2023 Vizyon Hedefleri, eğitimde çift başlılığı görünmez kılmıyor. Atatürk’ün, “Efendiler ve ey millet biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakikatli tarikat, medeniyet tarikatıdır” sözünü, eğitimcilerden çok siyasetçiler özümsemelidir. Neden mi? Çünkü, medeniyet tarikatı ancak çağdaş eğitim verebilen ulus devletlerin parlamenter sistemlerinin devamlılığının sigortasıdır.

BİR TEK SEN VARSIN

Cumhuriyet devrimlerinin temelindeki taşıyıcı iki kolon, eğitim ve hukuktur. Atatürk’ün sözünü ettiği bu tarikatın kilit noktasında ise öğretmenler var. Ordular kumandanı Atatürk işte tam da bu nedenle öğretmen ders anlatırken sınıfa girmez ve kürsüsüne asla oturmazdı. Öğretmenin kürsü dokunulmazlığı, bugünlerde her alana hakim olma arzusundaki siyaset kurumunca kuşatıldı. İmamlar, cemaatler, tarikatlar, dokunulmaz vakıflar, ‘bir tek sen’ denilen sendikalar, Cumhuriyet öğretmenlerini şamar oğlanına çevirdi. Milli Eğitim Temel Kanunu, hükmen yürürlükte olsa da sınıfta ders verenler fiilen yer değiştirdi.

DEĞERSİZLEŞTİREN DAYATMA

Eğitimdeki ulusal hedefi, ‘medeniyet inşası’ diye tanımlayan Bakan Ziya Selçuk, eleştirel düşünen, iletişimi yüksek,  girişimci, öğrenmeye açık, yapıcı, öz güvenli, sorumluluk alan, mutlu nesil hedefinden söz ediyor.
İdealize edilen bu nesli kimin yetiştireceği sorgulandığında karşınıza, ‘değerler eğitimi’ diye soyut bir kavram çıkıyor. Tartışma kültüründen doğmayan, toplumsal mutabakatın olmadığı değerler eğitimini, öğretmenler dayatma eğitimi olarak görüyor.

ŞATAFAT KİN KUSUYOR

Değişim, ilerleme söylemleri tarih, sanat, dil, edebiyat, tiyatro ve entelektüel derinliğinin artması olarak toplumda karşılık bulmuyor. Şatafatlı partiler, ‘cinsel ilişki sırasında şeyhini düşün çocuk ahlaklı olsun’ diyebilen akademik seviye, eğitim sistemindeki sığlaşmayı böğüre böğüre kusuyor. Siyasetçisi, eğitimcisi, öğretmeni, sendikacısı bu seviye karşısında endişeyle, “Eğitim eğer MEB’e bağlıysa şalvarlı sarıklı tarikat şeyhlerinin, vakıfların okullarda işi ne?” diye soruyor.

ÇOCUKLAR ÇOCUK DOĞURUYOR

İstanbul’un ortasında harem selamlık eğitim başladıysa, kadın öğretmenlere, kadın vaize mahrem/namahrem eğitimi veriyorsa, toplumsal cinsiyet eşitliği dersi cemaatler karşı diye kaldırıldıysa, okul çağındaki 482 bin 908 kız çocuğu devlet izniyle evlendiriliyorsa, 142 bin 298’i çocuk yaşta çocuk doğuruyorsa, Hrant Dink’in deyimiyle; ‘Ders kitaplarında, Ali topu hâlâ Agop’a atmıyor’ ise eşitlikçi, çağdaş, ilerici eğitim inşasında öğretmenler ve imamlar bu fotoğrafın neresinde? Çok iyi düşünülmelidir.