Demokrasi kültürü ve modern toplumun en önemli yapı taşlarından biri özerk üniversitelerdir. Ortaçağ Avrupsı’ndan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze, bilim insanları, toplumların öğretilmiş çaresizlikleriyle savaştı. İnsanlık tarihinde, kralların dahi önlerinde eğildiği, ayrıcalıklı bir sınıf olmalarını, bilimin gücüne borçlular.

1.5 ASIRLIK BİRİKİM ÇÖKÜYOR

Bu topraklarda, günümüzdeki yükseköğretim yapısına en yakın ilk üniversite, 1863’de kurulan Dar-ül Fünun yani fenler eviydi. 1933’teki yangında kül olmadan çok daha önce düşünme, sorgulama, üretme, eleştirme kabiliyeti zayıflığıyla yok hükmündeydi. Mekteb-i Mülkiye, Mektebi Sultaniler, yükseköğretim tarihimizi, 1.5 asırlık tarihi geçmişine taşıyordu. Özgür düşünce, siyaset, hukuk, insan hakları gibi sorgulamalarda üniversitelerin Altın Çağı’nı, 68 Kuşağı yaşayacaktı. YÖK, 1980 İhtilali’yle kurulunca kırılma, başladı. Bilimsel özerkliğin tartışıldığı, anti-demokratik değişime, YÖK Başkanı Yekta Saraç da dahil, herkes karşıydı. Gücünü, yüzyıllarca bilimden alan akademisyenlerse sustu.

30 ÜNİVERSİTE KAPANABİLİR 

1990’larda yeni dönüm noktası, vakıf üniversiteleri oldu. 2000’lli yıllarda, ‘Üniversiteler, şehirleri kalkındıracak’ teorisi derin bir fay hattı oluşturdu. Sayıları, bir anda 73’ten 207’ye çıktı. Uluslararası başarılarıyla, AR-GE’siyle  ülkenin yüzakı olanlar da, bilime, tek kuruş harcamayanları da var. YÖK Başkanı Yekta Saraç, bunu görünür kıldı. Üniversitelerdeki deformasyon, ülkenin en anti- demokratik yapısı YÖK’ü, şeffaflaşmaya itti. Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2019 Raporu, tüm çıplaklığıyla yayımlandı. 30 üniversite her an batabilirdi. Üstelik, hepsinin birer de devlet üniversitesi hamisi var. Sorun, 60 üniversiteyi ilgilendiriyor. Sistemdeki, 3 üniversiteden biri, sürecin parçası oldu.

DENETİMLER 24 EKİM’DE...

YÖK, 1 ay sürecek denetime 24 Ekim’de başlıyor. Hesaplar, didik didik edilecek. Vakfı yabancı şirketlere devredenler, üniversitelerini kiralayanlar, ARGE bütçelerini reklama harcayanlar yandı. Yazılı uyarılacaklar. Yeni bölüm kurma talepleri, askıya alınacak. Öğrenci kontenjanları, kısıtlanacak. Yine de düzeltmeyenlerin, eğitimi durdurulacak. Son hamlede, üniversiteler kapatılacak.

PROFESÖRLER İŞSİZ KALACAK

‘Özel Üniversite’ statüsü, bir alternatif. Anayasa değişikliği yani muhalefetin desteği gerekiyor. Ankara, sıcak bakmıyor. Üniversitelerle şehirlerin kalkınacağı teorisi çöktü. 2020 yılı Ocak ayında raporlar çıkacak. Yükseköğretim’deki kamburun tepesinde, yalnızca niteliksizliğin önünü açan, siyaset kurumu yok. Bilimin gücü yerine, siyasetin gücünü seçip, suskunluklarıyla süreci destekleyen, demokratik katılıma güç vermeyen, bilim insanları da var. Üniversiteler batma, profesörler her an işsiz kalma korkusuyla, fay hattı üstünde kurulu kürsülerde bir süre daha ders vermeye devam edecek.