazen “Cemil”...Hep savunmadayız.
Ne dersek diyelim hep suçluyuz; çünkü Atatürkçüyüz...
Bakalım...
Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, Türkiye’ye, Cumhuriyet değerlerine ve laikliğe yakışır bir karar verecek mi?
Öğretmenlikten kovulma kararına hiç şaşırmam: Cahilliğin, vasatlığın, kalitesizliğin iktidarı var bu ülkede.