Vefa Lisesi’nde öğrenciyim.
Tarih hocamız Reşat Ekrem Koçu... “Derya” sözcüğü bile onun değerini anlatmaya yetmez. Engin birikimi, akıcı Türkçesi ve kendine özgü anlatımı nedeniyle nefesimizi tutarak, dinliyoruz. Bu arada müfredat gereği okumamız gereken ders kitabına da hiç bakmıyoruz!..

★★★

Ama günün birinde, arka sıralarda konuşan arkadaşlara kızarak “sözlü” sınav yapacağını söyledi. Hemen 15’imizi tahtaya dizdi. Herkese aynı soruyu soruyor, kitaptan Hititler bölümünü anlatmamızı istiyordu. Kitaba bakmadığımız için de doğal olarak kimse bilemiyordu. Bilemeyeni şakacıktan bir tokatla oturtuyor, arkadakini çağırıyordu. Ben en arkadaydım. Tokatı yememek için önden bir kitap isteyip Hititler’in giriş bölümünü ezberledim. Önümdeki arkadaşımı korumak amacıyla, bildiklerimi onun kulağına da fısıldadım.
Sıra ona geldiğinde diğerleri gibi yapmayıp, kitaptan bir şeyler anlattı. Merhum Koçu memnun olmuştu. Elini ceketinin mendil cebine götürüp iki tiyatro bileti çıkardı. “Hiç tiyatroya gittin mi evladım” diye sordu. Arkadaş “Hayır hocam sayenizde gitmiş olacağım” dedi. Hoca bileti uzatırken “Acaba borcum nedir” diye sormaz mı?
Arkadaş bir çuval inciri berbat etmiş, değerli tarihçinin bembeyaz sakallarla dolu yüzü kıpkırmızı kesilmişti. “Eğil de söyleyeyim” dedi ve “Şakkk” diye bir tokat patlattı.
“İşte fiyatı bu!.. Öğrendin mi?..”

★★★

Sıra bana geldiğinde ezberimi pekiştirmiş, su gibi anlatmak için hazır olmuştum.
“Anlat bakalım Hititleri” der demez, o ilk sayfadaki bilgiler, su gibi akmaya başladı.
“Yeter yeter, aferin evladım, al bakalım bu biletler sana kısmetmiş” deyince, hem onları aldım, hem de “Ellerinizden öpebilir miyim hocam, ne mutlu bize ki sizin gibi yeri doldurulmayacak değerli bir öğretmene sahibiz” dedim...

★★★

Okullardaki temsilleri saymazsak, ben de hayatımda ilk kez tiyatroya, o biletle gittim.
“Küçük Sahne”de, Gülriz Sururi-Engin Cezzar ve rol arkadaşlarını hayranlıkla seyrettim.
Gülriz Hanım, müthiş oyunculuk yeteneği, kusursuz fiziği, mükemmel Türkçesi ve harika ses tonuyla beni o günden sonra tutkulu bir tiyatro sever yaptı...

★★★


Yıllar sonra Halk Arenası’nda konuk etmenin, adına düzenlenen “Ustalara Saygı” gecesinde kendisiyle ilgili anılarımı paylaşmanın eşsiz mutluluğunu ve gururunu yaşadım.

★★★

Onun gibi büyük bir tiyatro ustası olan eşi Engin Cezzar’la İstanbul Gümüşsuyu’nda bulunan, bir dairesinde oturdukları 5 katlı apartmanlarını “Kültür ve Sanat Evi” yapılması için Nesin Vakfı’na bağışladıklarını öğrendiğimde, kendilerine olan sevgim ve saygım daha da arttı.
Vakıf yöneticisi Süleyman Cihangiroğlu’nun bu konuda yazdıklarını özetleyerek paylaşıyorum:
“O zarif, o güzel, o ince ruhlu kadını, Gülriz Sururi’yi, ilk kez 1993’te tanıdım. Kısacık, uzaktan hatta tek taraflı bir tanımaydı bu. O kısacık anda hayatımıza girip çıkmıştı. Hep böyle kalacak sanıyordum.
O zamanlar televizyonda A La Luna programını sunuyordu. 23 Nisan günü çocuk bayramı dolayısıyla Aziz Nesin ve Vakıf’tan iki çocuk davet etmek istiyordu. En küçüklerimizden Sema ve Şehriban katılmışlardı programa. O gün tüm Vakıf ailesi kilitlenmiştik ekrana. Program boyunca gözüm o zarif, o güzel kadındaydı...

★★★

Sonra 2016 yılının bir Nisan günü, arkadaşlarım Gülriz Hanım’ın aradığını söylediler. Meğer unutmamış bizi, hem de öyle böyle değil, önemli bir bağış yapmak istemiş ve aklına biz gelmişiz. Koşa koşa gittim o zarif, o güzel kadını görmek için. Uzun uzun sohbet ettik. Aziz (Nesin) Dede’den, anılarından, oradan buradan bir yığın şeyi o kısacık zaman diliminde konuştuk. Bir yandan da zarif bardaklarda çaylar ikram etti. Derken öteki odadan güler yüzüyle Engin Bey geldi. Gülriz Hanım bizi tanıştırdı. Engin Bey, memnuniyetini anlayamadığım bir iki sesle gösterdi. Sanki bir tek Gülriz Hanım’ı anlıyormuş gibiydi. Gülriz Hanım benim memnuniyetimi de ona tercüme etti. O samimi gülümsemesi hiç yüzünden eksilmedi ve odasına çekildi.

★★★

Evet, sevgili dostlar, Gülriz Sururi, eşi Engin Cezzar’dan tamı tamına iki yıl sonra, yine bir ocak günü toprağa karıştı. Bizler, onun ve Engin Bey’in ismini Matematik Köyü’müzde yaşatacağız. Matematik ve Felsefe Köylerimizi birleştiren ana yola “Gülriz Sururi-Engin Cezzar Sokağı” ismini verdik. Hatta sokağın tabelalarını astık bile. Yine onların adına Gümüşsuyu’nda yaşadıkları evi ve binayı “Nesin Vakfı Gülriz Sururi-Engin Cezzar Kültür Merkezi”ne dönüştüreceğiz.
Bu bizim hayatımızı değiştiren bir proje olacak, sizlerle ve gençlerle daha içiçe olacağız...
Son konuşmamızda isimlerinin burada yaşayacak olmasından dolayı ne kadar heyecanlandığını söylerken o kocaman gözleri daha da parlıyordu.

★★★

Gülriz Sururi ve Engin Cezzar dönemi bizim için de, onlar için de yeni bir başlangıç olacak.
Artık bizimle yaşayacaklar...”
Bizlerle, onları hiç unutmayacak sevenleriyle de...