Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı “Ormancılık Günü” ile bir tutmasına yönelik tepkiler artarak sürüyor.
Başkan Aktaş daha önce de, dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet, FETÖ’nün hedefi olan “Gandi Ödüllü” değerli bilim insanımız  Prof.Türkan Saylan, teröristlerin saldırısı sonucu hayatını kaybeden  araştırmacı gazeteciliğin Türkiye’deki ilk ismi Uğur Mumcu ve terör şehidi saygın akademisyen Prof.Bahriye Üçok için, “Devlete ve bayrağa savaş açmış kişiler” demiş, ancak tepkiler üzerine özür dilemek zorunda kalmıştkı.
Bu yazıyı kaleme almadan önce, Aktaş’ın 30 Ağustos konusunda yanlış anlaşıldığına yönelik “özür” niteliğinde bir açıklama yapıp yapmadığını araştırdım. Sosyal medya hesabında (Twitter) bir mesaj bulamadım. Yerel medyaya yaptığı konuşmalarda da sözlerinin çarpıtıldığını belirtip, dini ve milli bayramlarımızdan gurur duyduğunu söylemiş ama, “Bir yanlış anlaşılma olduysa özür dilerim” dememiş!...

★★★

Öncelikle şunu belirteyim. Alinur Aktaş, Bursa’daki seçimi, propaganda döneminde CHP’nin İnegöl’e yüklenmemesi nedeniyle kıl payı kazandı. Şehir merkezinde ise kaybetti! Çünkü Prof. Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’de yaptığı gibi Nilüfer İlçesi’ni “Herkesin ölmeden önce mutlaka görmesi gereken modern bir kültür, turizm, spor ve eğitim” kenti haline getiren başarılı Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in açık ara gerisine düştü!..

★★★

Gelelim Zafer Bayramı’nda toplu taşıma araçlarının ücretsiz yapılmasını isteyen Belediye Meclisi Üyelerine Aktaş’ın “30 Ağustos, halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir” anlamına gelen sözlerine...
Önce Büyük Zafer’in kazanıldığı Dumlupınar’a gidelim ve ziyaret eden herkesin 8 yaşındaki şehit yavrularımızın mezar taşlarını gördükten sonra hüngür hüngür ağladıkları şehitlikteki bir anıtın önünde durup, üzerindeki kitabeyi okuyalım:
“Bu anıt, oğlu Mehmet 8 yaşında iken, 1912 yılında, Balkan Savaşı’na katılıp Galiçya, Hicaz, Yemen, Kafkasya Savaşları’nda cepheden cepheye 11 yıl koşarak çarpışan, Doğu Cephesi’nde Kurtuluş Savaşı’na katılan ve Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde, 19 yaşındaki Alay Sancaktarı oğlu ile karşılaştıktan sonra, 31 Ağustos günü şehit düşen Çetmili Kara Ali Çavuş’un muhteşem destanıdır.
Oğlu kahraman Onbaşı Mehmet de, 9 Eylül’de İzmir’e giren birliğin başında şehit olmuştur.
Yüce kahramanları minnet ve şükranla anıyoruz...”

★★★

Durun daha bitmedi... Dumlupınar’ın Fahri Hemşerisi seçilme onurunu yaşayan bir Kuvayı Milliyeci olarak şiirimizin büyük ustası Nazım’ın “Kuvayı Milliye Destanı”ndaki eşsiz dizelerini bir kez daha okumamız gerektiğine inanıyorum:
“...Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri
çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun
başına kadar,eğildi, durdu.
Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan
bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı...”

★★★

Şimdi de sözü, Milli Mücadele ve Atatürk’ü en iyi anlatan yazarlardan Falih Rıfkı Atay’a bırakıp, her seferinde tüylerimi diken diken eden şu müthiş tespiti hatırlayalım:
“Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz...”

★★★

Milletin topyekun direnmesiyle, 30 Ağustos’ta, herkesin bayramı olan o muhteşem zafer kazanılmasa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmaz, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı’nın adı da Alinur Aktaş olmazdı!..