Bilinen fıkrayı hatırlatmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Yolcular kendilerini terminalden getiren otobüsten inmişler, sırayla uçağa giriyorlar.
O sırada pilotları taşıyan servis arabası uçağa yanaşıyor. Ama o da ne?..
Araçtan çıkan kaptan pilotun elinde bir beyaz baston, kolunda üç noktalı bant, ona yaslanarak yürüyen yardımcı pilotun yanında da bir köpek!..
Köpeğin yol göstericiliğinde sağa sola çarparak ilerliyorlar uçağa!..
Yolcular bunun gizli kamera şakası olacağını düşünerek fazla önemsemiyor ve yerlerini alıyorlar.

★★★

Hazırlıklar, uçuş öncesi gereken anonslar yapıldıktan sonra uçak pistte hızla ilerliyor.
Hızlanıyor, hızlanıyor ama burnu bir türlü havaya kalkmıyor!
Endişe içinde dışarıya bakan yolcular pistin sonuna yaklaştıklarını görünce, çığlıklar atmaya başlıyorlar.
Haykırışları duyan kaptan levyeyi çekerek tekerlekleri yerden kesiyor.
Uçak yükselirken derin bir oh çekiyor ve yardımcısına dönüp;
“Biliyor musun? Bir gün çığlık atmakta gecikecekler ve hep birlikte geberip gideceğiz’’ diyor!..

★★★

Günümüz Türkiye’sinde siyasi görüşü ne olursa olsun hep birlikte çığlık atmamızı gerektiren o kadar çok şey var ki!...
Ama çoğumuz ya adam sendecilikten “Allahından bulsun” diyerek geçiştirmeyi, ya da “Başıma bir iş gelmesin” düşuncesiyle suskun kalmayı tercih ediyoruz.

★★★

Örneğin mazbatası elinden alınan İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yapılanlar:
İftira, kumpas, tuzak, yalan, montaj, kul hakkı yeme, algı operasyonu... Yani adamı itibarsızlaştırmak için her türlü kötülük yöntemi deneniyor.
Amaç İstanbul’un yönetimini ona vermeyip Türkiye’nin 1 numaralı rant üretim merkezini ne pahasına olursa olsun ellerinde tutabilmek!..

★★★

İmamoğlu’nu hedef alan insafsız saldırılar Goya’nın meşhur alt yazılı tablosunu hatırlatıyor.
‘El sueno de la razón produce monstruos!..’
Yani; aklın uykusu canavarlar yaratır!..
Ben ‘aklın uykusu’na, ‘vicdanların iflası’nı da ekliyorum!..