Büyük Önder Atatürk’ün heykellerine saldırdılar, okullardan büstlerini kaldırdılar, akla hayale gelmedik iftiralar attılar, sadece ona değil, çok sevdiği annesi başta olmak üzere sülalesine hakaretler yağdırdılar. Ama her şeyini, hatta özgürce nefes alışını bile ona borçlu olduğunu bilen yurttaşlarımızda bir soğuma, uzaklaşma yaratamadıkları gibi, kalplerimizdeki yerini daha da sağlamlaştırdılar. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış yurdumuzu düşman işgalinden kurtaran Gazi’yi tanımayanlarda da onu okuyup anlama arzusu yarattılar. Böylece değerli kardeşim Yılmaz Özdil’in muhteşem eseri Mustafa Kemal’in, yazın tarihimizin en çok satan kitabı olmasını sağladılar. Anıtkabir’e gidenlerin sayısında rekorlar kırdırdılar.

★★★

Bu itibarsızlaştırma çabaları hepimizi üzerken, iddialara göre bazı sorumsuzlar, son dönemde Anıtkabir’e gelenleri geldiklerine pişman edebilecek davranışlar sergilemeye başladılar.
Bu değerlendirmeyi durduk yere yapmıyor, son dönemde bana ulaşan benzer şikayetlerin çoğalması üzerine dile getiriyorum.
İşte onlardan biri:
“Ankara’da eğitim veren özel bir okulun velisiyim. Her yıl adet olduğu gibi, bu yıl da mezun olacak öğrencilerimizi mezuniyet kostümleri ile Anıtkabir’e, ATA’mızın huzuruna götürdük. Ama bu yıl daha önce hiç karşılaşmadığımız çok farklı şeyler yaşadık!

★★★

Anıtkabir’e kendi araçları ile gelenler, bildiğiniz gibi, ruhsatlarını verip, geçici giriş kartı alırlar. Ben de bu şekilde gittim. Yıllardır süregeldiği gibi “Hoşgeldiniz, ruhsat lütfen” ifadesini beklerken, yüzüme ve benim gibi gelenlerin hiçbirisinin yüzlerine bile bakılmadan “Ruhsat ver” şeklinde sert, kaba bir ifade ile karşılandık. Ardından geçici giriş kartı neredeyse yüzümüze fırlatılır gibi verildi. Bu yaşadığımız ilk şoktu!..

★★★

O gün hava yağmurluydu. Çocuklarımız bir süre kapalı alanda bekledikten sonra, merdivenlere geçip fotoğraf çektirmek için sıraya girdiler.
ATA’mızın huzurunda olmanın eşsiz duygularını yaşayan “çocuklarımız” hiçbir yönlendirme olmaksızın tamamen içgüdüsel olarak bir anda ve hep birlikte alkışlamaya başladılar. Aman Allahım. Görevlilerin inanılmaz telaşlı ve abartılı azarlamalarını duyunca, veliler olarak kanımız dondu. Doğal olarak sormak gereğini hissettim bu aşırı tavrın nedenini. Cevap çok düşündürücüydü: “Aldığımız emir doğrultusunda her ne şart ve nedenle olursa olsun, Anıtkabir içinde alkış kesinlikle yasaklandı, bunu uyguluyoruz!..” Bunun üzerine “Biraz daha yumuşak olamaz mıydınız” diye sordum. Keşke sormaz olaydım: “Emir aldık, burada kime nasıl davranacağımızı sizden mi öğreneceğiz?..
Kanım donmuş, tansiyonum yükselmişti ama sustum, susmak zorunda kaldım. Verecek cevabım olmadığı için değil, cevap verip, o seviyesizliğe ortak olmamak ve topluluğun da tadını kaçırmamak için. Bu şoke edici olayların ardından fotoğraflarımız çekildi. ATA’mızı ziyaret ettik ve ayrılıp okulumuza, işimize döndük.

★★★

Sayın Dündar
Yaşadığım bu olayı özellikle sizinle paylaşmak istedim. 53 yaşındayım, doğma büyüme Ankara’da yaşıyorum. Kendimi bildim bileli, ama kendi isteğimle, ama içinde bulunduğum, okul, kurum ve kuruluşların etkinliklerinde yüzlerce kez Anıtkabir’i, ATA’ mızı ziyaret ettim. O yüce yerin hemen her tarafını defalarca gezdim. Satış mağazasından yakınlarıma ve kendime, kitaplar, hediyelikler aldım. İlk defa böylesine kanımı donduran bir saygısızlık serisi ile karşılaştım. İçime sindiremedim, sindiremiyorum.
Ve naçizane düşüncem, nereden geldiğini bildiğimiz/bilmediğimiz bu emirlerin amacı, halkımızı Anıtkabir’e gelmekten soğutmaya çalışmak! Malum çevreler bu konuda başarılı olabilirler mi? Hayır, hayır, hayır!.. Yüz kere, bin kere hayır!..

★★★

Ama orada görev yapan ve “aldıkları emir doğrultusunda” bizleri azarlayan o gençler de şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birbirinden değerli, pırıl pırıl askerleri, neferleri. Onlar da bizim çocuklarımız. Benim sözüm asla ve asla onlara değil. Tepkim tertipleri, devreleri, yurdumuzun hemen her yerinde şehit düşerken, onlara böylesine bir emri verenlere!..”

★★★

Dilerim yetkililer, bu vahim iddiaların sona ermesi için gereken önlemleri bir an önce alırlar!..