Yıl, 2004...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın girişimiyle, 11 üniversiteden 123’ü profesör olmak üzere 300 bilim adamı bir araya geliyor.
Böylece İstanbul’un “İmar Anayasası”nı hazırlayacak Metropolitan Planlama Merkezi (İMP) kuruluyor.
Genel Koordinatörlüğü’nü Prof. Dr. Hüseyin Kaptan’ın yaptığı merkezdeki bilim insanları yıllarca uğraşıp, kentin ayrıntılı “Çevre Düzeni ve Ulaşım Master Planı”nı hazırlıyor.
600 kişinin çalıştığı merkezin faaliyetleri için yaklaşık 200 milyon lira harcanıyor!

★★★

Planda İstanbul’un kuzey yönünde büyümesi halinde ormanların ve su havzalarının mahvolacağı, 3. köprünün yapılmasıyla da nüfusun 25 milyona çıkacağı ve kentin yaşanmaz hale geleceği belirtiliyor.
Örnek olarak 2. köprü ve TEM Otoyolu’nun çevresinde yeşil alanları yutan, su havzalarını yok eden kanunsuz yapılaşmaların oluşturduğu siyah kuşağı gösteriyorlar.
“3. köprü ve otoyolu yaparsanız, Kuzey Ormanları da yeşil olmaktan çıkar, tıpkı TEM gibi kapkara olur” diyorlar.
Prof. Hüseyin Kaptan ve arkadaşları ayrıca Ataköy sahillerinin satılmasına, burada rant amaçlı gökdelenlerin dikilmesine, Dubai kulelerine ve tarihi yarımadada açılması düşünülen 7 tünele de karşı çıkıyorlar.
Aksi halde tarihi yarımadanın büyük zarar göreceğini söyleyerek, ulaşım sorununu çözmenin ancak toplu taşımacılık sistemini geliştirmekle mümkün olacağını ifade ediyorlar.
3. havalimanı için de Silivri yakınlarında bir yer belirliyorlar.
Büyük emek ve masraflarla hazırlanan “İstanbul Çevre Düzeni ve Ulaşım Master Planı” 2006’da tamamlanıyor.
Plan Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alkışlarla ve oy birliğiyle kabul ediliyor.
Bu arada hiç beklenmedik bazı bürokratik engellemeler başlıyor ve konu yargıya gidiyor.
Yargıdan onay çıkana kadar TEM çevresine yaklaşık 1.5 milyonluk yeni bir nüfus yerleşiyor.
Süreçte Başbakan Erdoğan da karşı safta yer alıyor. Sevgi, saygı ve rahmetle andığımız değerli bilim insanı Prof. Hüseyin Kaptan istifa etmek zorunda kalıyor. Böylece İstanbul’un kurtuluşunu sağlayacak plan, hayata geçirilmek yerine çöpe atılıyor!..

★★★

Peki, Türkiye’nin üreten, teknoloji geliştiren, ihracat yaparak istihdam yaratan, toplam verginin büyük çoğunluğunu ödeyen bu yüz akı coğrafyamızda yaşayan yaklaşık 20 bin yurttaşımızı kaybettiğimiz 20 yıl önceki Büyük Marmara Depremi’nden ülke olarak gereken dersleri çıkarabildik mi?
Bu soruya cevap verebilecek en yetkin bilim insanlarımızdan biri, hiç kuşkusuz uzmanlık alanında uluslararası saygınlığı olan Prof. Dr. Celal Şengör’dür.
Celal Hoca, İstanbul ve çevresinin 7.2 büyüklüğünde bir deprem tehdidi altında bulunduğunu belirterek şu ürkütücü tespiti yapıyor:
“Deprem açısından bakıldığında Türkiye’nin durumu tam bir felaket. Bu felaket geldiğinde maalesef bağımsızlığımızı kaybedeceğiz!..”
Habertürk Gazetesi’nden Ümran Avcı ve Öznur Karslı’ya verdiği röportajda da (2017), bu ürkütücü tespitine açıklık getiriyor:
“Türkiye depreme hazır değil. Özellikle İstanbul’u vuracak depreme!.. İstanbul’da sel olduğunda, yoğun kar yağdığında hiçbir yere gidemezsiniz. Peki deprem olduğu zaman İstanbul’u nasıl besleyeceksiniz? Yaralılara hizmeti nasıl götüreceksiniz? İnsanların nereye sığınmalarını sağlayacaksınız? Hareketli iskeleleriniz hazır mı? Deniz yoluyla İstanbul’u besleme planınız var mı?
Bu sorulara cevap aradığınızda yapacak fazla bir şey olmadığı ortaya çıkıyor. Felaketi bekleyeceğiz. Bu felaket geldiğinde Türkiye yardım için Avrupa’ya el açacak. Çünkü muhtaç olacak. Bunun sonucunda bağımsızlığını kaybedecek!
İstanbul’un yıkıldığını düşünebiliyor musunuz? Hangi gelirle ayağa kaldıracaksınız? Hangi uzmanlıkla kaybolmuş, zarar görmüş kültürel varlıkları onaracaksınız?..”

★★★

Dün de belirttiğimiz gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun işi zor, hatta çok zor.
Ama güçlükleri ve engelleri aşarak kazanacağı başarının siyaseten önünü açacağını hatta adını ölümsüzleştireceğini de unutmamak gerekir.
Mutlaka bir eylem planı ve öncelik listesi vardır.
Ancak 200 milyon lira harcanarak değerli bilim insanlarına hazırlatılan İstanbul Anayasası’nı tozlu raflardan indirip başucu kitabı yapar ve megapolün geleceği için bir numaralı tehlike olan büyük depreme nazırlık konusunda Celal Şengör gibi katıksız yurtseverlerin önerilerine kulak verirse, hem on binlerce insanın hayatını kurtarmış, hem de muhteşem başarı yolunda da dev adımlar atmış olur.