“Yiğit insanlar vardı,
Toprağına sevda eken.
Hür kandılar,
Türkan’dılar,
Aslan’dılar, İnan’dılar,
Deniz kadar çoğaldılar...
Memleketti her şey,
Onlar için...

Kavgaydı,
Uyku tutmaz geceleri,
Karaydı,
Budaktan sakınmadıkları gözleri.
Razıydı,
Taşın altına girmeye elleri...
Bu yüzden dalgalanırlar,
Yüreğimizin başkaldıran yerinde.
Bu yüzdendir,
Mayıslarda başımıza taç etmemiz.
‘Gülünün solduğu akşamlar’
Acılara yığılıp,
Kırmızı gül dikmemiz...”


★★★

Sevgili okurlarım,
Yazımıza değerli bilim insanı dostum Prof. Dr. Can Ceylan’ın, yaşamını insanlığa, çağdaşlığa, Cumhuriyet devrimlerine ve bilime adamış Prof. Dr. Türkan Saylan ile Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın anıları için kaleme aldığı dizelerle başladık.

★★★

Yürekten inanarak ısrarla dile getirdiğim bir öngörüyle devam edelim:
Bu aralar bir parantez lafıdır gidiyor!
Cumhuriyet dönemini parantez olarak yorumlayan haddini bilmezler, aslında Cumhuriyet’in kendilerine açtığı krediyi ülkeyi kötü yöneterek tükettiklerini ve o parantezin kapanmak üzere olduğunu göremiyorlar.
Ama parantezin demokratik yollardan kapanmasıyla hesap verme sürecinin başlayacağını bildikleri için de çok korkuyorlar.
O nedenle kendileri gibi düşünmeyenleri korkutarak iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar!
Zulüm, baskı, cop, yerlerde sürükleme, biber gazı, TOMA, zindana atma!.. Nereye kadar?..
Umutsuz olmayın.
Büyük yurtsever Nazım Hikmet’in dediği gibi;
“Güzel günler göreceğiz çocuklar, Güneşli günler...”

★★★

Buraya kadar okududuğunuz satırlar, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk-Fuhuş, Oda TV gibi korkunç FETÖ kumpaslarına övgüler düzen sözde aydınların bildirilerle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bitirmeyi hedefleyen Cumhuriyet’e ihanet operasyonlarına, yurtsever-Atatürkçü gazeteci, siyasetçi ve düşünürlerin zindanlarda çürütülmelerine alkış tuttukları, korkunun kol gezdiği “cadı avı” sürecinde, güzel günlerin geleceğine yönelik umudun hiç kaybolmadığı bu köşede yer aldı.

★★★

Nitekim “Ergenekon” denilen Cumhuriyet tarihinin en büyük, en ağır ve en unutulmaz iftira kumpası, önceki gün asker sivil tüm değerli yurtseverlerin beraat etmeleriyle son buldu.
O nedenle bugünkü yazımızı, zindanlarda yitip giden masumlara, hiçbir suçları olmadığı halde yıllarca cezaevinde tutularak hayatları karartılanlara, yuvaları dağıtılanlara, babasız bırakılan çocuklara ve dün yüreklerimiz yanarak andığımız Madımak katliamı kurbanlarına adıyor, aziz hatıraları önünde özlem, saygı ve rahmetle eğiliyorum.