Değerli Türker Ertürk Amiralin kulakları çınlasın.
Dün, onun geçen hafta Odatv’deki köşesinde izlenimlerini paylaştığı Ödemiş Pazarı’ndaydık.

 

Ağırlıklı olarak Menderes Ovası’nın bereketli topraklarında elde edilen ürünlerin satıldığı pazar, gerek ucuzluğu gerekse büyüklüğüyle ünlü... Satıcılar da genellikle üreticiler... Yani aracı pek yok.
Hemen belirteyim, yakın bir geçmişe kadar tezgahların akşama kalmadan boşaldığı pazarda, eski günler adeta mumla aranıyor!.. Yüzler gülmüyor, çiftçi ve esnafa bir dokunan bin ah işitiyor. Alışveriş niyetiyle gelenlerin önemli bir bölümü de fiyatları öğrendikten sonra eli boş dönüyor!..



★★★

Biz gittiğimizde saat 11:00 civarıydı. Kendi üretimi olan peynir ve tereyağını satan bir pazarcı kadın, borç harçtan yakınarak başladığı konuşmasını şöyle noktaladı:
“Ben bu saatte ürünlerimi satmış, eve dönüyor olurdum. Ama gördüğünüz gibi henüz siftahım bile yok! Bir süredir ortalık çok tenha!..”



★★★

Pazardaki gezimizde konuştuğumuz tezgah sahiplerinin çoğu, borçlu olduğunu söylüyordu...
Bir üreticiye ”Peki bu koşullarda yaşam çarkını nasıl döndürüyorsunuz?” diye sorduğumuzda ise “Borcu borçla kapatarak, hatta geçim kaynağımız olan hayvanlarımızı satarak” cevabını aldık!..



 

★★★

Pazardaki durumu en çarpıcı şekilde yansıtan tespit, bir üretici kadından geldi:
“Darı ekiyoruz olmuyor, domates ekiyoruz olmuyor, biber ekiyoruz o da olmuyor. Ne ekeceğimizi şaşırdık. Sütçüden bankalara kadar her yere borcumuz var. Anlayacağınız batağız!..”



★★★

Pazar günü bu “pazar” yazısıyla keyfinizi kaçırmak istemezdim ama neylersiniz ki çarşı pazardaki gerçek böyle!..