Dünyada, toplumlar için en değerli sermaye iyi eğitim almış insan birikimidir. BM bu nedenle eğitim ve kalkınma ilişkisini, ‘İnsan Sermayesi Endeksi’yle ölçüyor. Doğan her çocuğun sağlıklı yaşama ve 18 yaşına kadar okulda kalma süresi bu endeksi belirliyor. Türkiye son endekste, 157 ülke arasında 59’uncu sıradaydı.

ALİ 3 YIL BOŞ OTURMUŞ!

Türkiye’de doğan Ali’nin okulda kalma süresi 12.1 yıl, Singapur’da aynı gün doğan Lee ise okulda 13.9 yıl kalıyordu. Bu sürede öğrendikleri, PISA ve TIMSS gibi yeterlilik testleriyle ölçüldü. Ali, eksik verilen eğitimiyle aslında okulda 8.9 yıl verimli zaman geçirirken, 3 yıl boş boş  oturtulmuştu. Bu durum, Türkiye’yi BM İnsan Sermayesi Endeksi’nde bölgeler sınıflamasının altına indirdi. Okulda,13.9 yılı dolu geçiren Lee ise ülkesinin, ‘İnsan Sermaye Endeksini’ yükseltti. Türk eğitim sisteminde, gün geçtikçe artan dogmatik ve kaderci yapı, Türkiye’yi 2040’lı yıllarda mutlu insanlar ülkesi olmaktan uzaklaştırıyor.

DÜYUN-U UMUMİYE’DEKİ ZEKA

Türkiye’de bu eğitim sistemine rağmen, bazı Aliler ve Ayşeler bırakın 3 yılını 3 dakikasını bile boş geçirmiyordu. Osmanlı’nın, dünyaya mali borçlarını ödemek için kurduğu Düyun-u Umumiye binasındaki İstanbul Erkek Lisesi’nde okuyan üstün zekalı
gençler... İşte onlar ülkenin gerçek hazinesidir. Türkiye, uluslararası bütün eğitim ölçümlerinden zayıf karne alırken, bu süper beyinlerini de elinden kaçırıyor. 135 yıllık tarihlerinde bu gençlerin ilk kez yüzde 52.6’sı lisans eğitimi için yurtdışına gitti.

ÇAD’LATAN TEZATLAR

İstanbul Erkek Liseliler, Türk üniversitelerinde son 10 yıldır artan kötü gidişi herkesten önce gördü. Bireysel Gelişmişlik Endekslerinin kırılmasına izin vermedi. Gittikleri ülkelerde dünyanın en iyi üniversiteleri vardı. ABD’de 34, Almanya’da 5, Kanada’da 4,  Fransa’da 5 ve İngiltere’den 7 üniversite ilk 100’e girdi. Kalmaları istenilen Türkiye’de ise biri bile ilk 100’de hatta ilk 500’de yoktu. Dünyanın en iyi üniversiteleri Harvard, MIT, Oxford ise lise biter bitmez onları havada kaptı. YÖK hâlâ Suriye, Afganistan, Uganda, Çad, Nijerya gibi ülkelerden 179 bin yabancı uyruklu öğrenciyi Türkiye’ye getirmekle övünüyor.

ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLARI

Türkiye’nin, niteliksiz üniversite gerçeğiyle yüzleşilmelidir. Bu yüzleşmede iyi eğitim almış bireylerin ülkeleri için önemini anlatmak amacıyla Atatürk’ün söylediği, “Biz Çanakkale’de bir Darülfünun gömdük” sözleri unutulmamalı. 1918’de tüm öğrencilerini Çanakkale’de şehit veren, ‘Sarı Siyahlılar’ bu ülkenin sıradan çocukları değildir. Beyin takımı göç ederken, ‘Kaçıyorlar’ gibi milliyetçi söylemlerle meselenin üstü örtülemez. Ulusal bir zeka ve beka sorunu var. Atatürk’ün çocukları, 1 asır önce olduğu gibi ülkenin kurtuluşu için yine ölümüne sorumluluk alacaktır.