Tespit 1)
Önce Hacire Ana...
Sonra Fevziye Ana...
Ardından Ayşegül Ana...
Çocuklarının dağa kaçı­rılmasını protesto etmek için Diyarbakır HDP binası önünde oturma eyleminde­ler...
Tespit 2)
Sivas Kongresi’nin yü­züncü yılı söylevlerle kut­landı; politikacılar kongre üzerine bolca süslü laf­lar etti. Güzel...
Ancak. Kongrenin anla­mının/içeriğinin tam kav­ranmadığını düşünüyorum. Konu salt yüz yıl önceki kongreyi demeçlerle anmak olmamalı; bugüne bıraktığı mirasın farkında olunmalı...
Mesele mühimdir:
Kimse, “siyasetçilik oyu­nu” oynamasın!
Kimse, “yüzüncü yıl kut­lamasında şöyle bir görüntü verip, iki laf edip günü kur­tarayım” diye düşünmesin!
Kimse, bizi kandıracağını sanmasın!
Yüz yıl sonra Sivas Kong­resi ülkemize hâlâ ayna tu­tuyor:
Sen kimden yana­sın? Bak arkadaş sözüm sana:
- PKK-PYD’yi onaylar­san...
- Kandil’e gülücük yollar­san...
- ABD’nin gölgesine sığı­narak “51. eyaleti” kuraca­ğını sanırsan...
- “Türkiye halkları” diye konuşursan...
Sivas Kongresi’ni hiç an­lamamışsın demektir!
Emperyalizmin, yüz yıl önceki stratejilerini bugün de hayata geçirmek istediği­ni görmüyor musun:
- Dün İngilizler vardı; bugün Amerikalılar var.
- Dün istihbarat örgütü MI6 vardı; bugün CIA var.
- Dün İngiliz yüksek komiserleri vardı; bugün ABD’nin özel temsilcile­ri var.
- Dün İngiliz emperyaliz­me bağlı “Kürdistan Manda­sı” kurmak isteyenler vardı; bugün ABD emperyalizmi­ne bağlı “Kürdistan Manda­sı” kurmak isteyenler var.
Sen! Sivas Kongresi’ni bu bağlamından koparamaz­sınız.
Kongre yüz yıl önce zorlu oyunu bozdu emperyaliz­mi yendi!
Ya bugün?
Senin tavrın ne bugün olanlara?
Lafta olmaz bu işler...

İstihbarat belgeleri


Evet arkadaş özellikle politika yapıyorsan, yüz yıl önce bağımsızlık tohumlarının atıldığı Sivas Kongresi’ni kavramalısın...
Bugün Güneydoğu Türkiye ve Kuzey Suriye’de ne yaşanıyorsa, aynen dün de yaşandı.
Kukla oynatıcılar o gün de vardı. Tek örnek yeter:
Tarih: 12 Mart 1919.
Siyasi Baş Komiser Albay A. T. Wilson, İngiliz himayesinde “Birleşik Kürdistan” kurulmasıyla ilgili girişimlerde bulunması için İstihbaratçı Yüzbaşı Noel’in, Osmanlı Güneydoğusu’na gönderilmesini Londra’ya önerdi. Kabul gördü.
Yüzbaşı Noel’in gönderilme sebebi salt Kürtçe bilmesi değildi; İngilizler bölgeyi Mısır Genelkurmayı’nın emrine vermişti; yani Doğu’yu masa başında çoktan parçalamışlardı! Amaç, İngiltere himayesinde bir “Kürdistan” kurulmasıydı. Bu hedefin önünde Mustafa Kemal vardı.
İngilizler, mücadele bayrağı açan Mustafa Kemal’i İstanbul’a geri getirtemeyince Yüzbaşı Noel’i sahaya sürdü:
İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri A. Calthorpe, Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği raporunda şöyle dedi:
- “Kürtler henüz Mustafa Kemal’e karşı ayaklanmadı. Noel’in bunu başaracağından emin.”
Kimdi bu Noel? İngiliz Hint Ordusu’nda görev yapan Edward Noel, Orta Asya’daki Tatarları, Bolşevik devrimine karşı ayaklandırmayı başaramayınca Osmanlı’ya gönderildi. Bu kez Kürtleri isyana teşvik edecekti...
Calthorpe, Londra’daki Curzon’a bu kez şu gizli raporu gönderdi:
“Noel, ‘Kürt şefleriyle görüş birliğine varılırsa bundan büyük faydalar sağlayacağını’ söylüyor. Bunlar İstanbul’da Abdülkadir ve Bedirhan ve daha az önemli bazı kişilerdir. Bunlar, şüphe uyandırmamak için Noel’den ayrı olarak Kürt bölgesine gidecekler...”

İki yüzlüler


Hedefleri değişmedi emperyalizmin; bugün de sürüyor. Ellerinin altında “kuklaları” var.
- Dün emperyalist başkentlerinde “bizi kullanın” diyen Kürt Şerif Paşalar vardı; bugün bu işi PKK-PYD temsilcilikleri yapıyor...
- Dün İngilizlerin kışkırttığı Koçgiri Ayaklanması vardı; bugün ABD’nin her türlü desteği verdiği PKK-PYD şiddeti var.
- Dün el altından faaliyet içindeki Kürt Teali Cemiyetleri vardı; bugün parti, dernek, enstitü adı altında bu politikaları sürdürmek isteyen ikiyüzlüler var. (Kürt Teali Cemiyeti’nin kurucuları iki türlü mühür kullanıyordu: Türkçe mühürde, “Kürt Teali Cemiyeti”, Fransızca mühürde “Autonomie du Kurdistan” yazılı idi!)
- Dün bu “açılım politikaları” benimseyen Şeyhülislam Haydarizade İbrahim Efendi gibi devlet görevlileri vardı; bugün de benzerleri var...
Uzatmayayım.
Ve fakat:
Namuslu, kahraman, vatansever Kürtler de vardı. Onların da desteğiyle Mustafa Kemal emperyalizmi yendi.
Bugün Sivas Kongresi’ni savunmak demek, Diyarbakır’daki Kürt anaların yanında olmak demektir. Sivas Kongresi’nin yolumuzu aydınlatan ışığı budur; ötesi sadece laf-ı güzaftır.