Profesör, ‘Hayatını, eğitime adamış biriyim. Uykularım kaçıyor’ diyerek kürsüye çıktı. ‘Araştırma, sorgulama, akıl ve kalp için buradayız” diye söze başladı. Eğitimde, sistematik sistemsizlikten, herkesten çok şikayetçiydi. Dünyada, başka bir rekabet, anlayış, yarış, bilim ve teknoloji olduğunu anlatıp, “Bu çağ için eğitimde, bizim de bir şey yapmamız lazım. Hatta, bir şey yapmanın ötesinde, eğitimde kıyameti koparmamız lazım” diyordu.

İHTİYACIMIZ SİVRİ AKIL

Necip Fazıl’ın, ‘Deli gömleklerini yakın’ sözünü hatırlatan profesör, “Sadece gelecek için değil, şimdi için de bir şey yapılmalı. Eğitim, geleceğe hazırlamak değil, çocukları şimdiye uyandırmaktır. Şimdiye uyanmazsanız, gelecek tasavvurunuz olamaz. Bu toplum, Katip Çelebi’den beri, 1610’dan beri arıyor. Artık bulalım. Ezberi ve taklidi bırakalım. Ortak akıldan uzaklaşıp, ezberleri bozalım. 20 kişinin 18’inin, ortak karar kıldığı bir ortak akıl, bizim problemimizi çözmez. Derdimiz öyle büyük, problemimiz öyle devasa ki;  Bizim, sivri akıllara ihtiyacımız var” diyen profesör, dikkatle dinleniyordu.

BAYAT MÜFREDAT SORGULANSIN

Eğitimdeki, kırılma noktalarını tek tek sıralayan profesör  konuşmasını; “Her çocuğun müfredatı kendi içinde saklıdır. Çocuklara verilen, propagandist, hayattan uzak ve bayat müfredatlar sorgulanmalı. Eğitim ve zorunluluk, kelimelerini yan yana getirenlere, ‘dur’ diyelim. Kavramları yeniden sorgulayalım. Gerçekçi bir amaç, sağlam bir metot ortaya konulsun. Gelin, hep beraber bu ülkeyi aklın, bilimin merkezi yapalım” diyerek sözlerini tamamlayacaktı.

EYLÜL’DE YAPRAK DÖKÜMÜ

Türkiye’de ilk kez yapılan, ‘2023’e Doğru Türkiye Eğitim Sistemi Bulma Konferansı’ydı. Sivil toplum temsilcileri ve sendikacılar, profesörü dakikalarca alkışladı. Cumhuriyet’in 100. Kuruluş Yıldönümü Eğitim 2023 Vizyon Hedefleri, belirleniyordu. 2019 Eylül’ünde yayımlanacak Sayıştay 2019 MEB Denetim Raporu’ndan tam bir yıl önce 2018 yılı Eylül ayıydı. Raporu yayımlandığında MEB 2023 Vizyon Hedefleri, parasızlıktan askıya alınacaktı.

SÜRECE KALP DAYANMAZ

“Öğretmenlere sahip çıkalım ki; Çocuklarımız, onların vesilesiyle özgür akla koşsunlar” diyen profesör, 1 yıl sonra yine kürsüdeydi. 3600 ek gösterge ve taşradaki öğretmene bin TL maaş farkını da içeren, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, bütçe sıkıntısından TBMM’ye gelemeyeceğini açıkladı. ‘Akıl için, kalp için buradayız’ diyen bu profesör, Bakan Ziya Selçuk’tan başkası değildi. Sayıştay, deli gömleğini yaktı. Gerçek, tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Eğitimci profesör, bu hantallığın elbette tek sorumlusu değildi. Uykularını kaçıran, eğitim sistemsizliği  şimdi belki de kalbini sıkıştırıyordur.